20. Hukuk Dairesi 2017/6027 E. , 2019/7563 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Tapuda davalı adına kayıtlı olan .... yüzölçümlü taşınmaz, 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi hükmüne göre yapılan kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması çalışmasında, 204 ada 18 parsel sayısı, 2008,46 m² yüzölçümü ile 393 parsel sayılı 2950 m² yüzölçümlü taşınmaz ise 204 ada 17 parsel sayısı, 3075,82 m² yüzölçümü ile malik hanesi “tapu kütüğünde olduğu gibidir” şeklinde tespit edilmiş, uygulama sonuçları 3402 sayılı Kanunun 11. maddesine göre 08.03.2011 ilâ 06.04.2011 tarihleri arasında ilân edilmiştir.
Davacı vekili kadastro mahkemesine sunduğu 06.04.2011 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; .....parsel sayılı taşınmazların kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı, orman niteliğinde olduğunu ileri sürerek yapılan kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesine göre yapılan itirazdan vazgeçme sebebi ile davanın reddine, tapu iptali ve tescil istemi yönünden mahkemenin görevsizliğine, talep halinde dosyanın görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ve dava dosyası tapu iptali ve tescil istemi yönünden asliye hukuk mahkemesine aktarılmıştır.
Asliye hukuk mahkemesince yörede 3116 sayılı Kanuna göre 1941 yılında yapılan orman tahdit çalışmalarında taşınmazın orman sınırları dışında bırakıldığı, evveliyatı itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğu, eylemli olarak da orman olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kesinleşen orman tahdit haritasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu ...... mevkiinde 1941 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik hükümleri uyarınca yapılıp ekip çalışmaları 23.06.1981, komisyon çalışmaları ise 07.05.1982 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması ve 30.03.1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması, 766 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 1984 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak yapılan bilirkişi kurul raporunda; çekişmeli taşınmazın bulunduğu Gedelme mevkiinde 4999 sayılı Kanun uyarınca düzeltme işlemi yapıldığı, ancak henüz ilân edilmediği, tahdit haritalarının grafik yöntemle yapıldığından doğru olmadıkları, davaya konu taşınmazın 1963 tarihli memleket haritasında açık ve 1958 tarihli hava fotoğrafında kısmen çalılık ve dağınık vaziyette yapraklı ağaçların yer aldığı açık alanda gözüktüğü, Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 21. maddesinde açıklanan yöntemle yaptıkları hat uygulamasına ve düzeltme haritasına göre çekişmeli taşınmazın tahdit dışında kaldığı, orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiş, ekli aplikeli memleket haritasında ve hava fotoğrafında davaya konu taşınmaz açık alanda işaretlenmiştir. Ancak 1941 yılında yapılıp kesinleşen ilk orman kadastrosunun yapımında esas alınan en eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritaları getirtilip çekişmeli taşınmazın anılan resmî belgelerdeki konumu belirlenmediği gibi rapor ekindeki 1958 tarihli hava fotoğrafında taşınmazın konumu komşu parselleri de gösterecek şekilde gösterilmemiştir. Ayrıca daha önce temyiz incelemesi yapılan aynı nitelikteki bir kısım dosyalarda çekişmeli taşınmazın bulunduğu ..... köyünde 1984 yılında 2896 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmada daha önce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu yapıldığı belirtilmiş olmasına rağmen temyize konu dosyada bu çalışmaya ilişkin tutanak ve haritalar yer almadığı gibi bilirkişi raporunda bu çalışmadan bahsedilmemiştir. Bu haliyle uzman bilirkişi kurul raporu yeterli olmayıp çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidinde ne gibi işleme tâbi tutulduğu yönünde duraksama olmuştur.
O halde mahkemece öncelikle 1941 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro tutanaklarının düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile taşınmazların olduğu yerde 1984 yılında 2896 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmaya ilişkin tutanak ve haritalar ve 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 9. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işlemi ilân edilmiş ise anılan düzeltme işlemine ilişkin işe başlama, işi bitirme, çalışma ve sonuçları ilân tutanakları ile düzeltme haritasının orijinalinden çekilmiş renkli fotokopi örnekleri bulundukları yerlerden getirtildikten sonra; önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve iki harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma haritası ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, 1224, 1223, 1252, 1253, 1254, 1255, 1256, 1257 ve 1236 orman tahdit sınır (OTS) noktaları görülecek biçimde, dava konusu taşınmazın ve komşu taşınmazların ilk orman kadastrosu, 1744, 2896 ve 3302 sayılı kanunlar uyarınca yapılan orman kadastrosu, aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma (ilân edilmiş ise düzeltme) hattına göre konumları, orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile aplikasyon, orman rejimi dışına çıkarma ve ilân edilmiş ise düzeltme haritalarındaki sınır noktaları 1/5000 ve 1/10000 ölçekli kadastro paftası üzerinde ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek ve çekişmeli taşınmazın X ve Y değerlerini gösterir şekilde koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/12/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.
20. Hukuk Dairesi 2017/6027 E. , 2019/7563 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat