17. Hukuk Dairesi 2020/1671 E. , 2020/5716 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

17. Hukuk Dairesi 2020/1671 E. , 2020/5716 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin dava dışı bankadan kredi kullandığını, davalı ile muris arasında hayat sigorta poliçesi düzenlendiğini, murisin poliçe teminat süresi içinde öldüğünü, davalı nezdinde düzenlenen poliçenin vefat teminatı olan 51.700,00 TL'nin davalıdan tahsili ile muris adına çekilen kredi borcu kapsamında ilgili bankaya yatırılmasına, kredi borcu kapatıldıktan sonra artan kısım olursa muris adına bankaya yatırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre; kredi borcunun devam ettiği, borç miktarının teminat miktarından fazla olduğu, bankanın muvafakat etmediği, bankanın talebi olmadıkça borcun sigorta şirketinden ödenmesine yönelik talebin de yerinde görülmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin dava dışı ... A.Ş.'den kredi kullandığını, muris ile davalı arasında “... Müşteri Kredi Sigorta Poliçesi” adı altında hayat sigorta poliçesi düzenlendiğini, murisin poliçe teminat süresi içinde öldüğünü açıklayıp poliçe teminat bedeli ile öncelikle kredi borcunun ödenmesini artan kısım olursa muris adına tahsilini talep etmiş, davalı vekili
davacıların aktif dava ehliyet haklarının bulunmadığını savunmuş, mahkemece, dain mürtehin sıfatına haiz bankadan davaya muvafakat edip etmediği sorulmuş, dava dışı banka ise yazı cevabında tüm kredinin faizler ile birlikte ödenmesi şartıyla muvafakat ettiğini bildirmiş, bunu üzerine mahkemece, bankanın davaya muvafakati bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Muris ile davalı arasında düzenlenen hayat sigorta poliçesinde kredi veren banka lehine dain mürtehin kaydının yer alması taraflar arasında kararlaştırılabilir. Bu durumda rizikonun gerçekleşmesi/sigortalının ölümü halinde poliçeden doğan alacak hakkı, rehin alacaklısına aittir. Bu nedenle sigortalının mirasçılarının talep ettiği tazminat, dain ve mürtehinin muvafakati olmadan ödenemez. Bu nedenle sigortalı/mirasçıları tarafından açılacak davalarda dain mürtehin hakkına haiz bankanın davaya muvafakat edip etmeme hakkı bulunmaktadır. Ancak rehin hakkı sahibi bankanın davaya muvafakat edip etmeme hakkı bulunsa da her hak gibi bu hakkın da Türk Medeni Kanunun (TMK) 2. maddesi uyarınca iyiniyet kuralları çerçevesinde kullanılması gereklidir.
Davacıların murisi ile davalı ... Sigorta A.Ş. arasında düzenlenen “... Müşteri Kredi Sigorta Poliçesi”nin incelenmesinde; sigortacının, davalı ... Sigorta A.Ş. olduğu, sigortalının ... , dain mürtehinin ise ... A.Ş. olduğu, poliçenin düzenlenme tarihinin 10.12.2012, teminat bedelinin 51.700,00 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, dain mürtehin sıfatına haiz bankadan davaya muvafakat edip etmediği sorulmuş, ... A.Ş., cevabi yazısında; tüm kredinin faizleri ile birlikte ödenmesi şartıyla muvafakat edildiği belirtilmiştir.
Kredi borcu ödenmemiş olması halinde sigorta bedelini talep hakkı öncelikle bankaya aittir. Ancak kredi borcunun bir kısmı ödenmiş ise ödenen miktar kadar tazminat talep etme hakkı mirasçılara, kredinin ödenmeyen kısmı yönünden talep hakkı yine bankaya aittir. Diğer bir ifade ile kredi borcunun poliçe teminatından daha düşük miktarda olduğu durumda kredi borcunun artan kısım için bankanın onayına ihtiyaç bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinde, dava dışı kredi alacaklısı banka tarafından, kredi borcunun tahsili amacı ile mirasçılar ve kefiller aleyhine icra takibi başlatıldığı, alacağın tahsili maksadı ile haciz müzekkereleri ve haciz
ihbarnameleri düzenlendiği, borçlulardan bazıları adına kayıtlı araçların trafik kaydı üzerine haciz şerhleri konulduğu anlaşılmaktadır.
Yine, murisin kullanmış olduğu kredi nedeni ile ödenmeyen kredi borç miktarının tespitine yönelik alınan raporda; dava tarihi itibari ile kredi borç miktarının 45.786,00 TL olduğu belirtilmiş, buna göre de bakiye borç miktarının poliçe teminat bedelinden düşük olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda da değinildiği üzere, poliçelere esas kredi borcunun artan kısım için bankanın onayına ihtiyaç bulunmadığı gibi, kalan kredi borcu için icra takibine girişilmiş olması durumunda dava dışı rehin alacaklının muvafakatinin sorulmasına da gerek yoktur.
Kaldı ki; davacıların talebinin, poliçe teminat bedelinin tamamının taraflarına ödenmesini değil, öncelikle kredi borcunun ödenmesini talep ettikleri gözetildiğinde dain mürtehin sıfatına haiz bankanın davaya muvafakat etmemesi TMK 2. maddesi çerçevesinde iyiniyetli bulunmamıştır.
Buna göre mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 15/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön