20. Hukuk Dairesi 2019/5285 E. , 2019/6489 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacının 18/06/2014 havale tarihli dava dilekçesinde; dava konusu..... parsel nolu taşınmazın kendisine miras kalan yerlerden olduğunu, babaannesi..... adına 1937 tarih ve 1163 ..... nolu 8 Ar'lık taşınmaz tarlaların vergi kayıtları olmasına rağmen kendisine miras kalan bu yerlerin orman sahası olarak lanse edildiği, burasının .... köyüne 200 m mesafede yani orman sahası içinde kalmadığı bu nedenle dava konusu yerin orman sahasından çıkartılarak tarla olarak kullanmasına izin verilmesi ve tapu kaydının düzeltilerek kendisinin üzerine tapu tescilinin yapılması talep edilmiştir.
Mahkemece; dava konusu taşınmazlara ilişkin orman kadastrosu 2005 yılı içinde yapıldığı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerine göre zilyetlikle taşınmaz kazanımı için yürütülen zilyetliğin imar ve ihyadan sonra tespit tarihine kadar 20 yıl süreyle aralıksız olması gerektiği, her ne kadar alınan ziraat ve orman bilirkişi raporlarında dava konusu yerin tarım arazisi vasfında olduğu belirtilmiş ise de mahkemece dava konusu taşınmazlar başında iki kez keşif yapılmış, beyanına başvurulan mahalli bilirkişiler taşınmazların yaklaşık 1990 yılından beri (20-25 yıl süreyle) ekilip biçilmediğini beyan ettikleri, davacının zilyetliğini terk etmesi için zorlayıcı bir sebep de dosyaya yansımadığı bu nedenle dava konusu taşınmazların zilyetliği iradi olarak terk edildiğinden 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. maddesi ve Medeni Kanunun 713/1 maddesi gereğince davacı adına zilyetlikle belgesizden kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmaza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulama çalışmaları yapılmıştır.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava; tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece eksik inceleme sonucu karar verildiği anlaşılmaktadır.
Şöyle ki; hükme esas fen bilirkişi raporunda dava edilen taşınmazların 102 ada 1 parsel sayılı orman parselinde kaldığı bildirilmiş olup Dairenin 13.05.2019 tarihli kararı üzerine getirtilen kadastro tutanak aslının incelenmesinde tutanağın üzerine “Davalı 2005/65-56” şeklinde belirtme yapıldığı görülmüştür. Ayrıca ...... üzerinden yapılan incelemede dava konusu 102 ada 1 parselin .... Kadastro Mahkemesinin 2005/42-2011/17 E.K. sayılı dosyası ile dava konusu olduğu da tespit edilmiştir.
Kadastro davalarında, tutanak aslının dosyada bulundurulması ve çelişkili kararların verilmemesi ve infaz sırasında tereddüt yaratılmaması bakımından aynı parseller hakkında açılan davaların birleştirilerek görülmesi ve taşınmaz hakkında tek sicil (kayıt) oluşturulması usûl hükmü gereğidir.
Kadastro mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının düzenlendiği tarihten tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için sözkonusudur. Başka bir anlatımla; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin yetkisi, kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevi sona erer ancak, davanın varlığı tutanağın kesinleşmesini önleyecektir.
Ayrıca; davacılarca dava edilen 102 ada 1 parsel sayılı taşınmaz kadastro sırasında orman vasfıyla Hazine adına tespit edilmiş olup, dava yalnızca Orman Yönetimine karşı açılmış, Hazine ise davada yer almamıştır. Ormanların mülkiyeti Hazineye, intifa (kullanım) hakkı Orman Yönetimine aittir. Bu nedenle husumetin tespit maliki olan Hazineye de yaygınlaştırılıp taraf olması sağlanması gerekirken bahsedilen 2005/42-2011/17 E.K. sayılı kararın Dairemizce temyiz incelemesi sonucu öncelikle Hazinenin davaya dahil edilerek yargılamanın yapılması gerekliliği açısından da bozma sebebi yapıldığı için bu dosya açısından ilgili sebepten bozma nedeni yapılmamıştır.
Yukarıda bahsedilen davalar sonucu taşınmazın kadastro tutanağı, dava tarihinde kesinleşmemiş olduğuna göre, görevli mahkeme, genel mahkeme olmayıp kadastro mahkemesidir. Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/11/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.
20. Hukuk Dairesi 2019/5285 E. , 2019/6489 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat