21. Hukuk Dairesi 2016/17436 E. , 2018/5979 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenler ile temyiz kapsam nedenlerine göre; davalı ...'nün tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, 27/08/2001 tarihinde meydana gelen zararlandırıcı iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalı müteveffanın eş ve 5 (beş) çocuğunun maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Kazalı müteveffa ...’in, elektrik ustası olduğu, olay günü olan 27/08/2001 tarihinde, direk ve tellerinin bakım onarım işinde abone bağlantısı yapmak için direk üzerinde çalışırken abone kablosunun bir ucunun elinde diğer ucunun yüksek gerilim hattına çarpması ile elektirik akımına kapılması sonucu kazalanarak % 14 oranında malul kaldığı, bu iş kazası nedeniyle ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/174 sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminat davası açtığı, dava devam ederken davacının trafik kazası geçirmesi nedeniyle 23/05/2006 tarihinde vefat ettiği, davacının mirasçılarının davaya devam ettiği, davanın 3 kez müracaata kaldığı için HUMK 409/son gereği açılmamış sayılmasına karar verildiği , bu kararın kesinleştiği, ardından kazalı müteveffanın mirasçılarının 28/12/2010 tarihinde eldeki davayı açtıkları anlaşılmıştır.
Mahkemece, davacıların maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile; murisin eşi ... yönünden 1.400,51 TL, murisin çocukları yönünden 700,27‘ er TL maddi tazminatın ilk dava tarihi olan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat talebinin ise subut bulmadığından reddine karar verilmiştir.
SGK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından 27/08/2001 tarihinde meydana gelen olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, kazalının maluliyet oranının %14 olduğu, bu oran üzerinden gelir bağlandığı ve hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde davacının % 15 oranında kusuru bulunduğu anlaşılmaktadır.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Somut olayda, kazalı müteveffanın mirasçıları yararına, müteveffanın %14 maluliyeti üzerinden uygun bir manevi tazminata karar vermek gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalı ...'ne yükletilmesine, 03/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
21. Hukuk Dairesi 2016/17436 E. , 2018/5979 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 37 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat