17. Hukuk Dairesi 2016/14680 E. , 2019/2383 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

17. Hukuk Dairesi 2016/14680 E. , 2019/2383 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 26.02.2019 Salı günü davacılar vekili Av. ... geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacılar vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacıların oğlu ...'a çarpmasıyla ölümlü kaza meydana geldiğini, kazada davalı sürücünün ağır kusurlu olduğunu, davacıların ölen çocuklarının gelecekteki desteğinden mahrum kaldığını, cenaze gideri yapmak zorunda kaldıklarını, manevi açıdan da zarar gördüklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL. maddi ve 80.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... şirketi vekili, davacılara davadan önce 4.141,22 TL. ödediklerini ve poliçeden doğan sorumluluklarının son bulduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bakiye limitle sınırlı biçimde ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... ve ... vekili, kazada davalı sürücünün kusuru bulunmadığı için ceza davasında beraatine karar verildiğini, kusur bulunmadığından davalıların zarardan sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davaya konu kazada davalı sürücünün kusursuz olduğunun alınan raporla saptandığı, kesinleşen ceza davasında da bu durumun saptandığı ve davalı sürücünün beraatine karar verildiği, kazada davalı sürücünün kusuru bulunmadığından davalıların zarardan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 45/2. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 53/3.) maddesi gereği destekten yoksun kalma tazminatı ve 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56.) maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu trafik kazasında, davacılar desteği yaya ile kazaya karışan davalı araç sürücüsünün kusur oranlarının tespiti bakımından alınan, 18.05.2012 tarihli ... Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi'nin raporunda, davacılar desteği yayanın olayda tam kusurlu olduğu ve davalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu yönünde görüş bildirildiği, mahkemece bu raporun hükme esas alındığı; ayrıca, aynı kurum tarafından ceza dava dosyasında düzenlenen rapor gereği verilen ve kesinleşen beraat kararının da davalı sürücünün kusursuzluğuna delil olarak kabul edildiği görülmektedir.
Davaya konu trafik kazasına ilişkin olarak düzenlenen kaza tespit tutanağında ise; davacılar desteği yayanın ilk geçiş hakkını araçlara vermemesi nedeniyle asli kusurlu olduğu ve davalı araç sürücüsünün de kontrolsüz kavşağa yaklaşırken hızını azaltması gerektiği halde azaltmaması nedeniyle tali kusurlu olduğu şeklinde kusur tespiti yapılmıştır. Yine, ceza soruşturması kapsamında, mahallinde yapılan keşifle alınan trafik bilirkişisi raporunda da kaza tespit tutanağındakine benzer biçimde kusur durumu tespit edilmiştir. Bu itibarla, mahkemenin benimsediği kusur raporu, kaza tespit tutanağı ile çelişkilidir.
Diğer yandan; davaya konu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 53. maddesi gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir.
Somut olaya bakıldığında; kaza tespit tutanağına göre kaza, yerleşim yeri içinde meydana gelmiş olup, kontrolsüz kavşak kollarından olan sokaktan çıkarak karşıya geçiş yapmaya çalışan desteğe, davalı sürücünün kavşak orta alanında çarptığı ve desteği 7,6 metre sürüklediği görülmektedir. Gerek ceza mahkemesi gerekse hukuk mahkemesi tarafından hükme esas alınan ATK raporlarında, davalının hızının yüksek olmadığı, kavşak başında park etmiş olan kamyonetin görüş alanını daraltması nedeniyle ve o aracın bulunduğu noktadan yola aniden çıkan desteğe karşı sürücünün alacağı önlem bulunmadığı gerekçesiyle, davalı sürücünün kusursuz olduğu kabul edilmiştir. Ceza soruşturması kapsamında kaza günü mahallinde yapılan incelemeyle, davalı aracına ait fren izlerinin incelendiği ve sadece aracın sağ tekerlekleri kısmından fren izinin tespit edildiği, sol tekerleklerinin ise fren izi bırakmadığının tespit edildiği; kaza mahallindeki kavşak başında park edilmiş olan başka bir aracın kavşak kolu olan (desteğin geldiği) sokak için görüşü kısıtladığı; davalı sürücünün desteğe çarptıktan sonra savurduğu ve duramayıp 7,6 metre aracın altında sürüklediği dikkate alınarak kusur durumunun belirlenmesi, somut olayın özelliklerine uygun düşecektir.
Ceza mahkemesi tarafından, ATK raporu benimsenerek CMK'nun 223/2-c maddesi gereği, sürücü sanığın (davalı) olayda taksirinin bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmiş ve bu karar temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Hem ceza mahkemesi hem de hukuk mahkemesi tarafından ATK raporu kusur yönünden hükme esas alınmış ise de, açıklanan sebeplerle ve esas alınan raporun kaza tespit tutanağı ile olay sonrası araç fren sistemi için yapılan tespitlerle çeliştiği görüldüğünden, mahkemenin kusur konusunda yaptığı araştırma yetersiz bulunmuştur.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; ceza mahkemesinin, davacılar desteğinin ölümüyle sonuçlanan olaydaki kusur durumlarına ilişkin tespitinin, maddi olgu olarak kabul edilemeyeceği; BK'nun 53. (TBK'nun 74.) maddesi gereği, ceza mahkemesinin kusur değerlendirmesinin hukuk hakimini bağlamayacağı; esas alınan ATK raporunun kaza tespit tutanağı ile çelişkili olduğu ve kazanın oluş şekli gözetilmek suretiyle, İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurum ve kuruluşlardan seçilecek uzman bilirkişi heyetinden, tüm dosya kapsamı incelenmek suretiyle, kaza tespit tutanağı ile ATK raporundaki kusur belirlemesi arasındaki çelişkiyi gideren, ayrıntılı, gerekçeli, denetime açık bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacılara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 04/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön