20. Hukuk Dairesi 2017/6464 E. , 2019/6569 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 27/05/2014 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkillerinin maliki olduğu.... mahallesi 933 sayılı parselin orman olduğu gerekçesiyle tapu kaydının 2004 yılında kesinleşen mahkeme kararıyla kısmen iptal edilmesi nedeniyle müvekkillerinin uğradığı zarardan TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 1000,00 TL maddi tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi isteğiyle dava açmıştır. Daha sonra 08/12/2014 tarihli harçsız ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini toplamda 11.499,20 TL’ye yükseltmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve 11.499,20.-TL maddi tazminatın, tapu iptal kararının kesinleştiği 30/11/2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle Dairenin 31/10/2016 gün ve 2015/4199 E. - 2016/9739 K. sayılı kararı ile “...Mahkemece, ıslah harcı tamamlatılıp, ıslah dilekçesi taraflara usûlüne uygun tebliğ edildikten sonra işin esasına girilip karar verilmesi gerekirken, harcı yatırılmayan ıslahla artırılan miktar esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır...” denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulmuş, ıslah harcı davacı tarafça ödenmiş ve yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne ve 11.499,20 TL maddi tazminatın, tapu iptal kararının kesinleştiği 30/11/2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
Tazminat istemine dayanak 933 parsel sayılı taşınmaz 1976 yılında yapılan tapulama çalışmaları sonucu 24.340,00 m2 yüzölçümü ve tarla niteliği ile davacılar murisi adına tespit ve tescil edilmiş, 1981 yılında ise intikal sonucu davacılar ve murisleri adına tescil edilmiştir. ..... Mahkemesinin 2002/311 E. - 2003/214 K. sayılı kararı ile de 574,96 m2lik kısmının orman sayılan yer olduğu gerekçesiyle orman sınırları içine alınmasına ve tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, verilen karar Yargıtay denetiminden de geçerek 30.11.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki dosyada davacılar davasını 27.05.2014 tarihinde açmıştır.
TMK’nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan dolayı açılacak davalar için kanunda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Ancak, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” şeklindeki kanunî düzenlemenin bir gereği olarak uygulama ve öğretide kanunen özel bir zamanaşımı süresi öngörülmeyen alacak veya tazminat davaları 10 yıllık genel zamanaşımına tâbi tutulmuştur. Bu nedenle, eldeki davada tapu sicilinin tutulmasından doğduğu iddia edilen zararın tazmini istendiğine ve bu alacakla ilgili kanunda aksine bir hüküm bulunmadığına göre, bu zarar alacağının da 6098 sayılı BK'nın 146. maddesinde öngörülen 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tâbi olduğunun kabulü gerekir.
Açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; doğduğu iddia edilen zarar, Samsun Kadastro Mahkemesinin 2002/311 E. - 2003/214 K. sayılı kararının kesinleştiği 30.11.2004 tarihinde ortaya çıkmıştır. Eldeki dava her ne kadar bu tarihten itibaren 10 yıllık süre içinde 27.05.2014 tarihinde açılmış ise de, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 1.000 TL üzerinden açılan davada daha sonra davacı tarafça 08.12.2014 havale tarihli dilekçeyle ıslah talebinde bulunulmuş ve dava değeri 11.499,20 TL'ye yükseltilmiştir. Islah tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olup davalı Hazine de ıslah dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren süresinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Bu itibarla, mahkemece değinilen hususlar gözetilerek, sadece dava dilekçesinde belirtilen 1.000,00 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolan ve davalı tarafça da süresinde zamanaşımı definde bulunulan ıslah edilen toplam 11.499,20 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 13/11/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.
20. Hukuk Dairesi 2017/6464 E. , 2019/6569 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 84 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 109 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 63 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 76 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat