20. Hukuk Dairesi 2017/9759 E. , 2020/2057 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

20. Hukuk Dairesi 2017/9759 E. , 2020/2057 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, ... ili, Merkez, ... köyünde bulunan dava dilekçesi ekindeki krokide (B) harfiyle gösterilen yaklaşık 11531 m² taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, müvekkili tarafından üzerinde ev inşaatı ve tarım yapmak suretiyle malik sıfatıyla zilyet olarak kullandığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek, taşınmazın ve üzerindeki evin müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hükmüne uyulan dairemizin 2014/2601 E.- 2014/ 5826 K. sayılı kararı ile özetle; 'Yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; davacı, tesciline karar verilmesini talep ettiği taşınmazın kendine miras kalmadığını, imar ve ihyasını kendisinin yaptığını iddia etmekte, mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, taşınmazın içindeki evin davacının babası tarafından yapıldığını ve çevresindeki tarlanın babası tarafından kullanıldığını, sonrasında davacı tarafından kullanıldığı beyan edilmekte iken taşınmazın hangi nedenle tescil harici bırakıldığını, taşınmazın kadastrodan sonra kim tarafından ne şekilde ve hangi tarihler arasında imar ve ihya edildiğini net olarak açıklamamışlar, taşınmazın davacının babasından intikal şekline ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmamışlardır.
Bu nedenle, mahkemece yeniden yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklar HMK'nın 243 ve 244. maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağrılmalı, aynı Kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklar keşif yerinde dinlenmeli, dava konusu taşınmazın kim tarafından hangi tarihte imar ve ihyasına başlandığı, imar ve ihyanın ne şekilde sürdürüldüğü, hangi tarihte tamamlandığı hususları ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşulları ve taşınmazın davacının babasından kalıp kalmadığı, babasından kalma ise murisin sağlığında çocukları arasında yaptığı paylaşım sonucu davacıya düşüp düşmediği ya da ölümünden sonra terekenin paylaşımı ile davacıya kalıp kalmadığı hususlarının yeniden yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde HMK'nın 261. maddesi gereğince giderilmesine çalışılmalı, tanık ve bilirkişi sözleri ilmî esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmelidir.
Taşınmazın davacı tarafından imar ve ihya edilmesi ya da taksimin varlığı halinde diğer kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalıdır.
Taksimin davacı tarafından ispatlanmaması halinde, TMK'nın 640/2 ve 702/2 maddelerine göre, miras bırakanın ölüm tarihine göre mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Murisin terekesi üzerinde mirasçıların TMK'nın 701 ve 702. maddelerine göre, belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı, taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK'nın 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oy birliği aranır. Dava da bir tasarrufi işlem olduğundan tüm mirasçıların üçüncü kişi durumunda bulunan Hazineye karşı birlikte dava açmaları zorunludur. Davacı, dava konusu tescil harici taşınmazın sadece kendi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Bu haliyle davacının tek başına davalı Hazineye karşı dava açma sıfatı ve yetkisi bulunmamaktadır. Dava dışı kalan mirasçıların, böyle bir davada 11.10.1982 gün ve 3/2 sayılı YİBK'na göre, sonradan muvafakatlarının alınması ya da miras şirketine mümessil tayini suretiyle dava koşulunun yerine getirilmesi de mümkün bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmelidir.
Ayrıca, tescil davasının konusunu ancak tapusuz taşınmazlar oluşturacağından ve çifte tapunun önlenmesi bakımından teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokide eklenmek suretiyle taşınmazın tapulu yerlerden olup olmadığı Elazığ Tapu Müdürlüğünden sorulmalı, zilyetlikle edinilebilecek yerlerden olup olmadığı ve kazanmayı sağlamaya yeterli zilyetlik süresinin geçip geçmediği gözönünde bulundurulmalı ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılması gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.' denilerek bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile; dava konusu ... ili, Merkez ... köyünde bulunan kuzeyi 848 numaralı parsel, güneyi 846 numaralı parsel, doğusu ve batısı bayır ile çevrili fen ve harita bilirkişisinin 26/05/2016 havale tarihli raporu ile 04/04/2017 havale tarihli ek raporu ve krokisinde (B) harfi ile gösterilen 11.531 m2'lik taşınmazın tarla vasfı ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce yapılmış orman kadastrosu çalışması bulunmamakta, 766 sayılı Tapulama Kanununa göre yapılıp 12.06.1968 tarihinde kesinleşen genel arazi kadastrosu işlemi sırasında çekişmeli taşınmaz, kültür arazisi dışındaki taşınmazlardan olması nedeniyle tesbit harici bırakılmıştır. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 23/06/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.







Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön