17. Hukuk Dairesi 2016/910 E. , 2018/5540 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacı idarenin davalılardan ...'a ait kesinleşmiş 81.785,57 TL vergi borcu olduğundan bahisle Vergi Dairesince yapılan icra takiplerinin de sonuçsuz kaldığını, borcun ödenmediğini, ...'ın 20 DA 510, 20 DA 972, 20 DA 308, ... plakalı araçların sahibi iken bu araçların tamamını 06.02.2014 ve 07.02.2014 tarihlerinde babası ...'a sattığını, ... plakalı aracın ... tarafından 25.12.2014 tarihinde diğer davalı ...'a satıldığını, ...'ın, Sevdin'in babası olduğunu, ...'ın da amcasının oğlu olduğunu, bu kişilerin Sevdin'in borçlarını bilecek konumda olduklarını, mal kaçırmak amacıyla bu devirlerin gerçekleştirilmiş olduğunu, bu nedenle bahsi geçen 4 araçla ilgili yapılan tasarrufların iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı ... vekili; dava açma şartlarının gerçekleşmediğini, kesinleşen Vergi borcu olmadığını, geçmişteki vergi borçlarının Sevdin tarafından yirmibin küsür lira olarak vergi dairesine ödenmesi sonucunda 06.02.2014 tarihinde daha önce vergi dairesince konulan tedbirlerin bizzat vergi dairesi tarafından kaldırıldığını, satışlarında bu tedbir kararı kalktıktan ve vergi borcu
ödendikten sonra gerçekleştirildiğini, dava dilekçesinde bahsedilen vergi borçlarının sonradan çıkarıldığını, bu vergi borçlarının kesinleşmediğini, ... Vergi Mahkemesinde ... Esas, 2014/76 Karar sayılı dosyada Vergi borcunun kısmen indirilerek davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verildiğini, Danıştay aşamasında da kararın uygulanmasının yürütmesinin durdurulmasına karar verildiğini, bu nedenle kesinleşen vergi borcu bulunmadığını, yapılan satışların muvazaalı da olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçesi ile; davalı ... ile benzer sebeplerle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; araçların satış tarihlerinde henüz tahakkuk ettirilmiş vergi borcu dahi bulunmadığı, sonradan tahakkuk ettirilen vergi borçlarının da hali hazırda davalı konumda olduğu ve kesinleşmediği anlaşılmış olmakla, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 6183 Sayılı AATUHK’nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davası; kamu borçlusunun, alacaklısı İdareyi zarara uğratmak kastıyla mal varlığından çıkarmış olduğu mal ve haklarını veya bunların yerine geçen değerlerin tasarruftan zarar gören İdare tarafından alacağını elde etmek amacıyla dava açarak tekrar borçlunun malvarlığına geçmesini sağlayan bir dava türüdür. Diğer ifade ile tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da 'iyiniyet kurallarına aykırılık' nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için,kamu borçlusu tarafından yapılmış bir tasarrufun olması,kamu alacağının tasarruftan önce doğması,kesinleşmiş bir kamu alacağının bulunması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, borçlunun malının bulunmaması veya haczedilen malların değerinin borcu karşılamaması (aciz belgesi sunma zorunluğu anlamında değil), davanın 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir.
Somut olayda davacı idarenin 20/05/2015 tarihli yazısına göre takip konusu borcun 2009-2013 arası döneme ilişkin olup toplam borcun 84.202,00 TL olduğu bildirilmiştir. Mahkemece borcun ödenip ödenmediği netleştirilmemiş, tasarruf tarihine kadar borçlu hakkında kesinleşen borç miktarı yönünden de
bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. Ayrıca; Davalı borçlu takip konusu borçlarla ilgili Vergi Mahkemesine açtığı davaların bir kısmının lehine sonuçlandığını ve temyiz aşamasında olduğunu belirtmiştir. O halde Mahkemece, Danıştay'daki dosyanın kesinleşmesi de beklenerek, davacı İdareden vergi borçlarının hangi dönemlere ait olduğuna ilişkin belgeler getirtilerek 06/02/2014-07/02/2014 tarihi (tasarruf tarihi) itibarıyla borç miktarı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırarak borç miktarının belirlenmesi, borcun ödendiği iddia edildiğinden ödenip ödenmediği araştırılarak, tasarruf tarihine kadar kesinleşmiş ve ödenmemiş vergi borcu varsa; bu borç yönünden işin esasına girilerek tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 28/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
17. Hukuk Dairesi 2016/910 E. , 2018/5540 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 41 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat