20. Hukuk Dairesi 2017/9211 E. , 2020/1144 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ... ve arkadaşları vekili ile dahili davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi, 891 parsel sayılı 249,67 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 1997 yılında yapılan ve 1998 yılında ilan edilen kadastro çalışmalarında 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile deşik 2/B maddesi gereğince sınırlaması yapılan taşınmazın arsa vasfı ile Hazine adına tespitine, beyanlar hanesine ise ''... ve ... ve ... ve ... işgalinde olup üzerindeki ev işgal sahiplerine aittir şerhi konulmuştur. 6292 sayılı kanun ile taşınmazın satışı yapılmış ve 891 nolu parsel 6242/24967 eşit paylarla davacılar Mevlüt, Necati, Hüseyin ve davalı ... adına tapuya tescil edilmiş, beyanlar hanesinde ''üçüncü kişilere satılması halinde borcun kalan tutarından davacılar sorumludur'' ve ''nüfus kayıtlarına göre soyadları ...'' şerhleri mevcuttur.
Davacılar vekilinin kadastro mahkemesine sunduğu 17.05.2012 tarihli dava dilekçesi ile; ... ili, ... ilçesi, ... Merkez mahallesi, ... caddesi, kapı no: 90, 891 parsel, 249,67 metresi, 2009-2010 yılında ... adına kayıta geçmiş olup, kendilerinin de işgalci olarak gösterildiğini, bu tespitin nasıl ve ne amaçla yapıldığını bilmediklerini, taraflarına hiçbir tebligat ya da ihbar gönderilmediğini, söz konusu yerde üç kardeşin davacıların 1988 yılında satın alıp üzerinde bina inşa ettiklerini, 1988 yılından bu yana alın teri ile çalışıp kazandıkları para ile kendilerine satılan arsa üzerine inşa ettikleri binada ikamet ettiklerini, mucir yere ilişkin bütün vergileri ilgili kurumlara kendi adları ile yatırdıklarını, 16/05/2012 tarihinde tapu kayıtlarının çıkması için ... Tapu Kadastro Müdürlüğüne para yatırmak için gittiklerini, fakat kayıtlarda davalının işgalci olarak kayıt edildiğinin farkına vardıklarını, bu işlemlerin ne zaman yapıldığını sorduklarında ise 2009-2010 yılında yapıldığının söylendiğini, kendilerine ait arsanın kardeşleri ... adına yazıldığını öğrendiklerini, kayıtlarda bile kardeşleri ... soy isminin ... olarak yanlış yazıldığını, kardeşlerinin hiçbir zaman İstanbul'a gelmediğini, ikamet etmediğini, mülk almadığını, yapılan hatanın düzeltilmesi için başvuruda bulunduklarında kendilerine dava açılması gerektiğinin söylendiğini, arsa ve üzerindeki binanın 3 kardeşin ortak mülkü olduğundan davalı adına yapılan tespite itirazının kabulünü talep ve dava etmişler, kadastro mahkemesince görevsizlik kararı neticesinde dava dosyası görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir.
Birleştirilen dava dosyasında davacılar vekilinin asliye hukuk mahkemesine sunduğu 03.09.2015 tarihli dava dilekçesi ile; İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/222 Esas sayılı davası devam ederken 5831 sayılı Kanun ve 6292 sayılı Kanun gereği ön görülen süre dolayısıyla arazi işgalcilerine göre ilk yapılan kadastro tespitinde öngörülen bedel davalı tarafından yatırıldığı için davalıya 1/4 hisse tapusu verildiğinden davacılar tarafından açılan kadastro tespitine itiraz davasının konusuz kaldığını; 5831 sayılı Kanun gereği yapılan kadastro çalışmalarında ... ilçesi, ... köyü, Merkez mahallesi, 891 parselin 2009-2010 yılında ... ve kardeşleri adına kayda geçmiş olup tarafların birlikte işgalci olarak gösterildiğini ancak davacı üç kardeşin 1988 yılında arsayı satın alıp üzerine bina inşa ettiklerini ve o günden bu yana burada ikamet ettiklerini, tüm vergiler ile ecrimisil ihbarnamelerinin davacılar tarafından yatırıldığını; kadastro tespitinde ve kayıtlarda bir de davalının soyadının '...' olarak yanlış yazılmış olmasının da iddialarını desteklediğini, davalının orta okul tahsili itibariyle İstanbul'dan ayrılarak memuriyet görevi nedeniyle tespitin yapıldığı bölgeye gelmediği gibi asla burada ikamet etmediğini ileri sürerek 891 parseldeki davalı adına kayıtlı 1/4 hissenin tapusunun iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 2014/222 Esas sayılı davanın esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/380 Esas sayılı davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm davacılar ... ve arkadaşları vekili ile dahili davalı Hazine vekili tarafından ise vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 02/03/2020
gününde oybirliği ile karar verildi.
20. Hukuk Dairesi 2017/9211 E. , 2020/1144 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 38 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 54 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 42 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 51 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 51 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 35 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat