17. Hukuk Dairesi 2015/10984 E. , 2018/4942 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

17. Hukuk Dairesi 2015/10984 E. , 2018/4942 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 8.5.2018 Salı günü davacı vekili Av.... ile davalı vekili Av. ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın yaptığı tek taraflı kazada, araçta yolcu olarak bulunan davacının ağır biçimde yaralanıp maluliyete uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL. daimi İşgöremezlik tazminatının dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 02.02.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 103.799,86 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, poliçe limitiyle sınırlı biçimde ve sigortalı araç sürücüsünün kazadaki kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını, davacının sigortalı araçta hatır için taşındığını ve bu nedenle tazminattan en az % 40 oranında indirim yapılması gerektiğini, ayrıca araç sürücüsü ve davacı alkollü olduğundan müterafik kusur nedeniyle de tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 74.995,40 TL. tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 54. maddesi gereği, işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacının, kaza sonucu çalışma gücünde oluşan azalma nedeniyle uğradığı zarar, geleceğe ilişkin olduğundan, davacının muhtemel yaşam süresinin ve bu süredeki gelirlerinin usul ve uygulamaya uygun olarak belirlenmesi önem kazanmaktadır. Çalışma hayatının, aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresini, bakiye yaşam süresi varsa kalan sürenin de pasif çalışma devresini oluşturduğu; işgücü kaybı nedeniyle tazminatın hesabında, pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerektiği, Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.
Ayrıca, pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücretin, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olduğu, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif devre zararının hesaplanmasında dikkate alınmaması gerektiği de açıktır.
Mahkemece hükme esas alınan 15.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin PMF 1931 Yaşam Tablosu'na göre belirlendiği, davacının 60 yaşa kadar aktif dönemde ve sonrasında pasif dönemde olacağı kabulü ile tazminat hesaplamasının yapıldığı; ancak, yaklaşık 8 yıllık pasif devre hesabında, AGİ dahil edilmiş asgari ücretin hesaba esas alındığı görülmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu bu yönüyle hatalıdır.
Bu durumda mahkemece; hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda doğru biçimde saptanan, 23.08.2042- 02.02.2050 tarihleri arasındaki pasif devre zararı için, AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması konusunda, daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Davaya konu kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 51. maddesindeki tazminatın belirlenmesi ile aynı Kanun'un 52. maddesindeki tazminatın indirilmesine ilişkin hükümler gözönünde bulundurularak, alkollü sürücünün aracına bilerek binme nedeniyle, zararın doğması ya da artmasında davacının
müterafik kusurlu olduğunun kabulünde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ancak, mahkemenin kabul ettiği müterafik kusur oranı (% 15) düşük olup, Dairemizin yerleşik uygulamaları ile benimsenen % 20 oranında indirim yapılması gerekirken, eksik oran üzerinden indirim yapılması bozmayı gerektirmiştir.
3-Hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda saptanan tazminat miktarından, davacının sigortalı araçta hatır için taşındığı gerekçesiyle % 15 oranında indirim yapılarak belirlenen tazminatın hüküm altına alındığı görülmektedir.
TBK'nun 51. ve 52. maddeleri gözetilerek, somut olayda hatır taşımasının olduğu mahkeme tarafından doğru biçimde kabul edilmiş ve tazminattan indirim yapılmıştır. Ne var ki, mahkeme tarafından yapılan % 15 oranındaki indirim düşük olup, Dairemizin yerleşik uygulamaları ile benimsenen % 20 oranında indirim yapılması gerekirken, düşük oranda indirim yapılması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; 1.630,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 14.5.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön