20. Hukuk Dairesi 2017/8625 E. , 2020/2401 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-birleşen dosya davalısı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi, 26.01.2006 tarihli dilekçesiyle ...’ı davalı sıfatıyla gösterip, ... ilçesi, ...beldesi, ...mevkii 1883 sayılı parselden müfrez 2652 ada 4, 5, 6, 7, 8 ve 9 sayılı parsellerin, yörede 1989 yılında yapılıp 18.10.1990 - 18.04.1991 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığını, davalı adına olan tapu kayıtlarının iptalini ve orman niteliği ile Hazine adına tescilini; ... ise, 14.02.2006 tarihinde davalı sıfatıyla Orman Yönetimini gösterip, tapu kaydına dayanarak Pursaklar beldesinde 1989 yılında yapılıp, 18.10.1990 - 18.04.1991 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastrosu sırasında, orman ile ilgisi olmadığı halde kendisine ait ...beldesi 2652 ada 4, 5, 6, 7, 8 ve 9 sayılı parsellerin orman sınırı içine alınması işleminin yanlış olduğunu, bu yere ait sınırlamanın iptalini istemişler, davalar birleştirilmiştir.
Mahkemece, 19.02.2009 tarih, 2006/37 E. - 2009/63 K. sayılı kararı ile Orman Yönetiminin tapu iptali ve tescil davasının reddine, ...’ın orman kadastrosuna itiraz davasının kabulü ile çekişmeli parsellerin orman olarak sınırlandırılması işleminin iptaline karar verilmiş, hüküm davacı ve karşı davalı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle Dairenin 14/09/2009 gün 2009/10735-13212 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...Somut olayda; ...köyünde 1953 yılında yapılan genel kadastroda ...mevkii 1883 parsel sayılı 11500 m2 yüzölçümündeki taşınmaz Aralık 1930 tarih ve 25 sıra numaralı tapu kaydı ile Mehmet Ulu adına tesbit edilmiş, 1980 yılında Orman Yönetimi tarafından projesiz olarak ağaçlandırılmıştır. 1883 sayılı parselin, 1998 ve sonra 2006 yılında, 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre ifraz ve parselasyonuyla çekişmeli parseller oluşmuştur. Çekişmeli parsellerin ifraz edildiği ...köyü 1883 sayılı bu parselin bulunduğu komşu Pursaklar beldesi idari sınırları içinde 1989 yılında çalışan Orman Kadastro Komisyonunca, 6831 sayılı Kanunun 8 ve Orman Kadastro Yönetmeliğinin 15 ve 16. maddelerinde belirtilen tüm ilânların, kanun ve yönetmeliğe uygun olarak yapıldığı ve orman kadastrosunun ve 18.10.1990 ilâ 18.04.1990 tarihleri arasında Pursaklar beldesinde ilân edildiği ve kesinleştiği anlaşılmaktadır.
6831 sayılı Orman Kanununun 7. maddesi [Devlet Ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların Kanunda açıkça 'Her çeşit taşınmaz mallar'dan söz edildiğinden bu kavramın içine, önceki yıllarda arazi kadastrosu yapılmış ya da yapılmamış tüm taşınmazların girdiğinin ve orman kadastro komisyonlarının hiç bir ayrım yapmadan bütün taşınmazların orman olup olmadığını belirleme yetkisinin bulunduğunun kabulü gerekir. Ormanlarla müşterek sınırının tayini ve tesbiti orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.” hükmü gereğince yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uzman orman ve fen bilirkişisi tarafından uygulanması sonucu, dava konusu taşınmazların 1989 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı ve işlemin kesinleştiği, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde öngörülen orman kadastrosunun iptali için öngörülen hak düşürücü sürelerin geçtiği, davacı ve karşı davalı Orman Yönetimi; genel arazi kadastrosundan önceki hukuki sebeplere değil, kadastrodan sonraki hukuki nedene dayanarak iptal ve tescil istediğinden, somut olayda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı, orman kadastrosunun kesinleşmesiyle taşınmaz kamu malı niteliğini kazandığı ve mülkiyet hakkının Hazineye geçtiği, bu nedenle verilecek mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (izhari) bir hüküm olacağı, bu tür kayıtlarda TMK'nın 1023. (eMK. 931 - İsviçre MK 974) maddesindeki 'İyi niyetle edinme' kuralının da uygulanamayacağı, davalı dava konusu taşınmazı satın almışsa, taşınmazı kendisine devir eden kişi ya da kişilerden satış bedelini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri alabileceği gözetilerek Orman Yönetiminin davasının kabulüne, davalı ve karşı davacı gerçek kişinin davasının ise reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.” denilmiştir.
Dairemizin bozma ilamına karşı; davalı–karşı davacı ...’ın karar düzeltme talepleri ise Dairenin 25/01/2012 gün ve 2011/6448-422 sayılı kararıyla reddedilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyulduktan sonra; 06.02.2014 tarih, 2012/284 E. - 2014/43 K. sayılı kararı ile davacı–karşı davalı Orman Yönetiminin davasının kabulüyle, çekişmeli 2652 ada 4, 5, 6, 7, 8 ve 9 nolu parsellerin tapularının iptaliyle orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, davalı–karşı davacı ...’ın davasının reddine karar verilmiş, hüküm davalı–karşı davacı ... vekili Av. ... tarafından temyiz edilmekle Dairenin 01/07/2015 gün 2014/8819 E. - 2015/6729 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece her ne kadar bozma kararına uyularak yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan incelemede Pursaklar beldesinde yapılan orman kadastrosu sonuçlarının askı ilânının çekişmeli taşınmazın bulunduğu ...beldesinde ilân edilmediği ve çekişmeli taşınmazlar yönünden orman tahdidinin kesinleşmediği, Dairenin bozma kararının maddi hata sonucu verildiği anlaşılmaktadır.
6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince Orman Kadastro Komisyonlarınca düzenlenen tutanakların askı suretiyle ilânının ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmünde olup, aynı maddede askıdan sonra altı ay içinde bu tutanaklara karşı itiraz edilmediği takdirde, tutanakların kesinleşeceği, tapuya dayanan gerçek kişilerin 10 yıl içinde dava açma haklarının bulunduğu öngörülmüştür. Kanunda öngörülen bu süreler hak düşürücü süredir.
Hak düşürücü süre içinde itiraz ve dava hakkının kullanılabilmesi için, süreyi başlatan tebliğin ya da tebliğ olarak kabul edilebilecek ilânın, kanun ve ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapılması icap eder.
Gerçekten de, 6831 sayılı Kanunun 8/3. maddesi ve işlem tarihinde yürürlükte bulunan Yönetmeliğin 16/1. maddesi gereğince, Pursaklar beldesinde yapılacak orman kadastrosu ve orman sınırları dışına çıkarma işlerine ait arazi çalışmalarına başlama tarihi, orman kadastro komisyonu tarafından en az 15 gün önceden çalışılacak belde ve köylerle bunlara bitişik belde ve köylerin uygun yerlerine asılarak ilân edilmiştir. 2896 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 10/1. maddesinin düzenlemesi “sınırlaması bitirilen belde ve köye ait tutanak suretleri komisyon başkanlağınca ait olduğu belde ve köye ait tutanak suretleri komisyon başkanlığınca ait olduğu belde ve köylerin uygun yerlerine asılmak suretiyle ilan edilir...” şeklindeyken, 19.06.1986 tarihinde yürürlüğe giren ve işlem tarihinde yürürlükte bulunan 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 10/1. maddesi bir öncesi düzenlemeyi değiştirerek 'Sınırlaması ve Kanunun 2. maddesine göre, orman sınırları dışına çıkarma işlemleri bitirilen köy ve beldelere ait düzenlenen kadastro dosyaları Orman Genel Müdürlüğüne gönderilir. Orman Genel Müdürlüğünce bulunan şekli ve hukuki noksanlıklar komisyonlarca düzeltildikten sonra Orman Genel Müdürlüğünce ilgili valiliklere gönderilir. Kadastro işlemleri Valinin onayı ile yürürlüğe girer. Kadastro tutanak suretleri haritaları ile birlikte orman kadastro komisyonlarınca ilgili köy ve beldelerin uygun yerlerine asılmak suretiyle ilân...” edileceğini öngörmüştür. İşlem tarihinde yürürlükte bulunan Yönetmelikte benzer hükümlere yer verilmiş, 58. maddesi orman kadastro sonuçlarının “İlgili köy ve beldelerin uygun yerlerine asılmak suretiyle ilan edileceğini bildirmiştir.
Kısaca bir daha değinilecek olursa: orman kadastrosuna ilişkin sonuçların ilân edileceği yer 2896 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 10/1. maddesinde “Ait olduğu belde ve köyler” olarak belirlenmişken, Pursaklar beldesinde orman kadastrosunun yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 10/1. maddesinde ilânın yapılacağı yerler “İlgili köy ve beldelerin” şeklinde çoğul olarak belirtilmek suretiyle, çalışma sonuçlarının, çalışmanın yapılacağı köyün yanı sıra, bu köy ve beldeye sınır olup, hukukî durumu yakından etkilenen komşu köy ve beldelerde de ilan edileceğini öngörmüştür.
Diğer taraftan, gayrimenkulle mülkiyetini etkileyecek işlemlerin ilgilisine ilânen tebliği öngörülüyorsa, normal ve vasat zekada her insanın beklentisi, bu ilânın gayrimenkulün bulunduğu yerde yapılmasıdır. İlân gayrimenkulün bulunduğu yerden başka bir yerde yapılmak suretiyle, malikin işlemi tebellüğ külfeti yüklenmesi, Anayasa ve yasalar ile teminat altına alınan mülkiyet hakkının ihlaline ve hak arama özgürlüğünün engellenmesine yol açacaktır.
Bu nedenlerle, davalıya ait parsellerin bulunduğu yerin orman olarak sınırlandırılmasına ilişkin orman kadastrosu sonuçlarının, taşınmazların bulunduğu ...beldesinde değilde, komşu Pursaklar beldesinde ilân edilmesiyle, işlemin parsellerin maliki olan davalıya yöntemince tebliğ edildiği söylenemeyeceğinden, orman kadastro işlemi davalı ve karşı davacı gerçek kişi yönünden kesinleşmeyeceği için, çekişmeli parsellerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı orman kadastro haritasının uygulanması suretiyle belirlenemez. Çekişmeli parsellerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı yöntemince araştırılmalıdır. Oysa, mahkemece bu yönden yapılan araştırma yetersizdir.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785, 5658, 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece hangi nitelikteki taşınmazların devlet ormanı sayılacağını göstermiş ve devlet ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir.
O halde, mahkemece eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin
01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K.sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; davalı ve karşı davacı gerçek kişi yönünden orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde çekişmeli parsellerin orman olarak sınırlandırılmasına ilişkin işlemin yerinde olduğu belirlendiği taktirde Orman Yönetiminin davasının kabulüne, gerçek kişinin davasının reddine karar verilmesi, yapılan orman kadastrosunun yasal olmadığı belirlendiği taktirde de, Orman Yönetiminin davasının reddine, gerçek kişinin davasının ise kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.” denilmiştir.
Yargılama sonunda mahkemece; Asıl dava yönünden davanın reddine, birleşen dava yönünden davanın kabulü ile Ankara ili, ... ilçesi, ...beldesi, ...mevkiinde bulunan 2652 ada, 4, 5, 6, 7, 8 ve 9 nolu parsellerin Pamuklu Devlet Ormanı sınırları içerisine alınması nedeniyle Orman Tahdit Komisyonu kararının kök kadastro parseli kapsamında iptaline karar verilmiş, hüküm davacı-birleşen dosya davalısı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı iddia edilen taşınmazların tapu kaydının iptal ve tesciline, karşı dava olarak da, tapuya dayalı olarak 6 ay ve 10 yıllık süreler geçtikten sonra açılan orman kadastrosuna itiraz davasıdır.
Pursaklar beldesinde 1989 yılında yapılan orman kadastrosu 18.10.1990 ilâ 18.04.1991 tarihleri arasında ilân edilmiş, 1953 yılında arazi kadastrosu yapılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 7139 sayılı Kanunun 33. maddesi uyarınca Orman Yönetiminden harç alınmasına yer olmadığına 02/07/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.
20. Hukuk Dairesi 2017/8625 E. , 2020/2401 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 51 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 38 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat