16. Hukuk Dairesi 2016/9847 E. , 2020/1164 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, ... Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 140 ada 5, 7, 9, 16, 19 ve 150 ada 4 parsel sayılı sırasıyla 3.063.40, 5.123.32, 4.471.37, 4.539.22, 4.572,31 ve 219,96 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... ve müşterekleri adına, 105 ada 1 ve 150 ada 13 parsel sayılı sırasıyla 1.300,40 metrekare ve 3.027,39 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve miras payı satın alma nedeniye 2/4 pay ile davalı ... ve müşterekleri, 1/4 pay ile ... ve 1/4 pay ile ... adına ve 108 ada 3 parsel sayılı 1.316,60 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek, ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ... ile davacı ... ve arkadaşları, miras yoluyla gelen hakka dayanarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı ...’in temyiz konusu 140 ada 7 ve 140 ada 9 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davasının kısmen kabulüne, 105 ada 1, 108 ada 3, 140 ada 5, 16, 19, 150 ada 4 ve 13 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davasının kabulüne, hüküm yerinde gösterilen payları oranında davacı ve davalılar adına tapuya kayıt ve tesciline, 105 ada 1 parsel üzerinde bulunan samanlığın ...oğlu ... mirasçılarına ait olduğu hususunun tapu kaydının beyanlar hanesine şerh verilmesine, davacılar ..., ..., ..., ...'in davalarının feragat nedeniyle reddine, Şaziment Yanıkkaya, ..., ... (Yakup)'un davalarının ise reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ..., çekişmeli taşınmazların müşterek kök muristen intikal ettiğini ve muris babası ...’e ait olduğunu öne sürerek, miras hakkına dayanarak dava açmıştır. Davalı taraf ise, çekişmeli taşınmazların davacının murisi Mehmet ile kendi murisleri Ahmet arasında taksim edildiğini, Mehmet’in taksimen kendisine düşen taşınmazları Ahmet mirasçılarına sattığını, taşınmazlarda davacının miras hakkının bulunmadığını savunmuş; ayrıca temyize konu taşınmazlardan 150 ada 13 parsel sayılı taşınmaza ilişkin 31.10.1984 tarih ve 29 sıra numaralı tapu kaydına ve 140 ada 7 ve 9 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin ise 31.10.1984 tarih ve 26 sıra numaralı tapu kaydına dayanmışlardır. Mahkemece, dosyada mevcut eski tapu kayıtlarının ve diğer belgelerin temyiz konusu taşınmazlardan 140 ada 7 ve 9 parsel sayılı taşınmazlara tekabül ettiği, bu taşınmazların kök muris İsmail’e ait olduğu, kök muris İsmail’in ölümünden sonra davacının murisi ...’in miras payının yarısını kendi uhdesinde bıraktığı, diğer yarısını ise diğer tapu malikleri olan davalı ... ve ...’e hibe ettiği; yine dosyada mevcut eski tapu kayıtları ile diğer kayıtların, temyiz konusu 105 ada 1, 108 ada 3 ve 15, 140 ada 5, 16 ve 19, 150 ada 13 ve 4 parsel sayılı taşınmazlardan herhangi birine tekabül etmediği, taşınmazların kök muris İsmail’e ait olduğu, murisin ölümünden sonra mirasçıları arasında terekesinin taksim edilmediği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, mahkemece yapılan keşifte, 150 ada 13 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 31.10.1984 tarih ve 29 sıra numaralı tapu kaydının sınırları bilirkişilerce gösterilmesine rağmen, keşif sonrası dosyaya ibraz edilen fen bilirkişi raporunda, tapu kaydının mevkisinin uyduğu, ancak sınırlarının uymadığı belirtilmek suretiyle çelişki yaratıldığı halde bu çelişki giderilmeksizin karar verilmiştir. Yine, yerel bilirkişilerin tapu kaydının uygulanmasına ilişkin beyanları, komşu taşınmaz tutanakları ve dayanağı olan belgeler getirilerek fen bilirkişi tarafından denetlenmemiş ve yerel bilirkişilerin gösterdiği sınırlar fen bilirkişisince kroki üzerinde gösterilmemiştir. Ayrıca yapılan keşifte yerel bilirkişi ve tanıklara, her bir taşınmaz ayrı ayrı sorulmak suretiyle taşınmazların her birinin öncesinin kime ait olduğu, ortak miras bırakan İsmail’den kalıp kalmadığı, İsmail’e ait olması halinde mirasçıları arasında taksime konu edilip edilmediği, taksime konu edilmiş ise taşınmazların taksimde kimin miras payına isabet ettiği, davacının murisi Mehmet'in miras payına isabet edip etmediği, Mehmet'in payına isabet etmişlerse Mehmet tarafından davalılara satılıp satılmadığı ve taşınmazlarda davacının miras payının bulunup bulunmadığı hususları yeterince araştırılmamış, usule aykırı olarak tüm taşınmazlar hakkında üç yerel bilirkişiden ortak beyan alınmıştır. Öte yandan, dava konusu 108 ada 3 parsel sayılı taşınmaz, kadastro tespiti sırasında ham toprak vasfıyla tespit edildiği ve keşif sonrası dosyaya ibraz edilen ziraatçi bilirkişi raporunda da taşınmazın ham toprak niteliğinde olduğu ve üzerinde doğal yolla yetişen çayır, çalı ve ağaçların bulunduğu belirtildiği halde, mahkemece söz konusu ziraatçi bilirkişi raporu değerlendirilmeden, taşınmazın tarafların kök murisi İsmail’den kaldığı kabul edilmek suretiyle karar verilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için; mahkemece öncelikle, davalı tarafın tutunduğu 31.10.1984 tarih ve 29 sıra numaralı tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavül kayıtları ile komşu parsellere ait kadastro tespit tutanakları ve varsa dayanakları getirtilip dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile ziraatçi bilirkişi ve fen bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte davalıların dava konusu 150 ada 13 parsel sayılı taşınmaz yönünden dayandıkları tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle okunup kayıtlarda yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli ve yerel bilirkişilerin gösterdiği bu hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmeli, kayıtta yazılı olup da yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı tanınmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların kayıt uygulaması hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli ve böylelikle tapu kaydının kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde kesin olarak tespit edilmelidir. Ayrıca ayrı ayrı beyanları alınmak suretiyle yerel bilirkişi ve tanıklardan; çekişmeli 108 ada 3 parsel sayılı taşınmazın imar-ihya edilip edilmediği, edilmiş ise kim tarafından ne zamandır kullanıldığı, ayrıca temyize konu diğer taşınmazların her birinin ayrı ayrı öncesinde kime ait oldukları, tarafların müşterek murisi İsmail’den intikalen gelip gelmedikleri, müşterek muris İsmail’den intikal ediyorlarsa murisin ölümünden sonra terekesinin mirasçıları arasında taksim edilip edilmediği, taksim yapılmış ise ne zaman, nerede ve kimlerin katılımı ile yapıldığı, taksime tüm mirasçılarının katılıp katılmadığı, katılmayanlar var ise bunların temsil edilip edilmedikleri ya da sonradan taksime icazet verip vermedikleri, temyize konu taşınmazların taksimen kime isabet ettikleri, taksimen davacı murisi Mehmet’e isabet edip etmedikleri, davacının murisi Mehmet'e isabet etmişlerse bu taşınmazların Mehmet tarafından davalılara satılıp satılmadığı, taşınmazların kim ya da kimler tarafından, ne kadar süredir ve ne şekilde kullanıldıkları sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde, gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı ve taksime dair alınan beyanlar dosyaya getirtilecek olan murise ait taşınmazların tespit tutanakları ve tapu kayıtları ile denetlenmeli; ziraat bilirkişisinden, dava konusu 108 ada 3 parsel sayılı taşınmazın her yönden çekilmiş fotoğraflarını içerir, taşınmazın önceki ve mevcut niteliğini, ne kadar süreden beri hangi vasıfla kullanıldığını ve varsa üzerindeki bitki örtüsünü açıklayan bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden, keşfi ve yapılan kayıt uygulamasını takibe ve denetlemeye olarak verir, uygulanan tapu kaydının kapsamını gösterir rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalı ... ile davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalı ...'e iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
16. Hukuk Dairesi 2016/9847 E. , 2020/1164 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat