16. Hukuk Dairesi 2016/15400 E. , 2020/1719 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescili dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; Yargıtay duruşması için gerekli tebligat giderinin ödenmediği bu sebeple duruşma talebinin red edildiği ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 147 ada 4 parsel sayılı 7.002.73 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına, 149 ada 32 parsel sayılı 23.100.48 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 147 ada 13 parsel sayılı 4.791.81 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen, intikal ve hibe nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... ve müşterekleri, 147 ada 13 ve 149 ada 32 parsele yönelik babalarından gelen miras hakkına; 147 ada 4 parsele yönelik annelerinden gelen miras hakkına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmışlardır. Yargılama sırasında davacılar, taleplerini ıslah ederek tapu iptali ve tescil talepleri kabul görmez ise davalarının tenkis davası olarak devamını talep etmişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın ve ıslah talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekilinin 147 ada 13 ve 149 ada 32 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece, dava konusu taşınmazların tapuya kayıtlı olmadığı, tapuya kayıtlı olmayan taşınmazların devir ve temliklerinin taşınır mallar gibi zilyetliğin devri ile geçtiğini bu taşınmazlar hakkında davacıların iddia etmiş olduğu muris muvazası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil yoluna gidilemeyeceği kabul edilmek suretiyle davanın esastan reddine karar verilmiş ise de, kararın gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Eldeki dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır.
Davacılar, çekişmeli taşınmazların kök murisleri ...'dan kaldığını ve terekesinin taksim edilmediğini ileri sürerek miras paylarına yönelik olarak dava açmışlardır. 149 ada 32 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt maliki ... ile 147 ada 13 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt maliki ..., ... hayatta olduğundan muris ... mirasçısı sıfatları bulunmayıp bir başka ifade ile murisin terekesine karşı 3. kişi durumundadırlar. ...’ın terekesi elbirliği hükümlerine tabi olduğu kuşkusuzdur. Bu mülkiyet şeklinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp hakları terekenin tamamını kapsamaktadır. Terekeye dahil bir taşınmaz için bir mirasçı diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilir ise de aynı taleple 3. kişiye karşı açılan davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Miras payının adına tescili istemiyle dava açamaz. Hal böyle olunca davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken esasa ilişkin olarak yazılı şekilde ret kararı verilmesi isabetsiz ise de; verilen ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan 147 ada 13 ile 149 ada 32 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükmün, gerekçesi açıklanan şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
147 ada 4 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; davacılar, çekişmeli taşınmazın kök murisleri ...dan kaldığını ve terekesinin taksim edilmediğini, murisin eşi olan babaları ...’nın ancak ...'den gelen 1/4 miras payını davalı ...’ya devredebileceğini ileri sürerek miras paylarına yönelik olarak dava açmışlar, delil olarak da ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1992/32 Esas, 1993/58 Karar sayılı ilamına dayanmışlardır. Davalı, iddianın asılsız olduğunu, taşınmazın kök muris ...’tan kalan yer olup kendisine bağışlandığını ve zilyetliğin de kendisinde olduğunu savunmuştur. Mahkemece kesinleşmiş karar var ise de, daha sonra kadastro geçtiği ve bu süre içerisinde zilyetliğin el değiştirmiş olabileceği gerekçesi ile davacıların beyanlarına itibar edilmediği belirtilerek açılan davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme de hükme yeterli bulunmamaktadır. Davacı tarafın dayandığı ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin sözü edilen 1992/32 Esas, 1993/58 Karar sayılı dava dosyası getirtilerek haritası, keşifte mahalli bilirkişi ve teknik uzman aracılığıyla zemine usulünce uygulanarak ilamın konusunun dava konusu taşınmaz ile aynı yer olup olmadığı belirlenmemiş, taraflar arasında görülen müdahalenin men-i davasının bu davada kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağı yöntemince tartışılmamıştır. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, Mahkemece, doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle Yığılca Asliye Hukuk Mahkemesinin sözü edilen ilamına konu dava dosyası getirtilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen yerel bilirkişi ve tanıklar ile yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi, tarafların bildirdiği ve bildireceği delil listelerinde isimleri yazılı tüm tanıklar ayrı ayrı dinlenilip bu şahıslardan, nizalı taşınmazın muris Tenzile'den mi yoksa muris ...'tan mı geldiği, taşınmaz ...'tan gelmekte ise, muris ...’ın ölümünden önce çekişmeli taşınmazı davalı ...'e bağışlayarak zilyetliğini devredip devretmediği, taşınmazın kim tarafından, ne zamandır, ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki oluşması halinde beyanlar arasındaki çelişki giderilmeli, diğer yandan teknik bilirkişiden davacı tarafın dayandığı Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp kesinleşen dava dosyasının krokisi uygulanarak kapsamı belirlenmeli, bu yolla anılan dava dosyasındaki yer ile dava konusu yerin aynı yer olup olmadığı saptanmalı, aynı yer olduğunun anlaşılması halinde anılan kararın eldeki dosya yönünden kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağı usulünce tartışılmalı bundan sonra sonucuna göre karar verilmelidir. Belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı olduğu gibi hüküm kurulması isabetsiz, davacılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
10.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
16. Hukuk Dairesi 2016/15400 E. , 2020/1719 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 46 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 50 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat