20. Hukuk Dairesi 2019/4734 E. , 2019/6625 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
....köyü 417 parsel sayılı 7878,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile davalılar adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı ... Yönetimi sulh hukuk mahkemesine açmış olduğu davada, taşınmazın 1147,304 m²'lik bölümünün kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını ve evveliyatı itibariyle orman sayılan yerlerden olduğunu iddia ederek, bu bölümün tapusunun iptali ile orman niteliğinde Hazine adına tesciline ve davalıların müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1147,304 m²'lik alanının tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, davalıların müdahalesinin men-i'ne karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından tahdit sınırları içerisinde kalan ve (A) harfi ile gösterilen kısmın yüzölçümünün 1489,80 m² olması nedeniyle bu yüzölçümü üzerinden davanın kabulünün gerektiği belirtilerek temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 04/05/2015 tarih ve 2014/9506 E. - 2015/3293 K. sayılı kararı ile “Mahkemece, çekişmeli taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1147,304 m²'lik kısmına ilişkin davanın kabulü ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş ise de; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki; davacı ... Yönetimi kesinleşmiş tahdide dayalı olarak dava açtığına göre, mahkemenin istemle bağlı kalarak kesinleşen orman kadastro sınırını dikkate alıp karar vermesi gerekir. Mahkemece, yapılan keşif sonrasında fen bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 04.08.2011 tarihli raporda orman kadastro haritasındaki koordinatlar ile orman kadastro tutanaklarındaki orman sınır noktalarının farklılık göstermesi nedeniyle taşınmazın tahdit içinde kalan bölümünün 1147,30 m² olmayıp 1489,80 m² olduğu bildirilmiş, orman bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 17.07.2011 tarihli raporda da taşınmazın tahdit içinde kalan kısmının yüzölçümünün 1489,80 m² olduğu rapor edilmiştir. Mahkemece, fen ve orman bilirkişi raporları ile bağlı kalınmaksızın dava dilekçesi ekindeki kroki ve miktara bağlı kalınarak hüküm kurulmuştur. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede yapılan çalışmalara ait belge, kayıt ve haritaların tümü dosya arasına alınmadığından bilirkişi raporları denetlenememektedir. Denetlenemeyen bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle yörede 2008 yılında yapıldığı anlaşılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ait işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğinin dosya arasına alınmasından sonra önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 4-5 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne,....köyü, 417 parsel sayılı taşınmazın orman kadastro haritasında kordinatları belirtilen 13/01/2016 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taralı 1147,30 m2'lik alanın tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu parselin iptal edilen tapu kaydı yönünden davalıların taşınmaza müdahalelerinin önlenmesine karar verilmiş, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının iptali ve tescil ile müdahalenin önlenmesi istemine ilişkindir.
Yörede 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosu ve 2/B madde uygulama çalışmaları 2008 yılında, arazi kadastrosu ise 1983 yılında ilân edilerek kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik yoktur. Ancak kural olarak; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A. maddesinde '...Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz...” ve aynı Kanunun 17. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Geçici 11. maddesine göre; '...bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır...” hükmü gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hükmün “Alınması gerekli 341,55 TL harçtan başlangıçta yatırılan 74,25 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 267,30 -TL harcın davalılardan tahsili ile Hazine adına irat kaydına, davacı tarafından yapılan harç dahil 1791,75 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, davacı kendisini duruşmada vekil ile temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,” kısımının hükümden çıkartılarak yerine '3402 sayılı Kanuna 6099 sayılı Kanunla eklenen 36/A ve geçici 11. maddesine göre, davacı ... Yönetiminin yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına ve aynı Kanun hükmü gereğince davacı ... Yönetimi yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına'' ibarelerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/11/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.
20. Hukuk Dairesi 2019/4734 E. , 2019/6625 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 137 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 99 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 119 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 102 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 103 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 160 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 151 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 143 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 151 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat