20. Hukuk Dairesi 2016/14822 E. , 2019/4976 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

20. Hukuk Dairesi 2016/14822 E. , 2019/4976 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle..... köyünde kain 591 parselin....ve .....sayılı ilamıyla hükmen tespit dışı bırakıldığını, müvekkilinin bu parsel içerisinde etrafı tellerle çevrili 29.000 m2 ve üzerinde iki katlı ev ve bahçesi bulunan 10.000 m2 olmak üzere iki ayrı yerde toplamda 39.000 m2 büyüklüğündeki taşınmazların 20 yılı aşkın süredir malik sıfatıyla zilyedi ve kullanıcısı olduğunu beyan ederek; taşınmazların müvekkili adına tesciline, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; taşınmazın tamamının öncesinin orman vasfında olduğu, ..... Tapulama Mahkemesinin 1975/38 E. - 1976/14 K. sayılı ilamı ile 591 parsel nolu taşınmazın senetsizden Maliye Hazinesi adına yapılan tahdit ve tespiti işlemine karşı taşınmazın orman olduğu iddiasıyla Orman idaresince itiraz edildiği, bu itiraz üzerine ilgili Tapulama Komisyonunca tespitin iptali ile taşınmazın tespit dışına bırakılmasına karar verildiği, bu karara karşı ise davacılar tarafından itiraz edilmesi üzerine verilen mahkeme kararının Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 30.04.1976 tarih ve 1976/5120 E. - 6610 K. sayılı ilamı ile onandığı, dava konusu taşınmazın tamamının 591 parsel içinde kaldığı ve Bafra Tapulama Mahkemesinin kararının bu taşınmazı da kapsadığı, taşınmazın tamamının orman ve orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; Türk Medenî Kanununun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede; genel arazi kadastrosu işlemi 1961 yılında yapılmış, dava konusu yerin içinde bulunduğu taşınmaz 591 parsel numarası ile 'ham toprak' vasfıyla Hazine adına tespit edilip kadastro tutanağı düzenlenmiştir. Orman Yönetiminin itirazı üzerine komisyonca tespitin iptaliyle çekişmeli taşınmazın orman olarak tespit dışı bırakılmasına karar verilmiş, şahıslarca açılan dava sonunda ....... Tapulama Mahkemesinin 1975/38 E. - 1976/14 K. sayılı kararı ile hükmen, taşınmazın orman olarak tapulama harici bırakılmasına karar verilmiştir. Taşınmazın bulunduğu Yeşilyazı köyünde orman kadastrosu ve 2/B çalışması yapılmamıştır.
Mahkemece eksik incelemeyle usul ve yasaya aykırı olarak karar verilmiştir. Şöyle ki; ormanların mülkiyeti Hazineye, kullanma hakkı ise Orman Yönetimine aittir. Yine, 4721 sayılı Medeni Kanunun 713/3. maddesi uyarınca, tescil davaları Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılmalıdır. 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1/2. maddesi ile ...... Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş; bu sınırlar içinde kalan köy ve beldelerin tüzel kişilikleri sona ererek bağlı bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmışlardır. Bu durumda, 5216 sayılı Kanun hükümleri ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, ...... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve ...... Belediye Başkanlığının huzuruyla davanın görülmesinde yasal zorunluluk bulunduğu halde ..... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile dava konusu edilen yer orman olduğu gerekçesiyle tescil harici bırakılmış olduğundan Orman Yönetimi de davaya dahil edilmeden davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Taraf sıfatı 6100 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olup istek olmaksızın re'sen gözetilmelidir.
Ayrıca tespit harici kalan 591 parselin tamamı 355 hektar 8300 m2 olup, davacının davasının ise 29.000 m2 ve 10.000 m2 olmak üzere ayrı yerlerdeki iki parça taşınmaza ilişkin olduğu anlaşılmakla; bu halde mahkemece, red kararının gerekçesi olan dava konusu taşınmazların yer aldığı 591 parselin orman vasfı ile tapulama dışı bırakılmasına dair ...... Tapulama Mahkemesinin 20/02/1976 tarih ve 1975/38 E. - 1976/14 K. sayılı dosyasının taraflarıyla davacı arasında akdi veya yasal halefiyet ilişkisi olup olmadığı, ....... Tapulama Mahkemesinin belirtilen dosyasına konu olan bölümün eldeki temyiz incelemesine konu olan yerler ile aynı yer olup olmadığı, dolayısıyla ...... Tapulama Mahkemesinin kararının davacıyı bağlayıp bağlamayacağı ve davacı hakkında kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği hususlarının birlikte değerlendirilmesinden sonra oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yukarıda anılan hususlar dikkate alınmayarak eksik araştırma ve inceleme neticesinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece; taraf teşkilinin sağlanmasından sonra, dava dilekçesinde bahsedilen tespit harici kaldığı belirtilen 591 parselin, eldeki temyiz incelemesine konu olan yerler ile aynı yer olup olmadığının tespiti için öncelikle, ....... Tapulama Mahkemesinin 20/02/1976 tarih, 1975/38 E. - 1976/14 K. sayılı dosyası getirtilmeli, yukarıda izah edildiği şekilde bu dosyadan verilen hükmün davacıyı bağlayıp bağlamayacağı ve davacı hakkında kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği hususları değerlendirilmeli, yine; dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde imar planı yapılıp yapılmadığı, imar planı yapılmış olması halinde ne zaman yapıldığı ve kesinleşip kesinleşmediği ve dava konusu taşınmazların imar planında ne şekilde tespit gördüğü, uygulamanın askı ilan tarihleri ile kesinleştiği tarihin belediye başkanlığından sorulup 1/1000 ölçekli planı getirtilerek ve çekişmeli taşınmazların bu plandaki konumu araştırılmalı, alınacak cevabi yazılar ile araştırılan hususlara ait belge ve tutanaklar ile haritalar temin edilerek dosya içerisine alınmalı, ayrıca eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1990-1995 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E-K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği dehava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzer programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazlar çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazların niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazların üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadıkları belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadıkları belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın (40 ve 100 dönüm norm kısıtının) aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın eksik ve yetersiz inceleme ile yukarıda yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/09/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön