17. Hukuk Dairesi 2016/18130 E. , 2019/4768 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

17. Hukuk Dairesi 2016/18130 E. , 2019/4768 K.


'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -

Davacı ...A.Ş vekili, müvekkili bankanın davalı borçlu .... ile 02/12/2004 tarihinde kredi kartı üyelik sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeden ve kullanılan kredi kartından kaynaklı borç ödenmediği için davalı borçlu .... aleyhine takip başlatıldığını, yine müvekkil bankayla davalı borçlu .... ile akdedilen 19/01/2011 tarihli Sabit Faizli Tüketici Kredisi sözleşmesi akdedildiğini, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle davalı borçlu .... aleyhine takip başlatıldığını, borçlu Mehmet Ali yönünden yapılan icra takip işlemlerinin semeresiz kaldığını, alacak tahsil edilemediğini, davalı ...'nin üzerindeki evini diğer davalı ...'a 05/12/2014 tarihinde devrettiğinin görüldüğünü, devir işleminin muvazaalı olduğunu bu nedenle bu tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı ..., muvazaalı bir işlem yapmadığını, eşinden boşandığını ve eşinin yiğeninin ev satın almak istediğini, oturdukları evi satın alabileceğini söylediği için eşinin yiğenine evi sattığını, bu nedenlerle açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... vekili, müvekkilinin taşınmazı muvazaalı olarak devraldığı iddiasının asılsız ve
mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin ev satın almak saiki ile hareket ettiğini, diğer davalı ile müvekkillerinin teyzesinin boşandıklarını, müvekkilinin teyzesinin evde oturmaya devam etmek istemesi üzerine kira sözleşmesi akdedildiğini ve müvekkilinin taşınmazı kiralayan sıfatı ile teyzesine teslim ettiğini, müvekkil hakkında açılan haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, kural olarak borcun tasarruf tarihinden önce doğmuş olması gerektiğini, somut olayda davacı tarafın davasının dayanağı icra takip dosyalarının 09/07/2015 ve 23/07/2015 tarihlerinde takibe başlandığını, tasarrufun ise 05/12/2014 tarihinde gerçekleştiğini ayrıca davalı borçlu .... adına kayıtlı taşınmazı diğer davalı ...'a 85.000,00 TL bedel göstererek satmasının, tek başına taşınmazların satış değerinin resmi senette düşük gösterilmesinin satışın muvazaalı olduğunun ve alacaklıdan mal kaçırmanın göstergesi olamayacağını, davacının bu hali ile iddiasını ve davasını ispat edemediğinden açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir.Satılan taşınmaz üzerinde ipotek ve haciz kayıtları varsa,alıcı taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağından, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığı kabul edilir. Bu nedenle oransızlığın belirlenmesinde tapu kaydındaki ipotek ve haciz miktarının da gözönünde tutulması gerekir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu
mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacı banka ile davalı borçlu arasındaki 02/12/2004 tarihli sözleşme ve diğer takip dosyasının alacağının dayanağının 19/01/2011 tarihli Sabit Faizli Tüketici Kredisi sözleşmesi olması nedeniyle davacı banka tarafından davalı borçlu aleyhine kredi kartı sözleşmesine dayanarak verilen karttan kaynaklanan alacağı için takip yapıldığı ve tüketici kredisi sözleşmesi kaynaklı alacağa takip yapıldığı bu halde taraflar arasında 02/12/2004 tarihli ve 19/01/2011 yılında akdedilen sözleşmelerin mevcudiyeti nedeniyle borcun doğum tarihlerinin bu tarihler olduğunun kabulü gerekirken, mahkemece borcun doğum tarihlerini takip tarihi olan 09/07/2015 ve 23/07/2015 tarihleri olarak kabulü ve davanın bu yönden reddi isabetli değildir.
Diğer yandan, kesinleşmiş icra takiplerinin bulunduğu, dosya kapsamında geçici aciz vesikası niteliğindeki haciz tutanaklarının yer aldığı anlaşılmakla dava ön koşullarının somut olayda gerçekleştiği anlaşılmaktadır. O halde, davalılar arasındaki dava konusu taşınmaz yönünden 05/12/2014 tarihli tasarrufun yukarıda açıklandığı üzere İİK 278, 279, 280. maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının belirlenmesi gereklidir. Eksik inceleme ile hüküm verilemez.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.






Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön