17. Hukuk Dairesi 2019/54 E. , 2020/8254 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

17. Hukuk Dairesi 2019/54 E. , 2020/8254 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin verilen kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosyadaki kağıtlar okundu gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ...’dan alacaklı olduğunu, davalı borçlu aleyhine ... İcra Müdürlüğü’nün 2014/797 sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, davalı borçlunun adına kayıtlı mal varlığı bulunamadığını, davalı borçlunun aciz halinde olduğunu, davalı borçlunun adına kayıtlı ... İlçesi, Zeytunlu Mahallesinde kain 5548 parsel sayılı taşınmazın kaydında yer alan ipotek ve haciz ile beraber davalı ...‘e devredildiğini, söz konusu tasarrufun muvazaalı olduğunu beyan ile davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, ipotek borcunun zaten bitmiş olduğunu, kayıtta yer alan haciz alacaklısına da borcun ödendiğini, söz konusu satışın gerçek bir satış olduğunu beyan ederek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi’nce davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi, HMK'nın 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına, davalı ...’in davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olduğunun ispat edilememiş olmasına, dava konusu gayrımenkulün kaydında yer alan haciz ile beraber satın alınması sebebi ile tapuda gösterilen değeri ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında misli fark bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, İİK'ın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın İİK’nun 284. maddesi gereğince 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Mahkemece davalı 3. kişi ...’ün davacının takip dayanağı olan bononun davalı borçlu ile aralarında anlaşarak düzenlendiği iddiası üzerine, takip konusu senet borcunun var olup olmadığı ve neye ilişkin olduğu tespiti amacıyla davacının böyle bir borcu verebilecek ekonomik durumu olup olmadığı araştırılmış, takip dayanağı bononun her zaman taraflar arasında geçmişe dönük olarak düzenlenebileceği, tarafların sosyal ekonomik durum araştırmalarına ilişkin zabıta, tapu, banka yazı cevapları, söz konusu bononun tanzim tarihi itibariyle davacının 240.000,00 TL alacağa sahip olacak bir malvarlığının bulunmadığı, ipotek konusu borcun ödenmiş olduğu ipoteğe bağlı riskin bulunmadığına ilişkin Akbank'ın 07/06/2016 tarihli cevabi yazısı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı borçlu ile davalı 3. kişi arasında tapu satışı dışında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını 3. kişilerin bildiği ya da bilebilecek durumda olduklarını gösterir bir yakınlık da ispat edilememesi ve fahiş bedel farkının bulunmamasının yanında davalı 3. kişinin kötüniyetinin ispat edilememiş olmasına göre davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece davacının alacağının gerçek bir alacak olmadığının tespiti gereğince davanın ön koşul yokluğundan reddine ve davalılar lehine maktu vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi, doğru değil ise de bu yanılgının giderilmesi, yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden hükmün, 6100 sayılı HMK’nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HMUK’nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen 30/04/2018 tarih, 2018/1148 E- 2018/1049 sayılı hükümde vekalet ücreti ile ilgili yeni hüküm tesisine, hükme ayrı bir bent olarak ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/557 E.-2018/222 K. sayılı ilamın 4. bendindeki “20.373,00 TL nispi” ifadesinin hükümden çıkartılarak yerine “2.180,00 TL maktu” ibaresinin eklenerek hükmün bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın ilk derece Mahkemesine, Dairemiz karar örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 09/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön