16. Hukuk Dairesi 2020/2537 E. , 2020/5186 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

16. Hukuk Dairesi 2020/2537 E. , 2020/5186 K.


'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 133, 150 ada 4, 151 ada 2, 420 ada 88, 436 ada 7 parsel sayılı sırasıyla 217.87, 854.04, 1.187.67, 540,51 ve 363,60 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan, 101 ada 133, 150 ada 4 ve 420 ada 88 sayılı parseller, tutanağın beyanlar hanesinde 'Korunması gerekli kültür varlığı olup, 1. derece doğal sit alanında bulunduğu ve taşınmazın ...'ın kullanımında bulunduğu'; 151 ada 2 sayılı parsel, 'Korunması gerekli kültür varlığı olup, 2. derece doğal sit alanında bulunduğu ve taşınmazın ...'ın kullanımında bulunduğu'; 436 ada 7 sayılı parsel ise, 'Korunması gerekli kültür varlığı olup, kentsel arkeolojik sit alanında bulunduğu ve taşınmazın ...'ın kullanımında bulunduğu' şerhi yazılarak, davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmişlerdir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 101 ada 133, 150 ada 4, 151 ada 2, 420 ada 88, 436 ada 7 parsel sayılı taşınmazların davalı Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların I. ve II. derecede arkeolojik sit alanında kalmadığı, dolayısıyla 2863 sayılı Yasa gereğince zilyetlikle iktisaba engel bir durumun söz konusu olmadığı ve davacı ...’ın lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır. Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davası olup, taşınmazın aynına ilişkin iş bu davalarda iddia ve savunmanın tespiti bakımından taşınmaz başında keşif yapılması zorunlu olduğu halde, bu kurala riayet edilmeksizin tek bir taşınmaz üzerinde beyanlar alınmış; bu keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklarca genel olarak, dava konusu taşınmazlardan üzerinde ev olan taşınmazı davacının satın aldığını, dava konusu diğer taşınmazların ise babasından intikalen gelmekte olup, davacı tarafından zilyet edildiği belirtilmiş olup, nüfus kaydının incelenmesinde, davacının 1983 yılında ölen babası ...’ın, davacı dışında başka mirasçısının da bulunduğu anlaşılmasına rağmen, dava konusu taşınmazların bir kısmının babasından davacıya ne şekilde intikal ettiği, davacının hangi hukuksal nedene dayalı olarak (taksim, bağış, satış vs.) kendi adına tapu iptali ve tescil isteminde bulunduğunu açıklanmadığı gibi, Mahkemece de bu yönde bir araştırma yapılarak, davacıdan, hangi gerekçe ile müstakilen kendi adına tescil talebinde bulunduğu sorulmamış; bunun sonucu olarak da, davacının dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmadan hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Ayrıca dosya kapsamında bulunan ziraat bilirkişi raporunda, taşınmazların imar-ihyası konusunda değerlendirme yapılmayarak taşınmazların üzerindeki ağaçların cinsi ve sayısını bildirmekle yetinilmiş; bir arazinin niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, hava fotoğrafı incelemesi de yapılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, mahalli bilirkişi ve tanıkların davacının babasından kaldığını belirttikleri dava konusu taşınmazlar yönünden davacının tek başına dava açma hususunda aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla, bu taşınmazların babasından kendisine ne şekilde kaldığı, hangi hukuksal nedene dayanarak adına müstakilen tescil talebinde bulunduğu davacıdan sorularak açıklattırılmalı; davacıya bu yöndeki iddiasını ispat açısından imkan tanınmalı; dava konusu taşınmazların tespit tarihi olan 2006 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarından en az üç adedi Harita Genel Müdürlüğü'nden tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosyaya konulmalı; bundan sonra mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 ziraat mühendisi, fen bilirkişisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetinin katılımıyla yeniden her bir dava konusu taşınmaz başında ayrı ayrı keşif yapılmak suretiyle, dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazların davacının murisinden davacıya ne şekilde intikal ettiği, murisin terekesinin mirasçıları arasında taksim edilip edilmediği, edilmiş ise çekişmeli taşınmazların taksimen kime isabet ettiği hususlarında ve ayrıca taşınmazın niteliğine, kullanım durumuna, üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresine ve zilyetliğin sürdürülüş biçimine ilişkin somut verilere dayalı bilgi alınmalı; beyanları arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisine stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı; temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları da değerlendirilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; dinlenilen tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; taşınmazların kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan, taşınmazların zirai faaliyete konu olup olmadığı, üzerlerindeki zilyetliğin hangi tarihte başladığı ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğü, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığı ve komşu parseller ile dava konusu taşınmazlar arasında nitelik farkı bulunup bulunmadığı hususlarında, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemesi istenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; dava konusu taşınmazların, kentsel arkeolojik, 1. ve 2. derece doğal sit alanında bulunduklarının beyanlar hanesinde gösterilmemesi de isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön