17. Hukuk Dairesi 2016/14518 E. , 2019/3514 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

17. Hukuk Dairesi 2016/14518 E. , 2019/3514 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ...A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı ... vekili, davalı ...'a davacı müvekkil banka ile imzalamış olduğu ... kredi kartı sözleşmesi uyarınca kartın muhtelif zamanlarda kullanılmış olup harcama tutarlarının ödenmemesi üzerine hesap kat edilerek davalı ... hakkında takibe geçildiğini, icra takibinin kesinleştiğini ancak davalı ...'e ait herhangi bir mal mülk bulunmadığından dolayı davacı banka alacağının tahsil imkanı kalmadığını ve geçici aciz vesikası alındığını, davalı ...'ın borcun doğumundan sonra ancak takip tarihinden önce adına kayıtlı dava konusu gayrimenkul hissesini diğer davalı ...'e devrettiğini, tarafların kardeş olduklarını, aralarında hasımlık bağı olduğunu, yapılan alım satım akdinin muvazaalı olduğunu belirterek tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin sadece aile yadigarı gayrimenkulün ellerinde kalmasını istediği için bedelini ödeyerek satın aldığı hisse sebebiyle davada taraf olarak göründüğünü, İİK'nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca belirtilen şartların oluşmadığını belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece, dava konusu dairenin hisse devir tarihi olan 03/01/2014 tarihindeki rayiç değeri 90.000,00 TL, satışı yapılan 1/4 hissenin ise 22.500,00 TL değerinde olduğunu, bu değerin her ne kadar tapuda yazılı 10.250,00 TL değerin iki katından fazla olduğu görülmekte ise de, taşınmaz alım satımlarında resmi senette devlet tarafından alt sınırı belirlenen değerlerin yazılmak suretiyle daha az tapu harç ve masrafı ödenmesi yoluna gidildiğini, bu nedenle sadece resmi senetteki değer ile tespit olunan rayiç değer arasında fark bulunması borçlunun mal kaçırma amacını kanıtlayan kesin bir delil olarak kabul edilemeyeceğini, tanıkların beyanlarında davalı ...'ın borçlu mali yapısını bildiklerini, borçlarını ödemede sıkıntı duyması nedeniyle hissesini kardeşi olan diğer davalıya satarak devrettiğini, satış bedelinin 20.000,00 TL olup nakden ve peşinen elden ödendiğini, bu bedelin bilirkişi tarafından tespit olunan rayiç bedele oldukça yakın bir bedel olduğunu, hisse satışı yapılan konutun davalıların murisinden (babaları) intikal etmiş olup baba ocağına duyulan manevi bağlılık neticesi devrin kardeşler arasında yapılmasının uygun ve münasip olduğunu, hayatın olağan şartlarına uygunluk taşıdığını, borçlarını ödemekte zorlanan davalı ...'ın malik olduğu tek ekonomik değer olan taşınmaz hissesini satarak borçlarını ödemeye çalışmasının normal bir insan davranışı olduğu, tanık beyanlarının samimi olarak değerlendirilmesi sonucu davalı savunmaların kanıtlandığı, davalı-borçlu Osman'ın mal kaçırma amacını kanıtlayan herhangi bir delilin dosyada bulunmaması hususları gözetilerek yerinde bulunmayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ...A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK'nun 278, 279. ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.'nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK.’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının icra takibindeki alacak ve ferilerinden fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmesi gerekir.
Mahkemece, dava konusu dairenin hisse devir tarihi olan 03/01/2014 tarihindeki rayiç değeri 90.000,00 TL, satışı yapılan 1/4 hissenin ise 22.500,00 TL değerinde olduğunu, bu değerin her ne kadar tapuda yazılı 10.250,00 TL değerin iki katından fazla olduğu görülmekte ise de, taşınmaz alım satımlarında resmi senette devlet tarafından alt sınırı belirlenen değerlerin yazılmak suretiyle daha az tapu harç ve masrafı ödenmesi yoluna gidildiğini, bu nedenle sadece resmi senetteki değer ile tespit olunan rayiç değer arasında fark bulunması borçlunun mal kaçırma amacını kanıtlayan kesin bir delil olarak kabul edilemeyeceğini, tanıkların beyanlarında davalı ...'ın borçlu mali yapısını bildiklerini, borçlarını ödemede sıkıntı duyması nedeniyle hissesini kardeşi olan diğer davalıya satarak devrettiğini, satış bedelinin 20.000,00 TL olup nakden ve peşinen elden ödendiğini, bu bedelin bilirkişi tarafından tespit olunan rayiç bedele oldukça yakın bir bedel olduğunu, hisse satışı yapılan konutun davalıların murisinden (babaları) intikal etmiş olup baba ocağına duyulan manevi bağlılık neticesi devrin kardeşler arasında yapılmasının uygun ve münasip olduğunu, hayatın olağan şartlarına uygunluk taşıdığını, borçlarını ödemekte zorlanan davalı ...'ın malik olduğu tek ekonomik değer olan taşınmaz hissesini satarak borçlarını ödemeye çalışmasının normal bir insan davranışı olduğu, tanık beyanlarının samimi olarak değerlendirilmesi sonucu davalı savunmaların kanıtlandığını, davalı-borçlu...'ın mal kaçırma amacını kanıtlayan herhangi bir delilin dosyada bulunmaması hususları gözetilerek davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Davacı banka ile davalı borçlu ... arasında 22/08/2002 tarihli kredi kartı sözleşmesi akdedildiği, sözleşme gereği davalı borçlu Osman’a kredi kartı teslim edildiği, kredi kartı harcamaları sonucu borçlarını davacı alacaklı bankaya ödememesi sonucu takip yapıldığı ve haciz sonucu haczi kabil mal bulunamadığı anlaşılmıştır. Somut olayda borcun doğum tarihi olan 22/08/2002 tarihinden sonra 03/11/2014 tarihinde dava konusu ... Mah. 528 ada 63 parselde kayıtlı 3.kat 17 nolu bağımsız bölüm 1/4 hissesinin kardeşi olan davalı 3. kişi ...’e 10.250,00 TL bilirkişi raporunda tespit edilen gerçek değeri olan 22.500,00 TL’den iki kat daha az bedelle devredildiği ve borçlu ile üçünçü kişi arasında akrabalık ilişkisi de gözönüne alındığında İİK'nın 277. ve devamı maddeleri gereği tasarrufun iptali şartları oluştuğundan davanın kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir.
Davacı ...A.Ş. kararın temyizinden sonra 08/06/2017 tarihli Temlik Sözleşmesi ile alacağını ... Varlık Yönetim A.Ş.'ye temlik ettiği anlaşılmaktadır. Bu tasarrufi işleminde gözönüne alınması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ...A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön