17. Hukuk Dairesi 2016/3449 E. , 2018/12127 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

17. Hukuk Dairesi 2016/3449 E. , 2018/12127 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, 14/11/2010 tarihinde davalılardan ...'nun sevk ve idaresindeki aracın, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu araca çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, davalı ... Tekonun oluşan kaza sebebiyle en başta sorumlu olduğunu, bu durumun kaza tespit tutanağında da belli olduğunu, müvekkilinin kaza sonrasında, iki ay süre ile tamamen yatağa bağımlı kaldığını, bu iki ayın sonunda da yapılan kontrolünde yeniden 60 gün iş ve gücünden kalacağı yönünde bir rapor düzenlendiğini, müvekkilinin ilaç, tıbbi malzeme, hastaneye ulaşım bedelleri olmak üzere bir çok masrafının oluştuğunu, ancak sadece kredi kartı ile yapılan harcamaların tesbit edilebildiğini belirterek, müvekkilinin hastane, hastabakıcı ve noter masrafları toplamı olan 3.005,89 TL'lik maddi zarar ile 7.000,00 TL manevi zararının toplamı olan 10.005,89 TL'nin fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile olay tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre 1-Davacı tarafın Maddi tazminat talebinin 37.754,64 TL olarak kısmen kabulüne olay tarihinden itibaren (14/11/2010) yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Geriye kalan kısma ilişkin talebin reddine, davacı tarafın manevi tazminat talebinin 7.000,00 TL olarak kabulüne, olay tarihinden itibaren (14/11/2010 yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğünün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İBK'nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir.
Tefhim edilen hüküm başka gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK.’nun 381.- 389. maddelerinde (6100 sayılı HMK m. 294-297), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK m. 297/II); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta, yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 13/10/2015 tarihli kısa kararında 'Davacı tarafın Maddi tazminat talebinin 41.754,64 TL olarak kısmen kabulüne' denildiği halde, gerekçeli kararda 'Davacı tarafın Maddi tazminat talebinin 37.754,64 TL olarak kısmen kabulüne' şeklinde yazıldığı görülmektedir. Bu durum HMK'nin 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve ... Esas-1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
HUMK.'nun 83. ve devam maddelerinde (6100 sayılı HMK 176. ve devamı maddeleri) düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Bu hale göre yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmadığı gibi, ıslahla dava dilekçesinde talep edilmeyen maluliyet tazminatı istenemez. Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin hastane, hastabakıcı ve noter masrafları toplamı olan 3.005,89 TL maddi zarar talebinde bulunmuş, 29.06.2015 tarihli talep açıklama dilekçesi ile maddi tazminat talebini; 2000 TL hastabakıcı ücreti, 960 TL SGK tarafından karşılanmayan ödeme, 45,89 TL bu dava için avukata vekalet ücreti, 34.794,64 TL maluliyete dayalı zarar olarak açıklamış, 29.06.2015 tarihli ıslah ile de dava dilekçesindeki
3.005,89 TL'lik maddi zarar talebini 34.794,64 TL artırarak toplam 37.800,53 TL' ye yükseltmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında mahkemece dava dilekçesinde talep edilmeyen maluliyet tazminatının ıslahla istenilemeyeceği nazara alınarak bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
4-25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre 'trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı', Yasanın geçici 1. maddesi ile de 'Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun'un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20'sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği,' öngörülmüştür. Sigorta şirketinin, poliçe primini ödeyen işleten ile sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa'nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu'na geçtiğinde kuşku yoktur. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Somut olayda dava, 28.09.2011 tarihinde 6111 sayılı Yasa’nın yürürlüğünden sonra açılmıştır. Mahkemece sözü edilen yasa değerlendirilmeden bilirkişi raporunda tesbit edilen, davacılar tarafından faturalandırılmış 920,00 TL lik belgeli tedavi giderlerine de hükmedilmiştir. Oysaki davacılar tarafından talep edilen ve belgelendirilen tedavi giderleri 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesi kapsamında olup, dava dışı SGK'nın sorumluluğunda bulunduğundan, belgeli tedavi giderleri bakımından davanın reddi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
5-Davacı tarafça noterde vekaletname düzenlenmesi için yapılan 45,89 TL masraf da alacak kalemleri arasında talep edilmiş ve mahkemece kabulüne karar verilmiş ise de, vekaletname düzenlenmesine ilişkin giderler HMK 323/1 ç maddesi uyarınca yargılama giderleri kapsamında olup mahkemece bu talep yönünden alacak kalemi olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no lu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3), (4) ve (5) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 12/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.







Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön