17. Hukuk Dairesi 2015/18399 E. , 2018/8018 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline sigortalı bulunan işyerindeki emtianın 16.06.2009 tarihinde binadan kaynaklanan dahili su basması nedeniyle hasara uğradığını, ekspertiz incelemesi sonucu müvekkilinin 28.972,00 TL sigorta tazminatı ödediğini, davalı kat maliklerine rücu hakkının doğduğunu bu nedenlerle 9.056,00 TL sigorta rücu tazminatının yasal faizi ile birlikte davalıardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, zararın ortak yerlerden olan ana gider borusunun patlamasından değil, sigortalı işyerine ait bölümün akarının tıkanmasından meydana geldiğinden müvekkillerinin sorumluluklarının olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılarda, duruşmada davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapmasına göre davalıların bir sorumluluğunun bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarar sorumlusu olduğu iddia edilen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
1-Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalılar arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 tarihli ... Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Dava, kat mülkiyeti kurulmuş olan ana taşınmazda, davalıların kat maliki oldukları binaya ait deponun orta kısmında bulunan basamağın alt kısmından geçen binanın atık su ana borusunun işyeri içerisinde patlaması sonucu sızan sular nedeniyle oluşan hasarın, sigorta tarafından ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 19. maddesinde her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun'un Ek 1. maddesinde ise kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi'nde çözümleneceği öngörülmüştür.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gereken hususlardandır. Bu durumda mahkemece, davada Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2-Kabule göre ise, davacı tarafından sigortalanan konutta, su basması olayı nedeniyle oluşan hasar ve bedeli, davacı tarafından alınan eksper raporuyla 28.972,36 TL olarak saptanmıştır. Eksper raporu incelendiğinde; hasarın 16-17/6/2009 tarihinde depo olarak kullanılan işyerinin kapalı olduğu akşam/gece saatlerinde deponun orta kısmında bulunan basamağın alt kısmından geçen binanın atık su ana borusunun işyeri içerisinde patlaması sonucu sızan suların iki kademeli deponun alt kısmına yayılarak zemine yaklaşık 10 cm yüksekliğinde birikmesi sonucunda, zemin üzerinde orjinal ambalajları içerisinde istifli modüler mobilya emtiasının alt kısımlarının su altında kalarak aşırı ıslanması sonucu
hasarın meydana geldiğini, depo sabah 17.07.2009 tarihinde açılarak derhal tahliye ve kurtarma çalışmasının yapıldığı aynı gün ekspertiz çalışmasının yapıldığı, işyerine gidildiğinde tahliye ve temizleme çalışması yapılmış, alt kısmı ıslanmış emtianın istiflenmiş halde olduğu tesbit edilmiş, zararın daha net olarak belirlenmesi için emtianın ayrı bir depoya nakli ve orada tesbiti için randevu verilmiş, 20.09.20009 tarihinde ilk hasar esnasında suların sirayet etmediği üst kademeden geçen ana gider borusunun patlaması sonucunda bu kısımda da hasar meydana geldiğini, bunun sonucu istifin alt kısmındaki emtianın tamamen hasarlandığı, yaklaşık 3 gün içinde 2 farklı noktada atık su borusunun patlaması suretiyle meydana gelen hasarların ilgi çekici bir durum teşkil ettiği, sokaktaki ana giderin tıkanmasının da etkisiyle oluşan basınç sebebiyle plastik boruların patlamış olduğu tesbit ve takdir edildiği, ekspertiz sırasında belediye ekiplerince sokaktaki ana giderin vidanjörle açılması çalışmasının devam ettiğinin görüldüğü belirtilmiştir.
Belediye Fen İşleri görevlilerinin 17.06.2009 tarihli tutanaklarında, sigortalı adresine gidildiğinde, binanın atık suyunun bağlandığı muayene bacasının açıldığında Belediyeye ait kanalizasyon sisteminde bir sorun olmadığı, baca ve kanalların çalıştığı, arızanın binanın dükkan akarının tıkalı olmasından kaynaklandığının tesbit edildiği belirtilmiştir.
Dosya üzerinde yapılan 2 inşaat mühendisi 1 makine mühendisi olan öğretim görevlilerinden alınan 14.0.2011 tarihli bilirkişi raporunda, ekspertiz rapor özeti ve belediye fen işleri tutanağına yer verildikten sonra, bu tutanakta davacı sigortalı işyerinin kendi atık su gider borusunun tıkanması nedeniyle zararın meydana geldiği açıkça belirtildiğinden bahisle zarardan davalıların sorumlu olmadığı davacı sigortalı işyeri malikinin %100 kusurlu olduğu ve zararın ekspertiz raporunda belirlenen miktarın dosyadaki fotoğraf incelemesinde piyasa raiçlerine uygun olduğu saptaması yapılmış ve mahkemece bu rapor esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK'nun 266/1. maddesinde 'Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir' düzenlemesi benimsenmiştir. Davacı tarafından sigortalı olan işyerinde oluşan hasarın nev'i ile miktarının belirlenmesinin, özel ve teknik bilgi gerektirdiği açıktır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ekspirtiz raporundaki
saptamalar, 3 gün içinde 2 defa su basması olayları değerlendirilmeden sadece belediye fen işleri tutanağındaki zararın meydana gelme nedeni esas alınarak, yine zarar miktarı yönünden de eksper raporundaki tespitler üzerinden hasar miktarının belirlenmesi yeterli değildir.
Öte yandan, mülga TTK'nin 1293.maddesinde; kara sigortaları bakımından sigorta ettirenin tedbir alma mükellefiyeti düzenlenmiştir. Buna göre sigorta ettiren zararı önlemeye ve hafifletmeye yarayacak tedbirleri almakla mükelleftir. Tedbirin alınmaması halinde anılan maddenin son fıkrasında mülga TTK'nun 1292/son fıkrasına atıf yapılmaktadır. Bu durumda ise sigorta ettiren gerekli tedbirleri almamış ise, eğer kasıtlı olarak bu şekilde davranmışsa sigorta tazminatını isteme hakkını yitirecek, kusuru ihmal derecesinde olursa, ihmalin ağırlığına göre sigortacının ödemekle yükümlü olduğu sigorta bedelinden indirime gidilecektir. Benzer düzenleme yeni TTK'nun 1429 ve 1448.maddelerinde de düzenlenmiştir.
Yapılacak iş, konusunda uzman sigorta, inşaat ve zarar gören mobilyadan anlayan bilirkişi aracılığıyla gerekirse mahallinde keşif yapılması suretiyle, davacı tarafından sigortalanan işyerindeki su basmasının sebebi ekspertiz raporundaki iki su basmasına ilişkin saptamalarda değerlendirmeye alınarak tesbit edilmesi, bu tesbit sırasında TTK'nun 1293 1292/son (yeni TTK 1429 1448) maddelerininde dikkate alınarak zararın önlenmesi ve büyümesinde sigortalının kusuru olup olmadığının değerlendirilmesi ve olayın sadece depo malikinin sorumluluğunda olduğunun saptanması halinde giriş kat 1 ve 2 nolu bağımsız bölümlerinde bulunan sigortalı deponun davalılardan Hüseyin ..., ... ait olduğu ve taraf sıfatını aldıklarının da dikkate alınarak, zarar neden ve miktarının ne olduğu konusunda, eksper raporunu da irdeleyen, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ve yetersiz bilrkişi raporuna dayanarak yazılı şekilde karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
17. Hukuk Dairesi 2015/18399 E. , 2018/8018 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 3 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 72 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat