17. Hukuk Dairesi 2019/6332 E. , 2020/3784 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili ile davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Asıl davada; davacılar vekili; davalılardan, ...’ın maliki olduğu, ... A.Ş. nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı, diğer davalı ...’ın sevk ve idaresindeki araç ile müvekkillerinin ortak murisi olan ...yönetimindeki aracın çarpışması neticesinde 21/11/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında ...’ın ağır şekilde yaralanarak medeni haklarını kullanma ehliyetini kaybettiğini, 18 ay bu hali ile yatalak kaldıktan sonra yaşamını yitirdiğini, müvekkillerinin müteveffanın desteğinden yoksun kaldığını ve ani ölümü nedeniyle ailesinin büyük üzüntü içine girdiklerini beyanla, davacılardan ... ve ... için ayrı ayrı 50.000,00'er TL ve ... ve ... için ayrı ayrı 25.000,00'er TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL manevi tazminatın ve yine murisin eşi olan ... bakımından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; kaza ile müteveffanın ölümü arasında nedensellik bağı bulunmadığını, kabul edilmemekle beraber aksi düşünülse dahi bu bağın zayıfladığını beyanla davanın reddini istemiştir.
İhbar olunan vekili; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada; davacı vekili; 21/11/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkili ...’ın ağır şekilde yaralanarak medeni haklarını kullanma ehliyetini kaybettiğini, yatalak kaldığını, büyük acı ve üzüntü yaşadığını beyanla, fazlaya dair haklarını saklı tutarak müvekkili ...'ın çalışamadığı günler için 1.000,00 TL, hastane tedavi ve masrafları için 35.000,00 TL’nin tüm davalılardan, müvekkili ... için 50.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davanın reddini istemiştir.
Davalı ... şirketi vekili; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; asıl dava yönünden; davacı ...'ın destekten yoksun kalma tazminatı davasının kabulü ile 55.402,55 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar ... ve ...'tan kaza tarihi olan 21/11/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'a verilmesine, davacı ...'ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21/11/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'a verilmesine, davacı ...'ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21/11/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'a verilmesine, davacı ...'ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21/11/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'e verilmesine, davacı ...'nun manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi
tazminatın kaza tarihi olan 21/11/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...'tan eşit şekilde alınarak davacı ...'na verilmesine, birleşen dosya yönünden; davacıların maddi tazminat (işgöremezlik) talebinin kabulü ile; müteveffanın çalışamadığı günler için belirlenen 6.805,71 TL tazminatın davalılar ... ve ...'tan kaza tarihi olan 21/11/2005'ten itibaren davalı ... A.Ş'den ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile müteveffanın mirasçılarına miras hisseleri oranında ödenmesine, davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ...'tan kaza tarihi olan 21/11/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıların veraset ilamındaki hisseleri oranında ödenmesine dair verilen hüküm davalı ... vekili ile davacılar vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, kaza tarihinden ıslah tarihine kadar 5237 Sayılı TCK’da belirlenen 15 yıllık zamanaşımı süresinin dolmamış olmasına göre, davalı ... vekili ile davacılar vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Asıl ve birleşen dava trafik kazasından kaynaklanan ölüm ve cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1086 sayılı HUMK'nun 381-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK'nun 294-297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK'nun 297/II. maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalı ve tereddüt yaratıcı olmamalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta, davacılar; asıl davada davalı malik ve sürücüden destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat, birleşen davada kazada yaralanan müteveffa, davalı sürücü ve davalı malik, sürücü ve sigorta şirketinden tedavi gideri, gelir kaybı ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece; birleştirilen dava dosyaları bağımsızlıklarını koruyacağından her davada talepler ayrı ayrı değerlendirilerek, hüküm kurulmamış, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hatalı olarak ödenmeyen tedavi giderleri hesaplanan destek tazminatına eklenerek, eksik ödenen tedavi gideri olarak 13.618,41 TL, kazanç toplamı olarak 116.273,94 TL olmak üzere genel toplamın 129.892,35 TL olduğu, eşe %45 oranında tazminat ödeneceğinden eşin alması gereken miktarın 58.451,55 TL olduğu, sigorta şirketi ve ... tarafından sağlık gideri olarak ödenen miktarların düşülmesi sonucu alması gereken miktarın 55.402,55 TL olduğu hesaplanmış, birleşen davada talep edilen tedavi giderleri hususunda gerekçede hastane gideri ve ilaç bedeli olarak ödenmeyen kısmın ise 13.618,41 TL olduğu belirtildikten sonra hüküm kısmında tedavi giderlerine ilişkin hüküm kurulmamış, sadece iş göremezlik tazminatına hükmedilmiştir. Mahkemenin gerekçeli kararı ifade olunan sebeplerle, infazda tereddüt uyandıracak mahiyette olduğu gibi çelişkili bir hal taşımaktadır. Bu durum Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca; infazda tereddüt uyandırmayacak bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Mahkemece, birleşen davada talep edilen tedavi giderleri talebi bakımından olumlu ya da olumsuz karar verilmeksizin hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
4-Reddedilen miktarlar yönünden, davayı vekil ile takip etmeyen davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
5-BK'nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, asıl dosyada ve birleşen dosyada davacılar için takdir edilen manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
6-Kabule göre de; Mahkemece, asıl davada davacıların tümü için kabul edilen manevi tazminatlar için davacılar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmiştir. İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin murislerinin ölümü nedeniyle ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen manevi tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekirken yazılı şekilde tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 2015 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 10/2. maddesinde; 'Madde 10–(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2)Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(3)Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
(4)Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir. Manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü halinde davalı lehine hükmedilecek nispi vekalet ücreti, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini geçemez.' hükümleri yer almaktadır.
Bununla birlikte, asıl davada davacıların murislerinin ölümü nedeniyle ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekmektedir.
Eldeki dosyada ise, asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde davacı ... için 1.000,00 TL maddi tazminat, davacılardan ... ve ... için ayrı ayrı 50.000,00'er TL ve ... ve ... için ayrı ayrı 25.000,00'er TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüyle, davacı eş için 20.000,00 TL, davacı ... için 15.000,00 TL, davacılar ... ve ... için 10.000,00'er TL olmak üzere toplamda 55.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş, kabul edilen maddi ve manevi tazminat yönünden davacılar lehine tek kalemde 6.444,28 TL vekalet ücreti takdir edilmiş, manevi tazminatın reddedilen kısmı yönünden ise, davalılar Muhittin ve Salim lehine davacılar lehine hükmedilen vekalet ücretini aşacak şekilde ve her bir davacıdan ayrı ayrı olmak üzere toplamda 11.400,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olması, doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin, (5), (6) ve (7) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı ...'a geri verilmesine 22/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
17. Hukuk Dairesi 2019/6332 E. , 2020/3784 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 42 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 39 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 31 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 46 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 41 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat