17. Hukuk Dairesi 2016/20358 E. , 2019/8458 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

17. Hukuk Dairesi 2016/20358 E. , 2019/8458 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki yangın sigortasından kaynaklanan rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; müvekkili ... Sigorta A.Ş.'ne ... Yangın sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan ... İki'ye ait konutta 30/06/2012 tarihinde, binaya ait pis su giderinin, sigortalı konutun mutfak lavabosundan geri tepmesi sebebi ile su basması sonucu meydana gelen 5.550,00 TL hasar bedelinin sigortalıya 10/8/2012 tarihinde ödenmiş bulunduğunu, pis su basması hadisesinin meydana geldiği konutun üzerinde bulunan iki dairenin maliki olan davalıların pis su basması sebebiyle oluşan zararın 2/3'ünden sorumlu olup, sigortalı konutun payına isabet eden 1.850,00 TL'nin zarar miktarı olan 5.550,00 TL'sinden mahsubu ile bakiye 3.700,00 TL zarardan tamamen sorumlu bulunduğunu, müvekkilinin TTK'nın 1472. maddesine göre sigortalısının halefi olduğundan, zarar miktarının 2/3'üne isabet eden 3.700,00 TL'nin 10/08/2012 ödeme tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, yangın sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus 'sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur' şeklinde vurgulanmaktadır.
Davacı taraf, 1986 yılında kat irtifakı kurulmuş olan davaya konu binada, pis su giderinin geri tepmesi nedeniyle davacıya sigortalı konutu su bastığı ve hasara neden olduğu iddiasına dayanmaktadır. Dosya kapsamında bulunan tapu kayıtları incelendiğinde; 1986 yılında kat irtifakı kurulan ana taşınmazdaki dava dışı sigortalıya ait bağımsız bölümde kat mülkiyetine geçilmediği anlaşılmaktadır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 19. maddesinde, her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun'un Ek 1. maddesinde, 'kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi'nde çözümleneceği' düzenlemesine ve 17/3. maddesinde ise 'kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi anagayrimenkulün yönetiminde kat mülkiyeti hükümleri uygulanır' düzenlemesine yer verilmiştir.
Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davalıya husumet yöneltilmesine neden olan bağımsız bölüm ile davacının yönetimindeki binada davaya konu hasar tarihi itibariyle kat mülkiyetine geçilmediği anlaşılmakla, KMK'nun 17/3. maddesi gereği, hasar tarihi itibariyle anataşınmazın üçte ikisinin fiilen kullanılıp kullanılmadığının araştırılması ve üçte ikilik kullanımın olması halinde, uyuşmazlığa yine kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağının dikkate alınması gerekmesi nedeniyle uyuşmazlığın çözüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemesi olabileceğinin mahkemenin davada görevli olup olmadığının hükümde tartışılması; mahkemenin görevli olduğu sonucuna
varılması halinde işin esası hakkında hüküm tesisi; aksi halde ise, HMK'nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK'nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 24/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.








Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön