17. Hukuk Dairesi 2016/16413 E. , 2019/6830 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; müvekkillerinin murisi ... 'ın 25.08.2013 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçısı olarak davacıların kaldığını, murisin vefatından önce Garanti Bankası ... Şubesinden 20.000,00 TL tüketici kredisi kullandığını, kredi kullanımı esnasında Garanti Emeklilik ve Hayat A.Ş tarafından yenileme garantili kredi Hayat Sigortası Poliçesi imzalandığını, murisin ölümünden sonra tüketici kredisinin ödenmesi hususunda davalı şirkete müracaat edildiğini, sözlü görüşmede ödeneceğinin belirtildiğini, ancak daha sonra kredi borcunun ödenmeyeceğinin belirtildiğini, birikmiş kredi borcunun ödenmemesi üzerine müvekkilleri aleyhine Garanti Bankası tarafından ... İcra Müdürlüğünün 2014/640 sayılı dosyası ile 20.194,61 TL'nin tahsili için icra takibine geçildiğini, müvekkilleri tarafından borcun tamamının 31.03.2014 tarihinde 24.317,90 TL olarak ödendiğini, davalı sigorta şirketinin tüketici kredisi borcunu ödememesinin yerinde olmadığını, sigorta poliçesine göre ödenmesi gerektiğini beyanla 24.317,90 TL'nin 31.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; yetki itirazında bulunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; Davanın kabulü ile 24.317,90 TL'nin 31.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle, 05/04/2013-05/04/2014 tarihleri için hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 25/08/2013 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.
Davalı tarafından poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nun 1435. maddesi ile sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü, 'sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır' denilmek suretiyle düzenlenmiş ve bu yükümlülüğün kapsamı belirlenmiştir.
Gerek TTK'nun 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, aynı Kanunun 1439/2. maddesinde, 'rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder' şeklinde düzenlenmiştir.
Mahkemece; taraflar arasında düzenlenen Hayat Sigortasının teminat dışında kaldığına dair davalı tarafından bir sebep ileri sürülmediği ve ispatlanmadığından, davacının icra takibi üzerine ödemek zorunda kaldığı bedeli sözleşme gereğince davalının ödemesi gerektiğinden davanın kabulüne karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ve sigortacının TTK'nun 1435. maddesine göre, sözleşmeden cayma hakkını kullanmasının haklı olduğunu kabul için, sigortalının gizlediği iddia olunan
hastalık ile riziko (ölüm) arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Anılan bu tespit ve değerlendirmenin yapılması da, tıbbi ve teknik bilgiyi gerektiren bir iştir.
Somut olayda; mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de; davacılar davalı sigorta şirketine dava tarihinden önce 13/09/2013 tarihinde başvurmuş ve davalı sigorta şirketince sigortalıda sözleşmenin kurulmasından önce, kronik kolanjitis, diabetus mellitus, hipertansiyon, kalp kapak hastalığı, aterosklerotik kalp hastalıklarının bulunduğu ancak sigorta sözleşmesi akdedilirken bu hastalıkların sigortalı tarafından beyan edilmediği gerekçesiyle TTK 1435. madde gereğince tazminat talebinin teminat harici olduğundan bahisle 11/02/2014 tarihli yazısı ile taleplerini reddettiğini beyan etmektedir. Dosya kapsamında bu konuda alınmış herhangi bir bilirkişi raporu bulunmadığı görülmektedir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Bu durumda mahkemece; davacılar murisine ait eksik kalan tüm tedavi ve hastane kayıtlarının ilgili yerlerden getirtilmesi; davacılar murisinde poliçe tanziminden önce mevcut olduğu iddia olunan hastalıklar konusunda kalp damar uzmanı doktor bilirkişinin de yer aldığı heyetten rapor alınarak sigorta ilişkisinin kurulmasından önce sigortalı muriste bulunduğu ve sigortacıya bildirilmediği iddia olunan hastalıklar ile ölüm rizikosu arasında illiyet olup olmadığı konusunda, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alındıktan sonra, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 27/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
17. Hukuk Dairesi 2016/16413 E. , 2019/6830 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 32 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat