17. Hukuk Dairesi 2016/11473 E. , 2019/4719 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, asıl davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve birleşen davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Asıl davada, davacı vekili; davalının trafik sigortacısı olduğu aracın karıştığı kazada, araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralanıp % 7 oranında malul kaldığını, tedavi için harcama yapmak zorunda kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL. maddi tazminatın temerrüt tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 18.08.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 49.676,88 TL'ye yükseltmiştir.
Birleşen davada, davacı vekili; asıl davaya konu kazaya karışan aracın işleteni olan davalının, davacının maluliyetinden kaynaklanan manevi zarardan sorumlu olduğunu belirterek 20.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... Yön. A.Ş. vekili, davalı şirket yöneticisinin şoförlüğünü yapan sürücü ile davacının şirket yetkilisinin bilgi ve izni olmadan aracı aldığını, alkollü
şekilde aracı kullanmaları nedeniyle davacının manevi tazminat talep hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; asıl dava davacı yanca geri alındığından, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına; birleşen dava yönünden ise, davalıya ait araç sürücüsünün kazada tam kusurlu olduğu, sürücünün alkollü olduğu, davacının iş çıkışında davalıya ait araca bindiği, davacı yolcu olarak nitelendirilemeyeceğinden davalı işletenin manevi tazminattan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Birleştirilen dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davaya konu kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. maddesinde 'Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir' düzenlemesine yer verilmiştir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, cismani zarara uğrayan kişi için manevi tazminatın belirlenmesi konusunda hakime takdir hakkı tanınmış olup, bu takdir hakkının sınırsız olmadığı ve haksız fiilin temel unsurlarının bulunması halinde, somut olayın özellikleri de gözetilmek suretiyle, cismani zarara uğrayan kişi lehine manevi tazminatın hüküm altına alınması gerektiği açıktır.
Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda manevi tazminatın takdirine etki edecek özel hal ve şartlar gösterilmiş olup, bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda; davacının, davalının işleteni olduğu araçta yolcu olduğu (sürücü, dava dışı 3. kişi olduğundan) ve kaza nedeniyle sağ omzunda kırık oluşacak biçimde yaralandığı; davalı aracının kaza anındaki sürücüsünün kazada tam kusurlu olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85/5. maddesindeki, işletenin araç sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğuna ilişkin düzenleme; davacının kazanın oluşumunda hiçbir kusurunun bulunmadığı ve cismani
zarara uğradığı; davalı sürücüsünün kaza anında alkollü olmasının ve davacının alkollü sürücünün aracına bilerek binmesinin, tazminat talep hakkını ortadan kaldırmayacağı ve sadece davacı için müterafik kusur olarak kabul edilip hakkaniyet gereği tazminattan indirim nedeni olabileceği; davalının araç işletenliğinden kaynaklanan sorumluluğunun kalktığının, davalı tarafça ispat edilmemiş olduğu hususları dikkate alındığında, hiçbir somut delil ile desteklenmeyen davalı savunmalarına itibar edilerek davalının manevi tazminattan sorumlu tutulamayacağı şeklindeki kabul, hakimin takdir hakkının sınırlarını düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesi ile BK'nun 47. maddesine aykırıdır.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında mahkemece; meydana gelen trafik kazası sonucu, davacının cismani zarara uğraması nedeniyle duyduğu acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacının yaralanmasının derecesi, davalı sürücüsünün kazada tam kusurlu olduğu hususları gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacı için hak ve nasafet kuralları çerçevesinde manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, istemin reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
17. Hukuk Dairesi 2016/11473 E. , 2019/4719 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat