20. Hukuk Dairesi 2016/13460 E. , 2019/3952 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

20. Hukuk Dairesi 2016/13460 E. , 2019/3952 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde özetle; 1975-1976 yıllarında yapılan genel arazi kadastrosunda, ... köyü, ... mevkii, 395 parsel sayılı 3.080,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın ... adına tesbit edilip kadastrosunun kesinleştiğini, bu yörede yapılan 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanların kadastrosu sırasında bu yer (395 parsel) için 1490, 1491, 1494, 1495, 1498, 1513 ve 1515 parsel sayısıyla yeniden kadastro tespit tutanağı düzenlendiğini, 1490, 1494, 1495 ve 1498 parsellerin 'kadastro tesbitine itiraz' davasına konu edildiğini, ekli krokide görüldüğü üzere 1490 parselin (B) ile gösterilen 969,39 m²'lik, 1491 parselin (D) ile gösterilen 583,15 m²'lik, 1494 parselin (G) ile gösterilen 510,75 m²'lik, 1495 parselin (I) ile gösterilen 224,40 m²'lik, 1498 parselin (K) ile gösterilen 9,62 m²'lik kısımları ile 1513, 1514 ve 1515 parsellerin tamamının ikinci kadastroya tabi tutulduğunu, parsellerin öncesinin orman olduğunu, 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını beyan ederek; bu yerlerin ilk tesis kadastrosu ile oluşturulan tapu kayıtlarının ve ikinci kadastrolarının iptali ve Hazine adına tapuya tescillerini talep etmiştir.
Mahkemece; dava konusu ... ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde bulunan 1490, 1494, 1495 nolu parsellerle ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına, aynı mevkide bulunan 1491, 1498, 1513, 1514, 1515 nolu parsellerle ilgili olarak davanın reddine karar verilmiş, mahkemece verilen bu hükmün Hazine vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 23.09.2004 gün 2004/3390 E. - 2004/8903 K. sayılı bozma kararında, '1976 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosunda, çekişmeli ... köyü, 395 parsel numaralı 3.080 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, senetsizden, 150 tahrir numaralı vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tesbit edilip, tapu kaydının oluştuğu, yine aynı köyde 2/B madde uygulamasına konu yerlerde yapılıp 2000 yılında kesinleştiği anlaşılan kısmî kadastroda da, 1490, 1491, 1494, 1495, 1498, 1513 ve 1515 parsel numaralı taşınmazların Hazine adına tesbit edildiği, ...’nun 1494, ...’nun 1495, ... 1516, ... 1517, ... 1490 ve 1498 parsellerin Hazine adına yapılan kadastro tesbitlerinin iptali ve zilyetlik iddiasıyla adlarına tescili istemiyle askı süresi içinde dava açtıkları, kadastro mahkemesinin; Orman Yönetimine karşı açılan davanın davalı sıfatı bulunmadığından reddine; 1494, 1516, 1517, 1490, 1498 parseller ile ilgili ikinci kadastronun 3402 sayılı Kanunun 22. maddesi gereğince iptaline ilişkin 20.12.2002 gün ve 2000/122-51 sayılı kararının, Hazine tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 01.05.2003 gün ve 2003/3956-3767 E.- K. sayılı kararıyla, 1495 parsel de eklenip, düzeltilerek onandığı, 1491, 1513, 1514, 1515 parsellerin ise Hazine adına kadastro tesbitlerinin kesinleştiği gerekçesiyle; Mahkemece başkaca bir araştırma yapılmadan ve davanın, ikinci kadastronun
iptaline ilişkin olduğu gerekçesiyle reddine karar verildiği, oysa, yukarıda da anlatıldığı gibi, Hazinenin dava dilekçesinde 1975 ve 1976 yıllarında yapılan genel arazi kadastrosunda ... adına tespit edilip, kadastro tesbiti itirazsız kesinleşerek tapu kaydı oluşan ... köyü 395 numaralı parselin öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olduğunu ileri
sürerek, tapu kaydının iptali ve Hazine adına tapuya tescilini istemiş olduğu, başka bir deyişle, davanın 395 numaralı parselin tapu kaydının iptali ve tesciline ilişkin olup, ikinci kadastro ile belirlenen parsel numaralarının da iptalinin istenmesinin davanın özünü etkilemeyeceği, H.Y.U.Y.'nın 74. maddesi hükmüne göre mahkemenin dava ile bağlı olup, davadan başka bir şeye hükmedemeyeceği, diğer taraftan, kadastro mahkemesinin 2000/122-51E.-K. sayılı dosyasında kesinleşmiş orman kadastro haritasının uygulanmasına dayalı keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi ve fen elemanı bilirkişi rapor ve krokilerindeki 9067, 9066, 9065, 2233, 2234 ve 9069 numaralı orman sınır noktalarını ve 9067, 9066, 9065, 9082, 9081, 9080, 9079 ve 2301 numaralı orman sınır noktalarını birleştiren orman sınır hatlarıyla, bir örneği dosyada yer alan tahdit haritasında aynı noktaları birleştiren orman sınır hatları arasında açı, eğim, yön ve uzaklık bakımından benzerlik bulunmadığından, eldeki dosyada bu bilirkişi rapor ve krokileriyle karar verilemeyeceği; mahkemece, bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ilişkin haritalar ve tapulama paftası ölçeklerinin denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumunun duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmesi ve oluşacak sonuca göre 395 numaralı kadastro parseli hakkında bir karar verilmesi gerektiği, açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu' gereğine değinilmiştir. Bozmaya uyan mahkemece yapılan yargılama neticesinde;
Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 395 parselden ifraz ile oluşan 1513,1514 ve 1515 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile bilirkişi kurulunun 30.07.2008 tarihli raporu ve ekindeki ölçekli krokide belirlendiği şekilde 1513 parsel sayılı taşınmazın (M) harfi ile gösterilen 0,93m2., 1514 nolu parselin (N) harfi ile gösterilen 29,33 m2., 1515 parsel sayılı taşınmazın (O) harfi ile gösterilen 124,22 m2'lik kısmının davacı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davacı Hazine vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012-10907 E. ve 2012-12505 K. sayılı ilamı ile; ' 6831 sayılı Orman Kanununun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. maddesi, 2896 ve 3302 sayılı Yasalar ile değişik 2/B maddesi gereğince, nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla düzenlenen, 19.04.2012 tarihli ve 6292 sayılı “...Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun... ”, 26.04.2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe girdiği ve aynı Yasayla 17.10.1983 tarihli ve 2924 sayılı 'Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun' ile 16.02.1995 tarihli ve 4070 sayılı 'Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun yürürlükten kaldırıldığı, 6831 sayılı Kanunun bazı maddelerinde de değişiklikler yapıldığı, bu cümleden olarak, diğer birçok hükmün yanı sıra, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanlara ilişkin tapu kaydına konulan şerhlerin silinmesi, bu alanlar için Hazine tarafından dava açılmaması, açılan davalardan vazgeçilmesi ya da davaların durdurulması, tapusunun iptaline karar verilen taşınmazların tekrar tapu sahibine
iadesi gibi konuların düzenlenmiş olduğu, bu düzenlemelerin, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi gerektiği' gerekçesiyle bir kez daha bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece Yargıtay bozma ilamındaki gerekçeyle; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulamasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1744 sayılı Kanuna göre 1974 yılında yapılıp, dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile 3302 sayılı Kanuna göre yapılıp 18.05.1990 tarihinde ilân edilerek dava tarihinden önce kesinleşen 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1976 yılında yapılarak kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; somut olayda; Hazine vekilince, tapuda gerçek kişi adına kayıtlı olan taşınmazın 2/B madde kapsamında kalması nedeniyle tapu kaydının iptalinin istenmesine ve taşınmazın belirtilen nitelikleri taşıdığı belirlendiğine ve 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesinin uygulanacağına ve buna göre; açılan davadan vazgeçilmiş sayılacağının kanunun âmir hükmünün gereği olup, buradaki vazgeçme; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesi ve devamında düzenlenen teknik anlamda bir 'feragat' olmayıp, kanundan kaynaklanmakla burada davalının rıza ve muvafakatı aranmayacağından, kendine özgü bir vazgeçme olup bu sebeple, 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesi uyarınca 'davacı Hazinenin davadan vazgeçmiş sayılmasına' karar verilmesi gerekirken 'davanın reddine' karar verilmesi doğru değil ise de bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hüküm fıkasının 1 numaralı bendinde yer alan “davanın reddine” ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “davacı Hazinenin davadan vazgeçmiş sayılmasına” ibaresinin yazılması; yine hükmün 3 ve 4 numaralı bentlerinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine '6292 sayılı Kanunun 9. maddesinin 5. fıkrası uyarınca yapılan yargılama giderlerinin tarafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, tarafların leh ve aleyhine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” ibarelerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA 12/06/2019 günü oy birliği ile karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön