Haciz mahallinde evrak araştırması istihkak iddiası konu belgeler


Menkul ve Gayrimenkul Haczi, Kıymet Takdiri ve Muhafazası, Yediemin İşlemleri, Haczi Kabil Olan ve Olmayan Mallar, İstihkak İddiaları, Hapis Hakkı Uygulamaları.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2291
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

8. Hukuk Dairesi 2015/12505 E. , 2015/16149 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa 1. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/05/2013
NUMARASI : 2013/41-2013/306

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R

Davacı 3. kişi vekili, Bursa 15. İcra Müdürlüğü'nün 2012/930 Esas sayılı dosyasından müvekkiline ait işyerinde haciz yapıldığını, müvekkilinin davalı borçlu şirket ile yasal ve ticari hiçbir bağının bulunmadığını, haczin gerçekleştiği adresin müvekkilinin işyeri adresi olduğunu, vergi levhasından da işyerinin müvekkili H.. Ş..'e ait olduğunun anlaşılacağını, müvekkiline ait işyerindeki borçluya ait tabelanın sökülme imkanının olmadığını, halen aynı yerde durduğunu, su aboneliğinin davalı borçluya ait olması ile kapıya bırakılan reklam broşürünün menkullerin mülkiyetinin borçluya ait olduğunu ispata yaramayacağını, yapılan haczin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile haczin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı alacaklı vekili, haciz adresinde borçlunun ünvanının yazılı olduğunu, ayrıca haciz mahallinde borçluya ait su faturası bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı borçlu davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; haciz adresinde önceden kiracı olduğu anlaşılan davalı borçluya ait su aboneliğinin devam etmesi ve bu yerde su faturası bulunması ile sökülme imkanı olmadığı için haciz adresinde borçluya ait tabelanın bulunmasının başlı başına haczedilen menkullerin mülkiyetinin borçluya ait olduğunu ispatlamadığı, bu nedenle gerek dinlenen tanık beyanları, gerekse davacı tarafından sunulan vergi levhası, fatura, Bursa Ticaret ve Sanayi Odasının cevabi yazısı gibi delillerden davacı ile davalı borçlu arasında organik bağ bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, 3.kişinin İİK'nun 96 vd maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasıdır.

Dava konusu haciz, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapıldığı gibi, haciz sırasında yapılan evrak araştırmasında da borçlu şirket yetkilisi adına düzenlenmiş su faturası ve bu kişi adına gönderilmiş kargo evrakı bulunmuştur. Ayrıca, gerek dava konusu 07.12.2012 tarihli, gerekse bu hacizden önce tutulmuş 20.03.2012 tarihli haciz tutanağına yansıyan bilgilere göre, binanın yan duvarında ve adres girişinde borçlu şirketin unvanının yazılı olduğu anlaşılmıştır. Takip dosyasına ve dava dilekçesi ekinde yargılama dosyasına sunulan vergi levhasındaki işe başlama tarihi ile, hacizler sırasında hazır bulunan davacı 3. kişinin işe başlama tarihi konusundaki beyanları da çelişkilidir. Öte yandan, dosyada bulunan ticaret sicil bilgilerine göre, davalı borçlu şirketin 27.05.2009 tarihinde adresini değiştirdiği ve değişiklikten önceki adresinin de haciz adresi olduğu ve bu tarihin de borcun doğum tarihine yakın bir tarih olduğu tespit edilmiştir. Tüm bu bilgiler ışığında, somut olayda, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. Bu yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmesi gerekir.

Davacı üçüncü kişi tarafından sunulan, isteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı ve ayırt edici özellikleri olmayan faturalar, yasal karinenin aksini ispata yeterli değildir. Sunulan kira sözleşmesi adi yazılı olup, borcun doğumundan sonra düzenlendiği gibi, vergi levhası ise beyan üzerine düzenlenmiş olup karinenin aksini ispata yeterli değildir.

Tüm bu olgular karşısında, mülkiyet karinesinin aksini ispatlayamayan üçüncü kişi tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve Yasa'ya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 257,20 TL peşin harcın istek halinde davalı .. Tic. A.Ş'ye iadesine
10.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Haciz ve Kıymet Takdiri” sayfasına dön