20. Hukuk Dairesi 2016/13459 E. , 2019/4057 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

20. Hukuk Dairesi 2016/13459 E. , 2019/4057 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Çekişmeli taşınmaz ... ili, ... ilçesi, ... köyü 106 ada 86 parsel sayılı taşınmaz, 26.956,40 m2 yüzölçümüyle tarla niteliğiyle ... adına tespit ve tescillidir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 106 ada, 86 nolu parselin tapu kaydına ihtiyati tedbir konularak söz konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile ve orman vasfı ile Hazine adına tescili istenilmiştir.
Mahkemece; taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısımlarının orman arazisi olduğu gerekçesiyle (B) kısmı yönünden açılan davanın ise gerek bilirkişi raporunda tarım arazisi olarak belirtilmesi gerek de; davalı tanıklarının davalının bu yeri satın aldığı kişinin daha önceden bu kısımda tarım yaptığını ifade etmeleri, buğday ve mısır ekildiğini beyan etmeleri göz önünde bulundurularak bu kısmın orman arazisi olmadığı, krokinin ve haritanın incelenmesinde orman içi açıklık olarak da nitelendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, ... ili, ... ilçesi, ... köyü, Keçili mevkiinde kain 106 ada 86 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kadastro ve orman bilirkişilerinin 06/06/2011 tarihli ortak raporunda; (A) harfi ile gösterilen 18795,95 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına kayıt ve tesciline, (B) Harfi ile gösterilen kısım için açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanuna göre 1944 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1993’de yapılan eski tahdidin aplikasyonu ve 2/B madde çalışmaları kesinleşmeden iptal edilmiştir. Yörede, genel arazi kadastro çalışmaları ise 26.01.1994 tarihinde kesinleşmiştir. 3302 sayılı Kanuna göre 24.01.2008 tarihinde ilânı yapılıp dava tarihinde kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
6100 sayılı HMK'nın 303/1. maddesi gereğince 'Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.'
Ne var ki, HMK’nın 114/1-i maddesi uyarınca dava şartları arasında bulunan ve mahkemece yargılamanın her safhasında re'sen gözetilmesi gereken aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması kuralı mahkemece gözardı edilmiştir.
... Asliye Hukuk Mahmemesinin 14.02.1968 tarih 1967/870-1968/75 Esas ve Karar sayılı ilamında; davacı ... köyünden ..., davalı ... köyü şahsiyeti adına muhtarlık ve Hazine Maliyeye izafeten mal müdürlüğü olup ... köyünün köy civarında bulunan doğusu yol, batısı ..., kuzeyi yol, güneyi dere ile çevrili 13896 m2 tarlanın ve aynı köyün ... mevkiinde kain doğusu ..., ..., batısı Kuru dere, kuzeyi Kuru dere, güneyi ... tarlaları ile çevrili 24700 m2 yüzölçümlü tarlanın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm temyiz edilmeyerek 12.04.1968 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Mahkemece davalının savunmasında dayandığı ... Asliye Hukuk Mahmemesinin 14.02.1968 tarih 1967/870-1968/75 Esas ve Karar sayılı dava dosyasının kapsama alınması düşünülmemiş, yapılan keşif ve yargılama esnasında bahsi geçen dava dosyası nazara alınmamış, bahsi geçen ilam ve bu ilamın dayanağı olan kroki keşifte uygulanmamış, çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı belirlenmemiş, hükme dayanak olarak alınan fen bilirkişi raporda da bu hususa değinilmemiş sonuç olarak kesin hüküm hususu tartışılmamıştır. Hal böyle olunca; mahkemece kesin hüküm hususunda bir değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Dava konusu 106 ada 86 parsel için davacı tarafın tutunduğu 14.02.1968 tarih ve 1967/870 -1968/75 Esas-Karar sayılı kesinleşen mahkeme ilamının öncelikle yerel bilirkişi yardımı ve uzman bilirkişi eliyle, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca yerine uygulanması, anılan mahkeme ilamının haritası bulunduğu takdirde anılan haritanın ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlenerek ve haritalar çakıştırılarak yerel bilirkişi yardımı ve uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanması, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktaları ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılması, sözü edilen ilamın dayanağı harita yoksa, ilamda tarif edilen sınır yerleri esas alınarak yerine uygulanması, bu yollarla dava konusu 106 ada 86 parsel sayılı taşınmazın tutunulan ve kesinleşen mahkeme ilamının ve varsa dayanağı haritasının kapsamında kalıp kalmadığının duraksamasız belirlenmesi gerekmektedir.
Ayrıca mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak 2 kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece ... Asliye Hukuk Mahmemesinin 14.02.1968 tarih 1967/870-1968/75 Esas ve Karar sayılı dava dosyası yapılan keşif ve yargılama esnasında nazara alınarak, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/06/2019 günü oy birliği ile karar verildi.







Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön