20. Hukuk Dairesi 2017/5269 E. , 2019/6592 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

20. Hukuk Dairesi 2017/5269 E. , 2019/6592 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 05.04.2010 havale tarihli dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Ulukapı köyünde bulunan yaklaşık 2500 m² yüzölçümündeki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğunu iddia ederek, taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre davacı adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Davalı Hazine, 17.06.2010 tarihli cevap dilekçesiyle taşınmazın TMK’nın 713/6. maddesi gereğince Hazine adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine; (A) harfi ile işaretli 2237 m² yüzölçümündeki taşınmazın arsa niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, (B) ve (D) harfleri ile işaretli yapıların davacıya ait olduğunun tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 22.04.2014 tarih ve 2014/2559 E. – 4936 K. sayılı ilâmı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ”Çekişmeli taşınmazın, kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığı, gerek eski, gerekse yakın tarihli resmî belgelerde de orman sayılmayan yerlerden olduğu doğru olarak belirlenmişse de; mahkemece (A) harfi ile işaretli 2237 m2 yüzölçümündeki çekişmeli taşınmazın ortasında bulunan 804 parsel (yeni 263 ada 1 parsel ) sayılı taşınmazın ..... İl Özel İdaresi adına 29/03/1990 tarihinde idarî yoldan tapuya tescil edildiği, bu tarihe kadar davacının dava konusu yere ilişkin bir zilyetliğinin olmadığı, bu durumda olsa olsa bu tarihten sonra taşınmazı 804 parsel ile birlikte ev ve ahır yaparak ve hayvan barındırarak kullandığının kabul edileceği, bu yerin kadastro çalışmaları sırasında çalılık olarak tescil harici bırakıldığı, dolayısıyla mülk edinilebilmesi için 3402 sayılı Kanunun 17. maddesinde belirtildiği üzere, tarımsal amaçlı imar ve ihya ile kullanımının olması gerektiği, oysa davacının böyle bir kullanımının olmadığı açıklanmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, gerekçede isabet bulunmamaktadır.
Şöyle ki; gerek 01/04/2014 günlü keşif sırasında bilgisine başvurulan yerel bilirkişi beyanına, gerekse uzman ziraat bilirkişi raporuna göre, taşınmazın 26-27 yıl önce çalılıktan imar ve ihya edilmek suretiyle tarım arazisi haline getirildiği ve üzerinde 20-25 yaş üstü çeşitli cinste meyva ağaçları ve evler bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığından söz edilemeyeceği gibi, komşu 804 sayılı parselin tapuya tescil edildiği tarihten itibaren zilyedliğin başladığı kabul edilse bile dava tarihine kadar 20 yılın dolduğu anlaşılmaktadır. Ancak, mahkemece bu olgular tartışılmamış, zilyedlik tanıkları keşif mahallinde dinlenmemiş, komşu parsel kayıtları da getirtilmemiştir.
O halde mahkemece, taraflara delillerini bildirmeleri için uygun bir önel verilmeli, bundan sonra mahallinde yapılacak keşifte yerel bilirkişiler, tarafların göstereceği zilyedlik tanıkları, gerekirse 17/05/2010 tarihli idarî tahkikat tutanağında imzası bulunanlar dinlenmeli, taşınmazın kim tarafından ve ne zaman imar ve ihya edildiği, kimden kime kaldığı, ne şekilde kullanıldığı somut olaylara dayalı olarak saptanmalı, komşu 802 ve 807 sayılı parsellerle, 130 ada da bulunan komşu parsellere ait tapu veya vergi kayıtları, tescile esas alınan diğer belgeler getirtilip çekişmeli taşınmaz yönünü ne olarak gösterdiği araştırılmalı, bundan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ve uygulamaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.'' denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulü ile: dava konusu Antalya Manavgat Ulukapı köyü fen bilirkişilerinin 16/03/2015 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen toplam 2525,50 m²'lik yerin aynı köy son parsel numarası verilerek davacı adına tarla vasfıyla tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiş Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16.06.2016 tarih 2015/9751-2016/7120 E.-K sayılı ilamıyla onanmıştır.
Onama kararından sonra davacı vekili 29.09.2016 tarihli dilekçe ile taşınmazın yüzölçümünün kararda yanlış gösterildiği gerekçesiyle hükmün tashihi talebinde bulunmuş mahkeme talebi kabul ederek taşınmazın hüküm kısmında 2525,50 m2 olarak gösterilen yüzölçümünü 2225,50 m2 olarak düzeltmiş ve davalı Hazineye ek karar yerine gerekçeli kararı tebliğ etmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiş mahkemece ek kararla temyiz süresinde yapılmadığından temyiz talebinin süre yönünden reddine karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK’nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 05.07.1971 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu daha sonra 12.05.1992 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 01.04.1967 tarihinde kesinleşmiş, kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Taşınmaz kadastro sırasında çalılık olarak tespit harici bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 13/11/2019 gününde oybirliği ile karar verildi.






Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön