16. Hukuk Dairesi 2019/1892 E. , 2020/6628 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 103 ada 47 parsel sayılı 53.786,73 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, 1/6'şar paylarla (... evlatları) ..., ..., ..., ..., ... ve ... adlarına tarla vasfıyla; aynı ada 48 parsel sayılı 66.689,68 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı nedenle 1/3'er paylarla (... evlatları) ..., ... ve ... adlarına tarla vasfıyla; aynı ada 49 parsel sayılı 76.871,93 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, satın alma ve eklemeli zilyetlik nedeniyle 1/3'er paylarla (...kızı) ..., (... oğlu) ... ve (... oğlu) ... adlarına tarla vasfıyla tespit edilmiş; 103 ada 43, 44 ve 45 parsel sayılı sırasıyla 43.059,42, 8.163,55 ve 13.227,63 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro çalışmaları sırasında yapılan mera tespit çalışmalarında mera vasfı ile sınırlandırıldıkları ve kadimden beri mera vasfıyla kullanıldıkları, ancak bilinmeyen bir tarihten itibaren (... evlatları) ..., ..., ..., ..., ..., ... tarafından işgal edildiği ve halende adı geçenlerin kullanımında oldukları belirtilerek, kadastro komisyonunca ibraz edilen mera kararı nedeniyle mera vasfıyla orta malı olarak sınırlandırılmış ve 103 ada 50 parsel sayılı 248.368,85 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesiyle Hazine adına ham toprak vasfıyla tespit edilmiştir. Davacı Hazine, 103 ada 47, 48 ve 49 parsel sayılı taşınmazların kadim mera olduğu iddiasına dayanarak; davacılar ..., ... ve ..., çekişmeli 103 ada 48 ve 49 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tapu kaydına dayanarak; davacılar ...,... ve ... ise, 103 ada 43, 44, 45 ve 50 parsel sayılı taşınmazlara yönelik tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı Hazinenin 103 ada 47, 48 ve 49 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davasının reddine; davacılar ...,... ve ...’nin 43, 44 ve 45 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davalarının reddine, 103 ada 50 parsel sayılı taşınmaza yönelik davalarının ise kabulüne; davacılar ...,... ve ...’nin 103 ada 48 ve 49 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davasının ise kabul nedeni ile kabulüne; 103 ada 48 ve 49 parsel sayılı taşınmazın davacılar ...,... ve ... adlarına; 103 ada 50 parsel sayılı taşınmazın davacılar ...,... ve ... adına tesciline; çekişmeli 103 ada 43, 44, 45 ve 47 parsel sayılı taşınmazların ise tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı- davalı ... ve arkadaşları vekili ile davacı-davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece verilen hüküm her ne kadar davacı-davalı ... , ... ile ... vekili sıfatıyla Av. ... tarafından temyiz edilmiş ise de; adı geçen vekil, 23.6.2010 tarihli dilekçesiyle davacılar ..., ... ve ...’nin vekili bulunduğu 2009/36 Esas sayılı dosyadaki vekillik görevinden istifa ettiğini bildirmiş olup, istifa dilekçesi adı geçenlere 7.7.2010 tarihinde tebliğ edilmekle vekalet ilişkisi karar tarihinden önce son bulduğuna göre, adı geçen vekilin temyiz talebinin yalnızca davacı-davalı ... adına ve bu davacı-davalı yönünden de temyizin davacı-davalı ...’nin davasına konu olup hakkında red kararı verilen 43, 44 ve 45 parsellerle hakkında kabul nedeniyle kabul kararı verilen 48 parsele yönelik olduğunun kabulü gerektiği davacı-davalı Hazine’nin temyizinin ise 47, 48, 49 parseller ve ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edilip mahkemece davacı-davalı ..., ...ve ... adına tesciline karar verilen 50 parsele yönelik olduğunun kabulü gerektiği anlaşılmakla;
1- Davacı ...’nin, çekişmeli 103 ada 43, 44 ve 45 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davacı tarafın tutunduğu 20.11.1953 tarih ve 29 nolu sicilden gelen 18.3.1965 tarih ve 12 sıra nolu tapu kaydının hasımsız olarak elde edilen tescil ilamı ile oluştuğundan, bu tapu kaydının davalı Hazine yönünden bağlayıcı olmadığının anlaşılmasına göre, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün bu parseller bakımından ONANMASINA,
2- Davacı-davalı ...’nin, (tespit maliklerinden olduğu) çekişmeli 103 ada 48 parsel sayılı taşınmaza ve davacı-davalı Hazine’nin, çekişmeli 103 ada 47, 48, 49 ve 50 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, davacı-davalı olan ... evlatları ...,...’nin 1/6 payla malik oldukları Mart 1965 tarih ve 12 sıra numaralı tapu kaydı ve geldisi olan 20/11/1953 tarihli 29 sıra nolu tapu kayıt miktarı 1000 metrekare ise de, bu tapu kaydının sınırları içerisinde kalan alanın teknik bilirikişinin ek raporunda da belirtildiği gibi 485.355,70 metrekarelik kısmı bir bütün olarak kapsadığı, 3402 sayılı Kanun’un 20-A maddesi gereğince kayıt ve belgelerin harita, plan ve krokiye dayanıp bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunduğu hallerde harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı, dolayısıyla öncesinde ... adına kayıtlı olup, davalı-davacıların kayden malik oldukları Mart 1965 tarih ve 12 sıra numaralı tapuya intikal eden 20.11.1953 tarih ve 29 sıra numaralı tescil ilamı ile oluşan tapunun çekişmeli tüm parselleri kapsadığı, ziraat bilirkişisi raporunda da davaya konu tüm taşınmazların tarla olduğunun belirtildiği gerekçesiyle davacı Hazine’nin 47, 48 ve 49 parsel sayılı taşınmazlara yönelen davasının reddine, yukarıda bahsi geçen tapu kayıtlarının sınırları içerisinde kalan ve mera parseli içerisinde bulunmayan 103 ada 50 parsel yönünden ise davacı ... ve arkadaşlarının davalarının kabulüne, davacılar ..., ... ve ...’nin çekişmeli 103 ada 48 ve 49 parsellere yönelik davasının kabul nedeniyle kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Davacı ( ... evlatları) ...,...'nin dayandığı tapu kaydı, Patnos Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 27.10.1953 tarih ve 953/188-214 E.K. sayılı kararı sonucunda verilen tescil ilamına istinaden oluşmuş olup, tescil davasının hasımsız olarak açılıp sonuçlandırılmış olması nedeniyle, söz konusu tapu kaydının Hazine yönünden bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Yine zirai bilirkişi raporunda 103 ada 47, 48, 49 ve 50 nolu parsellerin tarla olduğu belirtilmiş ise de, çekişmeli 50 parsel sayılı taşınmazın, ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edildiği, çekişmeli 47, 48 ve 49 parsellerin de bu taşınmazın içerisinde bağımsız olarak ayrı parsel numaraları altında tespit edildiği anlaşılmakta olup, 47, 48 ve 49 parsel sayılı taşınmazların içerisinde bulundukları 50 parselden; 50 parsel sayılı taşınmazın ise batısında bulunan ve kadastro tespiti kesinleşen 103 ada 1 sayılı mera parselinden nasıl ayrıldığı zirai bilirkişi raporunda ayrıca ve açıkça değerlendirilmemiş; yine aynı raporda çekişmeli taşınmazlarda taşlık alanlar bulunduğu belirtildiği halde bu taşlık alanların neresi olduğu hususu da her bir parsel yönünden ayrıca açıklanmamış ve taşınmazların mera olmadığının tespit edildiği belirtilmesine rağmen, bu sonuca nasıl ulaşıldığı hususunda bir değerlendirmeye de yer verilmemiştir. Öte yandan, çekişmeli 48 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabul nedeniyle kabulü ile taşınmazın tamamının davacılar ...,... ve ... adına tesciline karar verilmiş ise de, bu sonuçta dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyleki, davacılar, 1/6’şar paylarla kendileri ve davalılar ..., ... adına müştereken kayıtlı tapu kaydına dayanarak dava açtıklarına göre, davalıların “davayı kabul” beyanının, tapuda yer alan paylarına yönelik olduğunun kabulü gerekirken, kabul beyanlarının taşınmazın tümüne yönelik olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ayrıca taşınmazların niteliğini ve üzerindeki zilyetliğin başlangıç ve sürdürülüş biçiminin kesin olarak belirlenmesini sağlayan hava fotoğrafı incelemesi yapılmamış ve taşınmazların nitelikleri de kesin olarak belirlenmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en az 3 stereoskopik hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları temin edilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde, komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişiler ve tanıklar ile 3 kişilik ziraat mühendisleri bilirkişi kurulu, 1 fen elemanı ve 1 jeodezi ve fotogrametri uzmanının katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte çekişmeli taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazların öncesinin mera olup olmadığı, zaman içinde merada açma yapılmak suretiyle kullanılıp kullanılmadığı hususunda yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmak suretiyle çekişme konusu taşınmazların geleneksel olarak kullanılan kadim mera olup olmadığı belirlenmeli; bundan sonra çekişmeli 103 ada 47, 48 ve 49 parsellerin komşu aynı ada 50 parselden nasıl ayrıldığı ve aralarında ayırıcı nitelikte unsur bulunup bulunmadığı araştırılmalı; ayrıca çekişmeli 103 ada 50 parsel sayılı taşınmazın batısında bulunan 103 ada 1 nolu mera parselinden nasıl ayrıldığı da belirlenmeli; taşınmazların niteliklerine ve fiziksel özelliklerine ilişkin mahkeme hakiminin gözlemi tutanağa aynen yansıtılmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin tutanaktaki beyanlara aykırı düşmesi halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; hava ve uydu fotoğrafları üzerinden bilirkişilerce bilimsel yöntemlerle hava fotoğrafı ve memleket haritası ile kadastro paftası ölçeği harita çizim programları aracılığıyla eşitlenerek çekişmeli taşınmazların konumu çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmeli, hava fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılıp stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmak suretiyle, çekişme konusu taşınmazların öncesinin ne olduğunun ve ne şekilde kullanıldıklarının belirlenmesine çalışılmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazlar üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı, ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, çekişmeli taşınmazlar ile komşu taşınmazların toprak yapısı ve niteliği hususunda fark bulunup bulunmadığı, taşınmazlarla mera parseli arasında doğal ya da yapay ayrıcı unsur bulunup bulunmadığı, meradan açma olup olmadıkları, çekişmeli 47, 48 ve 49 parsel sayılı taşınmazların 50 parsel sayılı taşınmazdan, 50 parsel sayılı taşınmazın ise batısında bulunan 103 ada 1 nolu mera parselinden nasıl ayrıldığı ve aralarında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususlarında çekişmeli taşınmazların niteliğini, kullanım durumunu ve zilyetlik süresini kesin olarak belirleyen, önceki ziraatçi bilirkişi raporunun da değerlendirildiği, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemeleri ve rapor ekinde taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş komşu taşınmazlar ve mera parseli ile arasındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğrafların eklenmesi istenilmeli, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri varsa yakın taşınmaz tutanak ve dayanaklarıyla ve bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanacak söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; fen bilirkişisine, keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, çekişmeli taşınmazlar ile komşu ... ada 1 nolu mera parselinin konumlarını yan kesit krokisi ile gösteren ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli; yapılan keşif, bilirkişi incelemesi ve hava fotoğrafı uygulaması sonucu çekişmeli taşınmazların mera ya da devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmayan zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olduğunun anlaşılması ve davacı Hazine’nin davasının sübut bulmaması halinde; hükmü temyiz eden ...’nin tespit maliki olduğu 48 parsele ilişkin kabul beyanının, tapu kayıtlarında yer alan davacıların payı ile sınırlı olduğu gözetilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, bu hususlar yerine getirilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
16. Hukuk Dairesi 2019/1892 E. , 2020/6628 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 90 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat