20. Hukuk Dairesi 2017/5188 E. , 2019/6081 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

20. Hukuk Dairesi 2017/5188 E. , 2019/6081 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; davaya konu taşınmazın bulunduğu yerde 1979 yıllarında tapulama geçtiği ve bu yerin kültür arazisi olarak tapulama harici bırakıldığı, o tarihten beri davacının taşınmazı imar ve ihya ederek, aralıksız ve çekişmesiz tarımsal amaçlı kullandığı belirtilerek ......mevkiinde, yaklaşık 300,00 m² miktarındaki tarım arazisinin davacı adına imar ihya, zilyetlikten tescili istenilmiştir.
Mahkemece; davacının dava konusu yere zilyetliğinin 20 yıldan fazla sürmesi, ziyletliğinin nizasız, aralıksız oluşu, dava konusu yerin özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, ..... mahallesinde bulunan 27/01/2016 tarihli fen bilirkişi.....'in rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 269,58 m²'lik kısmın davacı adına en son parsel numaraları verilerek tapuya tesciline, .... Köyü Muhtarlığı ve .... Büyükşehir Belediyesine karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapuya tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde; ilk orman sınırlaması 3116 sayılı Kanuna göre 1948 yılında yapılarak 21.09.1948 tarihinde kesinleşmiştir. 1948 yılında yapılan orman tahdidinin aplikasyonu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831/2-B uygulama çalışmalarına 07.06.1993 tarihinde başlanmıştır. 5831 sayılı Kanunun 8. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna ilave edilen ek 4. madde gereği kullanım kadastrosu 06.05.2010 tarihinde, ilk tesis kadastro çalışmaları ise 766 sayılı Kanun gereğince 1979 yılında yapılmıştır. Tapulamanın güncellenmesi ve dijital ortama taşınması amacıyla 3402 sayılı Kanunun 22-A madde çalışmaları sonucunda düzenlenen tutanaklar 30.01.2012 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki;
Dava eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayalı tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olup, fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanuna göre orman sınırlaması, aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831/2-B uygulaması, 5831 sayılı Kanunun 8. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna ilave edilen ek 4. madde gereği kullanım kadastrosu, 766 sayılı Kanun gereğince kadastro çalışmaları ve 3402 sayılı Kanun gereğince 22-A çalışmaları yapılmıştır; 18/02/2016 havale tarihli uzman orman bilirkişi raporunda; (A) harfi ile gösterilen taşınmazın 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman tahdit haritasına göre orman sınırları içinde olduğu, oysa aynı tutanakta verilen ölçü değerleri uygulandığında tariften çok farklı olarak sınır düz tarlaları bölerek ilerlediğinden taşınmazın tahdit hattı dışında kaldığı, 1993 tarihinde yapılan aplikasyon uygulamalarında hatalı aplikasyon neticesinde 3116 Kanun uyarınca yapılan orman tahdit sınırları içinde gösterildiği, ancak 3402 sayılı Kanunun ek 4. maddesi uyarınca yapılan düzeltme çalışmasında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahdit hattının doğru aplike edildiği ve taşınmazın bu aplikasyon neticesinde düzenlenen haritasında kesinleşmiş orman sınırları dışında kaldığı bildirildiği halde ekteki orman tahdit haritasıyla irtibatlı kroki incelendiğinde; orman tutanaklarındaki açı ve mesafelere göre oluşturulan 3116 OTS sınırının kırmızı hatla gösterildiği ve bu sınır esas alındığında dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları içinde kaldığı, ancak yine aynı raporda mavi renkle gösterilen hatalı aplike edildiği bildirilen 3116 sayılı Kanuna göre oluşturulan sınıra veya 5831 sayılı Kanunun (Ek 4 madde çalışması) uyarınca oluşturulan yeşil renkle gösterilen sınıra göre taşınmazın orman sınırı dışında kaldığı, 2-B madde uygulamasında 2-B kapsamında orman sınırı dışına çıkarılan yerlerden olmadığı, dolayısıyla baştan itibaren 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılan tahdit sınırları dışında olduğu tespit edilmiş ise de orman tahdit haritası ile bilirkişiler tarafından düzenlenen irtibatlı kroki, aplikasyon ve 2-B haritaları birlikte değerlendirildiğinde taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları dışında kaldığı hususunda kuşku oluşmuştur. Bunun yanında birinci keşif sonrası alınan 28.09.2011 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları içinde Devlet ormanı sayılan yerde kaldığı, ikinci keşif sonrası düzenlenen 18.02.2016 havale tarihli bilirkişi raporunda ise dava konusu taşınmazın tamamının kesinleşmiş orman sınırları dışında orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş olup, bilirkişi raporları arasında da çelişki oluşmuş mahkemece bu çelişki giderilmeden ve neden ikinci bilirkişi raporunun hükme esas alındığı da gerekçelendirilmeden hüküm kurulmuştur. Ayrıca yapılan zilyetlik araştırması da yeterli değildir. Dosya kapsamından çekişmeli taşınmazın tescil harici bırakılma sebebi ve çekişmeli taşınmaza komşu, tescil davası sonucunda kişiler adına tesciline karar verilen veya halen davası devam eden taşınmaz bulunup bulunmadığı araştırılarak bunlara ilişkin dava dosyaları getirtilerek değerlendirilmemiş, yörede imar uygulaması yapılıp yapılmadığı, hangi tarihte yapılıp kesinleştiği, çekişmeli taşınmazın imar planı kapsamına alınıp alınmadıkları yönünde de araştırma yapılmamıştır. Bilindiği üzere imar-ihyaya muhtaç olan bir yer imar planları kapsamına alınmış ise o tarihten sonra imar-ihya yoluyla edinilmesi mümkün bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Gayrimenkul Dairelerinin kararlılık kazanmış uygulamalarına göre; imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten, imar planları kapsamına alındığı tarihe kadar 20 yıllık kazanma süresi dolmuş ise bu tür yerlerin zilyetlik yoluyla edinilmesi olanak dahilindedir.Ayrıca, hükme dayanak ziraat bilirkişi raporu yetersiz olup taşınmazın imar ihyaya uygun olup olmadığı veya üzerinde imar ihya yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır.
Bilindiği üzere orman kadastrosu yapılıp kesinleşen yerlerde, çekişmeli taşınmazın orman sınırı içine alınıp alınmadığı, diğer bir ifadeyle orman kadastrosunda taşınmaz hakkında işlem yapılıp yapılmadığı, orman kadastrosuna dair çalışma tutanaklarının ve kesinleşen orman kadastro haritalarının yöntemine uygun şekilde incelenmesi ve uygulanması ile belirlenir.
O halde doğru sonuca ulaşılabilmesi için; dava konusu yerde yapılan tüm orman tahdit ve orman kadastro çalışmaları, 2B madde uygulaması, aplikasyon, ve varsa düzeltme çalışmasına dair işe başlama, çalışma, işi bitirme, sonuçlandırma, sonuçların askı ilanı ve orman kadastro haritaları, 2/B haritaları, aplikasyon haritalarının orijinal renkli örnekleri, kadastro paftası, 22/2-A maddesine göre yapılan uygulama kadastrosuna ait pafta, en eski tarihli hava fotoğrafları, bu fotoğraflardan üretilen memleket haritası ile dava tarihinden 20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ve bunlardan üretilen memleket haritaları, yine en eski tarihli ortofoto haritası ile dava tarihinden 20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları bulundukları yerlerden getirtilmeli, fen bilirkişi krokisi eklenerek dava konusu taşınmazın tescil harici bırakılma nedeni sorularak cevabı dosya arasına alınmalı, mahkemece gerekli görülen diğer deliller celpedilip dosya keşfe hazır hale getirdildikten sonra; önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat ve jeodezi-fotogrametri mühendisi veya uzmanı harita mühendisi bilirkişisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte;
1-Öncelikle taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları içinde kalıp kalmadığının ve orman tahditine göre konumunun belirlenmesi gerektiğinden; 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğe göre hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı dokuzuncu bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 10-15 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, aynı esaslarla aplikasyon tutanak ve haritası uygulanmalı; bulunan ilk orman tahdit hattı ile aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile belirlenen orman sınır hatları, sözü edilen haritaların ölçekleri eşitlenerek, çekişmeli taşınmazın ilk orman tahdit haritası, aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu, orman kadastro tutanaklarında belirlenen açı ve mesafeleri (açı ve mesafe hesap yöntemi gerekirse krokisinde işaretlenerek) içerecek biçimde orman sınır noktalarıyla birlikte gösteren ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara (tutanaktaki mevki ve yer isimleriyle, açı ve mesafelere göre belirlenen hatta) değer verileceği düşünülmeli;
2-Taşınmazın açıklanan şekilde yapılacak inceleme sonucu orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, zilyetlik şartlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi için; yukarıda değinilen hava fotoğrafları ve memleket haritaları ve varsa ortofoto haritalarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de hava fotoğrafı ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritaları ve hava fotoğrafı üzerinde gösterecekleri ayrıca hava fotoğrafları stereoskop aletiyle üç boyutlu inceleme yapılarak dava konusu taşınmazın, hava fotoğraflarında ne şekilde gözüktüğü, üzerinde bulunan bitki örtüsü, varsa ağaçların cinsi yaşı ve adedi, kapalılık oranı ile üzerinde tarımsal faaliyet yapılıp yapılmadığı, tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, tasarruf sınırları bulunup bulunmadığı, mezkur tarihlerde kullanıldığına ilişkin emareler bulunup bulunmadığı belirlenmeli, keşif mahallinde yaşlı, tarafsız yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan bölgede ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları dinlenmeli, yerel bilirkişiler ve tanıklardan zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; taşınmazın ilk maliki, intikali ve tasarrufu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda taşınmazın niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, varsa komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, gerçek kişiler adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, Türk Medenî Kanununun 713/4. maddesi gereğince, “Davanın konusu, mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunur.” hükmü gereğince, kanunî ve zorunlu ilânlar yapılmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 21/10/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.









Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön