21. Hukuk Dairesi 2017/6475 E. , 2018/1066 K.
'İçtihat Metni'
Davacı... Vek. Av. ... ve davalı ... Ltd. Şti. Av. ... ile ihbar Olunan ... Sigorta A.Ş aralarındaki tazminat davası hakkında ... İş Mahkemesince verilen 25/11/2016 Gün ve 2016/738-673 Sayılı kararın onanmasına ilişkin Dairemizin 16/10/2017 gün ve 2017/261-2017/7828 sayılı ilamına karşı davalı vekili tarafından süresi içinde maddi hatanın düzeltilmesi yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davalı - karşı davacı vekilinin 13/11/2017 tarihli dilekçesiyle Dairemizin 16/10/2017 tarih, 2017/261 Esas, 2017/7828 Karar sayılı Bozma ilamında maddi hata olduğunu, maddi hatanın giderilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.
İş Mahkemeleri Kanununun 8/3. maddesi gereğince İş Mahkemelerinden verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ancak; Yargıtay onama ya da bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunduğu hallerde, dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayalı olarak verilmiş onama ya da bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak, evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır. Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.
Maddi yanılgı kavramından amaç; Hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa, inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin Kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılanma sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrar edilmesi ve maddi gerçeğin göz ardı yapılması, yargıya duyulan güven ve saygınlığı sarsacağı gibi, Adalete olan inancı ortadan kaldırır ve yok eder.
Bu nedenledir ki; Yargıtay; bu güne değin maddi yanılgının belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltmesini kabul etmiştir. Kaldı ki kimi açık maddi yanılgıya dayalı ve yanlışlığı son derece belirgin haksız ve adaletsiz sonuçların giderilmesi kamu düzeni açısından zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2002/10-895E ve 2002/838K, 2003/21-425E ve 2003/441K sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, Dairemiz kararında maddi hatanın söz konusu bulunduğu anlaşılmakla Dairemizin 16/10/2017 tarih, 2017/261 Esas, 2017/7828 Karar sayılı Onama kararının kaldırılmasına karar verilerek dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, temyiz edenin sıfatına ve temyiz kapsam ve nedenlerine göre, Davacı – Karşı Davalı vekilinin tüm, ile Davalı – Karşı Davacı vekillinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
Dava, 11/12/2010 tarihli iş kazasında sigortalının maluliyeti nedeniyle manevi zararlarının giderilmesi istemine, Karşı Dava ise aynı iş kazasında davalı işverene verilen zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davada davacının manevi tazminat isteminden feragat etmesi nedeniyle davanın reddine, karşı davanın ise ispat edilemediğinden reddine karar verilmiştir.
Somut olayda davacı-karşı davalının davalı – karşı davacı şirkette otobüs şoförü olarak çalışırken, olay günü kullandığı otobüsün direksiyon hakimiyetini kaybederek kaza geçirdiği, asıl davada davacının manevi tazminat isteminden yargılamanın devamı sırasında feragat ettiği, karşı davacı işveren şirketin ise kaza nedeniyle aracın değerinde meydana gelen eksilme nedeniyle 8.000,00 TL ve aracın çalışamamasından kaynaklı 2.000,00 TL gelir kaybının davacı – karşı davalıdan tahsilini talep ettiği, yargılamanın devamında karşı davacı vekilinin 21/03/2014 tarihli beyanıyla gelir kaybına ilişkin istemini atiye terk ettiği mahkemece davalı- karşı davacının talebiyle ilgili deliller toplanmaksızn karar verildiği anlaşılmıştır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunun 321/2.maddesine göre “İşçi, taahhüt ettiği şeyi ihtimam ile ifaya mecburdur. Kasıt veya ihmal ve dikkatsizlik ile iş sahibine iras ettiği zarardan mesuldür”. Benzer şekilde olay tarihinden sonra yürülüğe giren 6098 sayılı Tük Borçar Kanunun 396/2.maddesinde “İşçi, işverene ait makineleri, araç ve gereçleri, teknik sistemleri, tesisleri ve taşıtları usulüne uygun olarak kullanmak ve bunlarla birlikte işin görülmesi için kendisine teslim edilmiş olan malzemeye özen göstermekle yükümlüdür.” Aynı kanunun 400.maddesine göre de “İşçi, işverene kusuruyla verdiği her türlü zarardan sorumludur.”
İşçinin iş görme edimini yerine getirirken özen borcuna aykırı davrandığı kasıt veya ihmal ve dikkatsizlik ile işverene zarar verdiği hallerde zarara uğradığını ispat yükü işverene zararın oluşmasında kusuru bulunmadığını ispat yükü ise işçiye aittir. 6100 sayılı HMK’nun Taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında mahkemece yapılacak iş karşı davacı vekilinin yargılamanın devamında ibraz ettiği dilekçe ve beyanlarında dayandığı delillerini ibraz etmesi için süre vermek, delillerin toplanmasından sonra davacı karşı davalının kusurunun tespiti için trafik alanında uzman 3 kişilik iş güvenliği uzmanı bilirkişi heyetinden kusur raporu almak, iş bu davaya konu kaza nedeniyle sigorta şirketleri tarafından yapılan sigorta ödemeleri bulunup bulunmadığını araştırarak, sigorta ödemesi bulunması halinde tenzili değerlendirilerek, karşı davacının tazminat istemi hakkında bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik incelemeyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı- karşı davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, karar düzeltme harcı ve temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 12/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
21. Hukuk Dairesi 2017/6475 E. , 2018/1066 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 2 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat