20. Hukuk Dairesi 2017/10081 E. , 2020/1811 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

20. Hukuk Dairesi 2017/10081 E. , 2020/1811 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacılar vekili, dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... mevkiinde (... mahallesi) bulunan sınırlarını bildirdiği, 30 yılı aşkın müvekkillerinin murisi ..., 20 yıldır da müvekkillerinin zilyetliğinde olan taşınmazın çalılık vasfıyla tescil harici bırakıldığını, davaya konu taşınmazın çevresini oluşturan 639, 640 ve 42 nolu parsellerin muris ...'ndan müvekkillerine intikal eden taşınmazlar olduğunu, müvekkillerinin murislerinin taşınmazlarının ortasında kalan bu taşınmazı ıslah ve ihya ederek kullandıklarını, sözkonusu taşınmazın Medeni Kanunun 713. maddesine göre müvekkillerinden ... adına tescili için 2003 yılında ... Asliye Hukuk Mahkemesinde ikame edilen davanın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/07/2010 tarih ve 2003/90 E. - 2010/88 K. sayılı ilâmı ile muris ...'nın bütün mirasçılarının hak sahibi olduğu bu nedenle, davanın bütün mirasçılar tarafından açılması gerektiğinden bahisle red edildiğini, bu kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, bu sebeple, tüm mirasçıların işbu davayı açtıklarını, tüm bu gerekçelerle; sınırlarını bildirdikleri taşınmazın miras paylarına göre müvekkilleri adına Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece imar ve ihya yolu ile taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19/03/2015 tarih 2014/8958-2015/1793 E.K. sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “Mahkemece; davanın reddine karar verilmişse de yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan ve delillerin değerlendirilmesinde hata yapılarak hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; dava, Türk Medenî Kanununun 713. maddesi uyarınca açılmış tescil davası olduğuna göre, dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde, dava konusu taşınmazın bulunduğu konum belirlenmemiş, o tarihlerde taşınmazın üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği, kullanılıp kullanılmadığı araştırılmamış, mahalli bilirkişi ve tanık sözleri bu belgelerden yararlanmak sureti ile denetlenmemiştir. Ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın üzerinde meyve ağaçları bulunduğu bildirilmesine rağmen ağaçların yaşları, cinsleri ve sayıları belirtilmemiştir. Ayrıca, dosya içerinde bulunan ... Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü tarafından taşınmazın bulunduğu yerde 2006 yılında yapılan imar planı çalışması bulunduğu bildirildiği halde, mahkemece taşınmazın bu imar planı içinde kalıp kalmadığı belirlenmemiş, eğer taşınmaz imar planı içinde ise; taşınmazın imar planının kesinleştiği tarihe kadar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile edinilip edinilmeyeceği araştırılmamıştır.
O halde; dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile TMK’nın 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda dava tarihinden 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumunu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin; orman sayılan veya orman rejimine girmiş yerlerden ya da 3402 sayılı Kanunun 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tâbi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi, kamu hizmetine tahsis edilmiş, il, ilçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kalmış, davanın açıldığı; tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarına göre, zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden, tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş, o yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. ve 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin 16/1-i maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumundaki yerlerden olması halinde davanın reddine karar vermek gerekecektir.
Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp tamamlandığı, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak ve taşınmaz fotoğraf üzerinde gösterilerek dava dosyası içine konulmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin, 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri nazara alınarak yapılması gerektiği düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu müdürlükleri ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin 10. maddesinin değişik ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden Kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu, davanın kabulü ile ... ili, ... ilçesi, ... mahallesinde kain doğusu: 639 ve 640 nolu parseller, batısı: 42 nolu parsel, kuzeyi: 34 ve 35 nolu parseller güneyi: ...-Muş karayolu olan ve dosya içinde bulunan fen bilirkişileri .... tarafından hazırlanan 16/05/2016 tarihli raporu ve ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen ve kırmızı kalem ile çizili toplam 10800,74 m2'lik taşınmazın kuru tarla vasfında mirasçılar adına payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, karar davalılar Hazine ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu 1963 yılında yapılmış, çekişmeli taşınmaz çalılık niteliğiyle tespit harici bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazine ve Karayolları Genel Müdürlüğünden harç alınmasına yer olmadığına 15/06/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.






Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön