17. Hukuk Dairesi 2015/3379 E. , 2018/574 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince talep edilmiş, davalılar ... ve ... vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 30.01.2018 Salı günü davacı vekili Av. ... ile dahili davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili Av. ... geldiler. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili ile dahili davalı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl davada, davacı vekili; davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu halk otobüsünün, davacının idaresindeki araca çarpmasıyla oluşan kazada davacının ağır biçimde yaralandığını, kazada davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, davacının tedavi gideri yaptığını ve tedavisinin hala sürdüğünü, davalı sigortacıya başvurulmasına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 08.04.2011 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 59.410,00 TL'ye yükseltmiştir.Birleşen davada, davacı vekili; asıl davaya konu kaza nedeniyle davacının maluliyete uğradığını ve bakıma muhtaç hale geldiğini, ayrıca uğradığı cismani zarar nedeniyle manevi zarara da uğradığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak ve davalı sigortacı sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla 25.000,00 TL. maddi ve 100.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 04.09.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddi tazminat taleplerini 301.028,20 TL'ye yükseltmiştir.Davalı ... ve ... vekili, kazada davalı sürücüye atfedilen kusuru kabul etmediklerini, kırmızı ışıkta geçen davacının kazada asli kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ... şirketi vekili, sigortalının kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlı olarak zarardan sorumlu olduklarını, davacının zararı ispat etmesi gerektiğini, ... tarafından yapılan ödemelerin tazminattan düşülmesi gerektiğini, belgelenebilen tedavi giderlerinden sorumlu olduklarını, kazada sigortalının kusuru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Dahili davalı ... Başkanlığı vekili, davaya konu edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, davada İş Mahkemesi'nin görevli olduğunu, bakım gideri ve işgöremezlik tazminatından sorumlulukları bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının maluliyet tazminatı talebinin kabulü ile 301.028,20 TL'nin (davalı ... şirketi poliçe limitiyle sınırlı olarak ve dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle, diğer davalılar ise kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan tahsiline; davacının tedavi gideri talebinin kısmen kabulü ile 57.924,75 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte dahili davalı ...'dan tahsiline, sigorta şirketine yönelik tedavi gideri talebinin reddine; davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 7.000,00 TL'nin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... ve ...'ten tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalı ... Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili, dahili davalı ... Başkanlığı vekili, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; uyuşmazlığın trafik kazasından kaynaklanması nedeniyle mahkemenin davada görevli olmasına; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 109. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi içinde davaların açılmış olmasına; oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporundaki kusur oranlarının benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına; davacının kazadaki yaralanmasından kaynaklanan maluliyet oranının, kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuat hükümlerine uygun biçimde saptanmış olmasına; 6111 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Kanun'un 98. maddesinde yapılan değişiklik gereği tedavi giderlerinden sorumluluğun ... Başkanlığı'na ait olmasına; davacı tarafın iki ayrı dava biçiminde açtığı davadaki talepleri bakımından, her bir dava için ayrı ayrı ıslah yapmasının, aynı davada iki kez ıslah yapılamayacağı kuralına aykırılık teşkil etmemesine göre; davacı vekili, dahili davalı ... Başkanlığı vekili, davalılar ... ve ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının kazadaki yaralanması nedeniyle, tedavi süresi boyunca çalışamadığı ve sonraki dönem için de işgücü kaybına uğradığından bahisle, işgöremezlik tazminatı talep edilmiş; davacının kazadan kaynaklanan 18 aylık işgöremezlik süresi ile %30,2 oranındaki işgücü kaybı için talep edebileceği maddi tazminat, hesap uzmanı bilirkişinin 06.08.2014 tarihli raporuyla hesaplanmış ve mahkeme tarafından da bu rapordaki işgöremezlik tazminatı olan 301.028,20 TL. hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bu raporda, davacının gelirinin asgari ücretin 3,79 katı olarak kabulü suretiyle hesaplama yapıldığı; esas alınan gelirin ise davacı tarafın beyanına dayandırıldığı görülmektedir. Davacının gelir araştırması hüküm vermeye yeterli değildir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.Bu durumda mahkemece; davacının Bağ-kur kayıtlısı ve vergi mükellefi olarak gıda pazarlama işi yaptığı gözetilmek suretiyle, davacının kaza tarihinden önceki Bağ-kur prim ödemelerine ilişkin belgeleri ile aynı şekilde vergi beyannamelerinden eksik kalanların ilgili yerlerden getirtilmesi, bu suretle temin edilen resmi belgelerdeki net kazancı dikkate alınarak tazminat hesabına esas gelirinin belirlenmesi, daha sonra bu gelir üzerinden hesaplama yapılması için bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3-Davaya konu kaza ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 5510 sayılı Kanun'un 21. maddesinin 1. fıkrasında; 'iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır' düzenlemesine; aynı maddenin 4. fıkrasında 'iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilir' düzenlemesine yer verilmiştir.Somut olayda; davacının, ürünlerini pazarladığı şirketten mal alıp kendi işyerine döndüğü sırada davaya konu kazanın meydana geldiği ve davacının yaralanıp maluliyete uğradığı, davacı tanıklarının anlatımları ve dosya kapsamı ile sabittir. Davaya konu kaza nedeniyle ... Başkanlığı tarafından davacıya maluliyet tazminatı ödemesi yapılıp yapılmadığının araştırılması ve yapılmış rücuya tabi ödemelerin tazminattan düşülmesi davalı tarafça savunulmuş olmasına rağmen; mahkeme tarafından bu hususta herhangi bir araştırma yapılmadan karar verilmiştir. Mahkemenin, ... Başkanlığı tarafından davacıya yapılmış ödeme olup olmadığı hususunda, sadece tedavi giderleri yönünden araştırma yaptığı; maluliyet tazminatı yönünden herhangi bir araştırma yapmadığı görülmektedir.Açıklanan maddi ve hukuksal sebeplere göre, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'na müzekkere yazılarak, davaya konu kazaya ilişkin olarak iş kazası yönünden araştırma yapılıp yapılmadığı ve olayın iş kazası olarak kabul edilip edilmediği; olayın iş kazası olarak kabulü suretiyle, davaya konu kaza sonucu yaralanan davacıya gelir bağlanıp bağlanmadığı; gelir bağlanmış ise, rücuya tabi olup olmadığı; davacıya bağlanan rücuya tabi gelirin ilk peşin sermaye değerinin ne olduğu hususlarının sorulması; bağlanan gelir rücuya tabi ise, 5510 sayılı Kanun'un 21. maddesi hükmü gereği tazminattan düşülmesi suretiyle davacının talep edebileceği tazminat
miktarının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.4-Davalı ... Anonim Türk Sigorta Şirketi'nin, trafik sigortacısı sıfatıyla, meydana gelen zararı poliçe limiti dahilinde gidermekle yükümlü olduğu (hükmün infazında tereddüt oluşmaması bakımından, poliçe limitinin hükümde açıkça yazılması gerekir), ZMMS genel şartlarına göre yargılama giderlerinden de limiti oranında sorumlu olduğu, zarar miktarının poliçe limitini geçmesi halinde sigortacının yargılama giderlerinin tamamından değil, sadece poliçe limitinin tazminat miktarına oranına göre sorumlu olduğu gözetilerek, sigortacının poliçedeki limiti oranında yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinden sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken; tüm zarar miktarı üzerinden hesaplanan yargılama giderlerinden diğer davalılar ile birlikte müteselsilen sorumluluğuna hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.5-Asıl davaya konu edilen tedavi giderleri için hesaplama yapılması bakımından alınan, adli tıp uzmanı bilirkişinin 06.04.2011 tarihli raporunda 59.410,00 TL. tedavi gideri hesaplanmıştır. Mahkeme tarafından, davaya konu kazada davalı sürücünün %75 ve davacının %25 oranında kusurlu olduğunun kabul edildiği, tedavi giderleri yönünden anılan raporun hükme esas alınıp kusur oranlarına göre belirleme yapıldığı belirtilmiş olmasına rağmen; bilirkişi tarafından hesaplanan tedavi giderinin davalı tarafın %75 kusuruna denk gelen kısmının 44.557,50 TL. olduğu gözetilmeden 57.924,75 TL. tedavi giderine hükmedilmesi de doğru değildir.
6-Davacı vekili, dava konusu kaza sonucu davacının ağır şekilde yaralanmasından duyulan üzüntü nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece, talebin kısmen kabulüne karar verilerek hükümde belirtilen miktarda manevi tazminata karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK'nun 56. maddesi (818 sayılı BK. 47. md.) hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.O halde mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu davacının cismani zarara uğraması nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacının kazada alt düzeyde ve davalı sürücünün ise asli kusurlu olması, davacının çok uzun süren tedavi süreci ile %30,2 oranında kalıcı maluliyete uğrayacak biçimde yaralanması nedeniyle oluşan zararın ağırlığı hususları gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacı için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan, düşük miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekili, dahili davalı ... Başkanlığı vekili, davalılar ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; hükmün, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalılar ... ve ... ile davalı ... Anonim Türk Sigorta Şirketi yararına; (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... Anonim Türk Sigorta Şirketi yararına; (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle, dahili davalı ... Başkanlığı yararına ve (6) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı yararına BOZULMASINA; 1.630,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan dahili davalı ...'ya verilmesine, 1.630,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davalılar ..., ... ile ... Türk Sigorta Şirketi yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ile davalılar ... ve ..., ... Türk Sigorta Şirketi'ne geri verilmesine, 05/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
17. Hukuk Dairesi 2015/3379 E. , 2018/574 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat