20. Hukuk Dairesi 2016/14851 E. , 2019/5977 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

20. Hukuk Dairesi 2016/14851 E. , 2019/5977 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi asli müdahil Vakıflar Bölge Müdürlüğü, davalı Hazine ve dahili davalı ... Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro çalışmaları sırasında ...mevkiinde kain 132 ada 92 parsel sayılı taşınmaz, 6816,55 m2 yüzölçümü ve tarla niteliğiyle, ...'nın zilyetliğinde olduğu belirtilerek senetsizden Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı ... dava dilekçesinde özetle; çekişmeli taşınmazın mirasbırakanlarından kendisine intikal ettiğini, babasının ölümüyle 1946 yılından beri kendi zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu ileri sürerek, taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğüne izafeten ... taşınmazın ...... Hazretleri vakfına ait 7 Muharrem 1335 tarihli ilâmına ve 30/04/1999 tarihli tutanağa dayalı olan Vakfiyeye ait mazbut vakfa ait olup taşınmazın Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tesciline karar verilmesi talebiyle davaya katılma talebinde bulunmuş, mahkemece katılma talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Yapılan yargılama sonucu, mahkemece davacı ...'nın davasının reddine, asli müdahil Vakıflar Genel Müdürlüğünün talebinin kabulü ile, dava konusu ... mevkiinde bulunan 132 ada 92 parsel numaralı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Vakıflar Genel Müdürlüğü idaresinde bulunan, mazbut vakıf niteliğinde olan... Hz. Vakfı adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu yerin uzun yıllar ... tarafından kullanıldığı anlaşılmakla; 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 18. maddesi gereği taviz bedeli alınmadan davacı ...'nın serbest tasarrufuna bırakılmasına, bu durumun karar kesinleştiğinde tapu kaydının beyanlar hanesine şerh düşülmesine karar verilmiş; davacı ..., davalı Hazine ve dahili davalı ... Yönetimi vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairemizin 09/12/2015 tarih ve 2014/8142 - 12372 E.K. sayılı ilamı ile özetle; 'Harçlar Kanunun 32. maddesi 'Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz' hükmünü içermektedir. 5337 sayılı Vakıflar Kanununun 77. maddesinde ise Vakıflar Genel Müdürlüğünün 'Tüm iş ve işlemleri, her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisna olduğu düzenlenmekle birlikte, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008/18-777 E. - 2008/788 K. sayılı ilâmında benimsendiği üzere bu hüküm yargı harçlarını kapsamamaktadır. Mahkemece, Vakıflar Genel Müdürlüğünün müdahale talebinin
kabulü ile çekişmeli taşınmazın ... Hz. Vakfı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmişse de, dosya içinde müdahale harcı yatırıldığına dair belge bulunmamaktadır. Müdahale harcını yatırmadığı için usûlüne uygun taraf sıfatını kazanmadığı halde bu eksiklik giderilmeden Vakıflar Genel Müdürlüğü lehine hüküm kurulması doğru değildir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik incelemeye dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.'' gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak, müdahil Vakıflar Genel Müdürlüğüne izafeten ... yönünden HUMK 409. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına, davacı ... mirasçılarının davasının kabulü ile, dava konusu Afyonkarahisar ili, İscehisar ilçesi, Seydiler kasabası, ... mahallesi, ... mevkiinde bulunan 132 ada 92 parsel numaralı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı ... mirasçıları ..., ... ve ... adına payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm asli müdahil Vakıflar Bölge Müdürlüğü, davalı Hazine ve dahili davalı ... Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır.
Mahkemece, müdahil davacı ... İdaresi yönünden davanın açılmamış sayılmasına ve davacı gerçek kişinin malik sıfatıyla uzun yıllardan beri taşınmazı kullandığı, dava konusu taşınmaz üzerinde davacıya ait yapıların bulunduğu gerekçesiyle davacı ... mirasçılarının davasının kabulü ile, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı ... mirasçıları adlarına payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki;
6100 sayılı HMK’nın “Tarafların Duruşmaya Gelmemesi, Sonuçları ve Davanın Açılmamış Sayılması” başlığını taşıyan 150. maddesinin 1. fıkrasında “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.” hükmüne, 4. fıkrada “Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.” hükmüne ve 5. fıkrada da “İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” hükmüne yer verilmiştir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere HMK'nın 150. (1086 sayılı HUMK 409) maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilebilmesi için tarafların usulüne uygun şekilde davet edilmiş olmaları ve buna rağmen duruşmaya gelmemeleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirmeleri gerekir. Eldeki dosyada mahkemece yasaya uygun olarak dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmediği gibi Dairemizin bozma kararı öncesinde 26.01.2009 tarihli celsede müdahil davacı Vakıf İdaresi vekili duruşmaya gelmediği için davalı Hazine Yönetimince dosyanın işlemden kaldırılması talep edilmiş ise de mahkemece bu talebin reddine karar verilmiştir. Hal böyle olunca yasal şartları oluşmadan mahkemece HMK'nın 150. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi hatalıdır.
Ayrıca, dava konusu 132 ada 92 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağı incelendiğinde, taşınmazın güney komşusu olan taşınmazlara uygulanan 906 numaralı vergi kaydının kuzey hududunun çekişmeli taşınmazın bölümünü kır olarak okuduğu ve sebeple taşınmazın Hazine adına tespit edildiğinin belirtildiği, yine taşınmazın davacının kullanımında olan batı hududunda... Devlet Ormanı adı altında orman kadastro komisyonu tarafından yapılan ve kesinleşmeyen orman kadastro çalışmasının bulunduğu anlaşılmakta olup,
çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı mahkemece yeterince araştırılmamıştır. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz.
O halde mahkemece, vakıf idaresinin dayandığı ...... Hazretleri Vakfına ait 7 Muharrem 1335 tarihli ilâmı ve 30/04/1999 tarihli tutanağa dayalı olan Vakfiyeye ait tüm bilgi ve belgeler bulunduğu yerden geitrilmeli, çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazlara ilişkin kadastro tutanaklarının, kadastro tespitlerine esas belgelerin, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örneklerinin ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örneklerinin temin edilmesi, yöreye ait eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1975-1980 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi)hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, vakfıyeye ait belge ve defterler bilirkişi eliyle incelenip zemine de uygulanması suretiyle taşınmazın vakfıyenin sınırları içerisinde kalıp kalmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, Vakfiyenin genel sınırları içinde
kalmasının o taşınmazın vakıf malı olduğunun kanıtı olamayacağı, Vakıf malı kabul edilebilmesi için o taşınmazın aynı zamanda vakfedilen mallar arasında bulunup bulunmadığının ve vakıf amacı doğrultusunda kullanılan yerlerden olup olmadığının ayrıca saptanması gerektiği gözetilerek toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; asli müdahil Vakıflar Bölge Müdürlüğü, davalı Hazine ve dahili davalı ... Yönetimi vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/10/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön