21. Hukuk Dairesi 2017/684 E. , 2018/6902 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

21. Hukuk Dairesi 2017/684 E. , 2018/6902 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA

Davacı, davalı işverene ait iş yerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, feri müdahil Kurum ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

K A R A R

Dava, davacının 26 temmuz 2007-10 Haziran 2015 tarihleri arasında davalı nezdinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davalı işyerinden tespiti istenen dönemde davacı adına Kuruma 17.03.2014-17.03.2015 tarihleri arası bildirilen hizmeti olduğu, davalı işverene ait ihtilaflı döneme ait dönem bordrolarının tamamının mevcut olmadığı davacı tanıklarının ve bir de bordro tanığının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; ihtilaflı döneme ait dönem bordrolarının tamamı getirtilip resen bordro tanıkları dinlenmeden (dinlenenlerin tamamı davacı tanığı dinlenen tek bodro tanığının da gerçek çalışması mevcut değil) davacı tanığı ...’ın ifadesinde geçen kesintili çalışma olgusu araştırılmadan kesintili süre var ise hak düşürücü süre değerlendirilmeden ve davalı işyerinin daha önce Emniyete vaya Jandarmaya çalışan kimlik bilgilerini bildirip bildirmediği hususu araştırılmadan yalnızca davacı tanık ifadeleri ile sonuca gidilmesi hatalıdır.
Yapılacak iş, ihtilaflı döneme ilişkin olarak davalı işverenin tüm dönem bordrolarını getirterek, dönem bordolarında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, davacı tanığının ifadesinde geçen kesintili çalışma olgusunu tanık ifadeleri ile netleştirmek kesintili çalışma var ise hak düşürücü süre yönünden değerlendirme yapmak, davalı işyerinin alkollü mekan olduğu da göz önüne alınarak işverenin Emniyete veya Jandarmaya çalışan kimlik bildiriminde bulunup bulunmadığını araştırmak; gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de; davalı işveren tarafından bildirilen dönemlerin kararda dışlanmaması hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, SGK ve Davalı İşveren vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,
01.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön