17. Hukuk Dairesi 2017/3878 E. , 2019/12130 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ZMSS poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat alacağına dayalı itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili; 01.07.2013 tarihinde davacı ... şirketine zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı ve davalıya ait aracın park halindeki dava dışı araca kusurlu şekilde çarpıp kaçtığını, dava dışı araç için ödenen bedelin davalıdan rücuen tahsili amacıyla Burhaniye İcra Müdürlüğünün 2014/588 takip sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, takibin borçlunun itirazı üzerine durduğunu, davacı ... şirketinin ödediği tazminatı sigortalı davalıdan tazmin etme hakkına sahip olduğunu belirterek davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; meydana gelen kazada kendisinin herhangi bir kusurunun bulunmaması sebebiyle haklı sebebe istinaden hakkında yapılan icra takibine itirazda bulunduğunu, kazadan sonra yapılan muayene sonucunda alkollü olmadığının tespit edildiğini, davacı ... vekilinin bu şekilde bir iddiada bulunmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere kazaya etkisinin olup olmadığından tıbbi olarak söz edilmesi mümkün olmayan almış olduğu alkol ile davalının %100 kusuru ile kazaya neden olduğu dikkate alınarak davanın kabulü ile davalının Burhaniye İcra Müdürlüğü'nün 2014/588 sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, icra takibinin kaldığı yerden aynen devamına karar verilmiş; hükmün, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 23/05/2016 gün ve 2016/3214 Esas 2016/6132 karar sayılı ilamı ile 'olay sonrası davalıya yapılan test ve davalının tüm beyanları dikkate alınarak bilimsel verilere göre olay saatindeki alkol oranı hesap edildikten sonra kazanın münhasıran alkol etkisinde meydana gelip gelmediği konusunda ek rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği' gerekçesiyle karar bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyulmuştur.
Bozma sonrası yapılan yargılama sonrasında mahkemece, hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda kazadan 4 saat sonra yapılan ölçümde alkol saptanmadığı, bu nedenle, geriye dönük hesaplama yapılamayacağı, sürücünün alkollü olduğu, ancak bunun kazanın oluşumunda tek başına etkili olup olmadığının tıbbi olarak söylenemeyeceği, davalının kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğu belirtilmekle, kazanın alkolün etkisiyle meydana gelmediği, bu nedenle hasarın teminat kapsamı dışında kalmadığı ve sigorta şirketinin davalı sigortalıya rücu edemeyeceği sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayın incelenmesinde; sigortalı araç maliki davalı ...'ın kardeşi ...'ın kazadan sonra polis merkezinde verdiği ifadesinde ağabeyine ait aracı kendisinin kullandığını ve geri manevra yaparken ... plakalı araca çarparak hasar verdiğini söylediği, ...'ın bu ifadeden sonra beyanını değiştirdiği, kazayı ağabeyi ...'ın yaptığını, ancak ağabeyinin alkollü olması sebebiyle ehliyetinin alınması ihtimali karşısında kazayı kendisinin yapmış gibi baskı kurduğunu bu yüzden yalan söylemek zorunda kaldığını, kazayı alkollü ağabeyinin yaptığını beyan ettiği, davalının da aynı şekilde beyanını değiştirdiğini ve kazayı kendisinin yaptığını beyan ettiği görülmüştür.
Dosya içerisinde mevcut kaza tutanağına göre kaza 01.07.2013 saat 23:45'de olmuş, davalının ve kardeşinin beyanlarını değiştirdikten sonra davalıya yapılan alkol testine ilişkin doktor raporu da 02.07.2013 saat 03:15'de alınmış ve davalıda alkol olmadığı tespit edilmiştir.
Yine davalının ceza dosyasındaki beyanlarında, olayın olduğu gün saat 15:00'de iki bira içtiğini ve kazayı kendisinin yaptığını belirttiği, 02.07.2013 saat 03:15'de yapılan alkol ölçümünde davalının alkolsüz olduğu belirtilmekte ise de şikayetçi ...'in beyanında davalının aracına geri geri gelirken vurduğunu gördüğünü, aracının yanına gidinceye kadar araç şoförünün oradan uzaklaştığını beyan ettiği, davalı ...'ın alkolün etkisi altındayken araç kullandığını ikrarı ve dava dışı kardeşi ...'ın beyanı ile de bu hususun anlaşıldığı gerekçesiyle Alkol veya Uyuşturucu Maddenin Etkisi Altındayken Araç Kullanma Suçu sabit bulunmuş, davalının cezalandırılması yoluna gidilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.
Somut olayda, davalı ... 01.07.2013 tarihinde saat 23:45 sıralarında sevk ve idaresindeki aracı ile geri geri manevra yaparken park halindeki dava dışı araca çarpmış, akabinde olay yerini terketmiş ve sürücü değişikliği yoluna başvurmuştur. Daha sonra davalının kardeşi ... suçu üstlenerek kazayı kendisinin yaptığını beyan etmişse de daha sonradan ek ifade ile kazayı ağabeyi ...'ın yaptığını bildirmiş, akabinde davalı da olayın olduğu gün saat 15:00 de iki bira içtiğini ve kazayı kendisinin yaptığını ifade etmiştir.
Davaya konu kaza 01.07.2013 saat 23:45'de olmuş, davalının ve kardeşinin beyanlarını değiştirdikten sonra davalıya yapılan alkol testine ilişkin doktor raporu da 02.07.2013 saat 03:15'de alınmış ve davalıda alkol olmadığı tespit edilmiştir.
Her ne kadar alınan bilirkişi raporunda, tıbben tespiti mümkün görülen bir hususta geriye dönük hesaplama yapılamayacağı belirtilmişse de, kandaki alkol oranının saatte 0,15 promil azalış gösterdiği de düşünüldüğünde, dava konusu bakımından asıl öneme sahip konu olan, sürücünün kaza anındaki mevcut alkol durumu saptanmamış olmasıdır.
O halde mahkemece yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınarak kaza anında sürücünün kanındaki alkol oranının ne olduğu saptandıktan sonra kazanın oluş şekli, yol, hava vs. koşullar bir bütün olarak değerlendirilip kazanın salt (münhasıran) alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 18.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
17. Hukuk Dairesi 2017/3878 E. , 2019/12130 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat