17. Hukuk Dairesi 2016/9922 E. , 2019/4805 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 29/07/2009 tarihinde davalıya trafik sigortalı traktörün davacı idaresindeki motorsiklete çarpması neticesinde meydana gelen kaza sonucunda davacının yaralandığını ve işgöremez hale geldiğini beyanla davacı için sakatlıktan doğan kalıcı kazanç, iş gücü, güç ve efor kaybı olarak 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 58.296,58 TL'ye artırmıştır.
Davalı vekili, geçici işgöremezlik zararının SGK'dan talep edilmesi gerektiğini, davacıya 25/04/2011 tarihinde 33.453,55 TL ödeme yapıldığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 9.736,61 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının davaya konu kaza nedeniyle oluşan maluliyet oranının belirlenmesi bakımından alınan .... Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı uzmanlarınca 03.07.2013 tarihli raporuyla, davacının maluliyet oranı % 14.1 olarak belirlenmiş, davacı tarafın itirazları üzerine, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu'ndan alınan 15.04.2015 tarihli raporda ise, maluliyet oranı % 12.2 olarak tespit edilmiştir. Mahkemece; %12.2 maluliyet oranına göre zarar belirleyen hesap raporu hükme esas alınmıştır. Davacının maluliyet oranına ilişkin olarak alınan ... Üniversitesi Anabilim Dalı tarafından düzenlenen rapora karşı davalı vekilince herhangi bir itirazda bulunulmamış, sadece davacı yanın itirazı nedeniyle yeniden maluliyet raporu alınmıştır.
Bu durumda mahkemece; 03.07.2013 tarihli maluliyet oranının belirlenmesine ilişkin bilirkişi raporu kendisine tebliğ edilen davalı vekili tarafından rapora itiraz edilmediği, anılan rapordaki % 14.1 maluliyet oranı yönünden davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilmek suretiyle, % 14.1 maluliyet oranına göre işgöremezlik tazminatı hesabının yapılması hususunda, hesap bilirkişisinden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, % 12.2 maluliyet oranına göre hesaplama yapan rapora göre tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
3-Kabule göre de; Yargıtayın yerleşik uygulamaları ile de kabul edildiği üzere; tazminatın saptanabilmesi için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Sorumluluk hukukunda, tazminat denkleştirilirken yapılacak indirimler arasında bir sıra söz konusudur. İndirim nedenleri genellikle, biri gerçek zararın diğeri de tazminatın belirlenmesine ilişkin olmak üzere ikiye ayrılır. Kural olarak, önce gerçek zararı bulmak gerektiğinden, zararla ilgili indirim sebepleri önce, tazminatla ilgili indirim sebepleri ise daha sonra uygulanmaktadır. Buna ilaveten, tazminat alacaklısına ilişkin indirim sebeplerinin önce, tazminat borçlusuna ilişkin indirim sebeplerinin de sonra uygulanması gerekmektedir. Tüm bu hususlar karşısında; davacı ...'ın yaralanması nedeniyle uğradığı gerçek zararın hesaplanmasından sonra, bu zarardan davacının kusuru düşülmeli, sonrasında bulunan tazminat miktarından tazminata hasren yapılan ödeme güncellenerek tenzil edilmesi gerekirken önce ödeme düşülüp sonra kusur oranını indiren hesap raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
4-Bozma neden ve şekline göre; davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 16/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
17. Hukuk Dairesi 2016/9922 E. , 2019/4805 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 42 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 32 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 66 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 54 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 48 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 38 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 44 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 31 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat