16. Hukuk Dairesi 2016/15466 E. , 2020/3586 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

16. Hukuk Dairesi 2016/15466 E. , 2020/3586 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ..., ... İlçesi ... Köyü kadastro çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında ekilemez arazi olarak tespit harici bırakılan, sınırlarını belirttiği taşınmaz bölümleri hakkında imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak, adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 03.02.2014 tarihli raporun krokisinde (A) harfi ile gösterilen 6.300,561 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 2.311,205 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümlerinin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümleri üzerinde davacı lehine zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan değerlendirme dosya kapsamına uymadığı gibi usul ve yasaya da uygun düşmemektedir. Şöyle ki, çekişmeli taşınmaz bölümleri, kadastro çalışmaları sırasında ekilemez arazi olarak tespit harici bırakılmıştır. Tespit harici bırakılma nedeni dikkate alındığında, taşınmaz bölümlerinin halen ekilemez arazi niteliğini koruyup korumadığı, imar-ihya suretiyle elde edilip edilmediği, bu şekilde elde edilmiş ise imar-ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıl süre ile ekonomik amaca uygun kullanım olup olmadığı hakkında yeterli araştırma yapılmamış; mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmaz bölümlerinin öncesi, kullanım durumu, zilyetlik mevcut ise bunun kim tarafından, ne zamandan beri ve ne şekilde sürdürüldüğü hususlarında somut olgulara dayalı ayrıntılı beyanları alınmamış; ziraat, orman ve jeoloji bilirkişilerinin ortak hazırladıkları raporun zirai yönden inceleme ve değerlendirmeyi içeren bölümünde, taşınmaz bölümleri üzerinde ekonomik anlamda tarım yapılamayacağı belirtildikten sonra, raporun sonuç kısmında imar-ihya suretiyle taşınmazın bölümlerinin tarım arazisi olarak kullanıldığı belirtilmek suretiyle rapor kendi içerisinde çelişki oluşturulduğu halde, söz konusu bu çelişki giderilmemiş; taşınmaz bölümlerinin imar planı kapsamında kalıp kalmadığı tereddütsüz biçimde belirlenmemiş; ayrıca zeminde yer alan yol ve isale hattına ilişkin kamulaştırma haritalarının bulunup bulunmadığı sorulup ilgili yerlerden getirtilmek suretiyle, haritalar üzerinde inceleme yapılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, taşınmazın imar planı sınırları içinde kalıp kalmadığı, imar planı sınırları içinde kalıyorsa hangi yıl imar planı sınırları içine alındığı ve imar planının kesinleşip kesinleşmediği, ... ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığından sorularak alınacak cevap ile tüm plan ve haritalar celp edilmeli, çekişmeli taşınmazın üzerinde bulunan ve sonradan yapıldığı anlaşılan isale hattı ve yola ait varsa kamulaştırma haritaları ilgili yerlerden getirtilmeli, taşınmaz imar planı kapsamına alınmışsa bu tarihten, imar planı kapsamında değilse dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı dönemde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden getirilip dosya ikmal edildikten sonra, mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulu, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin öncesinde kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, kim tarafından ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığı, öncesinin ne olduğu, üzerindeki zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, öncesinde tarla olarak kullanılıp kullanılmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki oluşması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; teknik bilirkişiden, keşfi takibe, bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişli ve özellikle taşınmaz bölümlerinin bulunduğu yerde kamulaştırma mevcut ise, dava konusu taşınmaz bölümlerinin kadastro paftasının ölçekleri ile kamulaştırma haritası ölçeği eşitlenerek çakıştırılmasını içeren, kamulaştırma sahası ile dava konusu taşınmaz bölümlerini ayrı ayrı gösterir, ayrıntılı rapor ve harita düzenlemesi istenilmeli; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmaz bölümlerinin toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, çekişmeli bölümlerin imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir, önceki ziraat bilirkişi raporunu irdeleyen, somut verilere ve bilimsel esaslara dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kurulundan yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmaz bölümlerinin sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz bölümleri üzerine imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; 3402 sayılı Kanun'un 17. maddesi göz önüne alınarak taşınmaz imar planı kapsamında ise imar planının onay tarihinden önce, imar planı kapsamı dışındaysa dava tarihine kadar 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön