17. Hukuk Dairesi 2019/1933 E. , 2019/12363 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili; davalı apartmana ait su deposunun arızalanması sonucu suyun taşarak davacı şirkete işyeri paket sigorta poliçesi ile sigortalı mağazada bulunan eşyalara zarar vermesi neticesinde sigortalı işyerinde meydana gelen hasar karşılığı sigortalısına 15.106,00 TL ödemek zorunda kaldığını belirterek ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalı ... yönetiminden rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkemece, kat malikleri kurulunun tüzel kişiliği bulunmadığından üçüncü kişiler tarafından ana gayrimenkulün tümüne ilişkin olarak açılacak davalarda bütün kat maliklerinin hasım olarak gösterilmesi gerektiği, davalı olarak kat malikleri kurulu ve onun temsilcisi olarak yöneticinin gösterilemeyeceği, aksi takdirde ve davada taraf ehliyeti (husumet) şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava işyeri sigorta sözleşmesi nedeniyle rücuen alacak istemine ilişkindir.
Davacı dava dilekçesinde işyeri sigorta sözleşmesi gereğince sigorta şemsiyesi altına aldığı işyerinin davalı yönetimindeki binaya ait su deposundan akan su sebebi ile hasara uğradığını, hasar bedelinin sigortalısına ödediğini ileri sürerek zarar sorumlularından rucuan alacak isteminde bulunmuştur.
Davacı ..., bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 19. maddesinde, her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun'un Ek 1. maddesinde, 'kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi'nde çözümleneceği' düzenlemesine ve 17/3. maddesinde ise 'kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi anagayrimenkulün yönetiminde kat mülkiyeti hükümleri uygulanır' düzenlemesine yer verilmiştir.
Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Davaya konu binaya ilişkin tapu kayıtları getirtilmiş, buna göre tapu kayıt örneğinden taşınmazda kat mülkiyetinin kurulmadığı, ana taşınmazda kat irtifakının kurulu olduğu anlaşılmış, ancak yapının fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisinıin fiilen kullanılmaya başlanmış olup olmadığı araştırılmadan hüküm verilmiştir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; KMK'nun 17/3. maddesi gereği, hasar tarihi itibariyle anataşınmazın üçte ikisinin fiilen kullanılmaya başlanılıp başlanmadığının araştırılması ve üçte ikilik kullanımın olması halinde, uyuşmazlığa yine kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağı dikkate alınarak, davada Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olacağından HMK'nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK'nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde eksik araştırma ile hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 23/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
17. Hukuk Dairesi 2019/1933 E. , 2019/12363 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 101 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat