21. Hukuk Dairesi 2017/4673 E. , 2018/8761 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

21. Hukuk Dairesi 2017/4673 E. , 2018/8761 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 6. İş Mahkemesi


TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
DAVACI TALEBİ :
Davacı vekili, iş kazası maluliyeti sebebiyle, dava ve ıslah dilekçesi ile 15.000TL maddi, 170.000TL manevi tazminat talep etmiştir.
DAVALI CEVABI :
Davalı işveren, meydana gelen olayın iş kazası olmadığını, davacının kusurundan kaynaklandığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesi, 04.11.2016 tarihli kararında maddi tazminat talebini reddetmiş manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulü ile 40.000TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline hükmetmiştir.
İSTİNAF MAHKEMESİ KARARI :
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nin 16.05.2017 tarihli kararında, tarafların istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermiştir.
TEMYİZ TALEPLERİ :
Davacı vekili, manevi tazminatın az olduğunu, maluliyetin %42 olduğunu, maluliyet oranından dahi düşük miktarda manevi tazminata karar verildiğini, omurilik kırılması sebebiyle müvekkilinin beline 8 ayrı platin takıldığını, maddi tazminata hükmedilmediğini, açıklanan ve re’sen tespit edilecek sebeplerle kararın bozulması gerektiğini savunmuştur.
Davalı vekili, manevi tazminat talebinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, olayın iş kazası olarak nitelendirilemeyeceğini, davacının vazifesi olmayan bir sebeple kaza geçirdiğini, açıklanan ve re’sen tespit edilecek sebeplerle kararın bozulması gerektiğini savunmuştur.
TEMYİZ İNCELEMESİ :
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava, iş kazası maluliyeti nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kararında, maddi tazminat talebinin reddine, 40.000TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline hükmedilmiştir.
Dosya içeriğine göre, Sosyal Güvenlik Kurumu tahkikat evrakında, 11.08.2010 tarihli olayın iş kazası olarak kabul edildiği; SGK Başkanlığı tarafından tarafından meslekte kazanma güç kayıp oranının %42 olarak tespit edildiği ve davacıya iş kazası gelirinin bağlandığı; 92 gün iş ve güçten mahrum kalma sebebiyle Kurum tarafından davacıya geçici iş göremezlik ödemesinin yapıldığı; yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyet raporunda davalı işverenin %70, davacı işçinin ise %30 kusurlu bulunduğu; bilirkişi hesap raporuna göre bakiye maddi zararın kalmadığı anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin, özel halleri göz önünde tutarak takdir edeceği tazminat tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu ortadadır.
O halde, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı KALDIRILMASI gerekmiştir.
SONUÇ :
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön