21. Hukuk Dairesi 2017/1244 E. , 2018/7167 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; bozmaya uyarak ilamda yazılı nedenlerle 87.054,14 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09/10/2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, meslek hastalığı sonucu davacının maluliyete uğraması nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacı lehine 77.054,14 TL maddi tazminat, 10.000 TL manevi tazminatın 12/04/2002 maluliyet tespit tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından Mahkemece verilen 25/10/2013 tarih 2011/347 Esas - 2013/542 Karar sayılı bir önceki kararın Dairemizin 23/09/2014 tarih ve 2014/2100 Esas - 2014/18352 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu,Yerel Mahkemece bozmaya uyulduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.3.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyması ile Mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma yükümlüğü doğar. Bu ilke Usul Kanunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtayın bozma kararına uymuş olan Mahkemenin, bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükmünü tesis etme zorunluluğu vardır.
Öte yandan usuli kazanılmış hak kavramı, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.( HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Bu açıklamalardan olarak yerel mahkeme her ne kadar dairemizin yukarıda esas ve karar numarası verilen bozma ilamına uyulmuşsa da, bozma ilamında açıkça Kurumca bağlanan gelirlerin ilk peşin değerinin rücu edilebilecek kısmının hesaplanarak, bozmadan önce alınan hesap bilirkişi raporunda belirlenen zarar tutarından indirilmesi gerektiğine işaret edilmişken, mahkemece bozmadan sonra alınan 22.05.2016 tarihli rapora itibar edilmesi uyulan bozma kararına ve davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hakka aykırı olmuştur.
3- Öte yandan taraflar arasında kaçınılmazlıktan davalının sorumluluğu noktasında da uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır.
Kaçınılmazlık; hukuksal ve teknik anlamda; fennen önlenmesi mümkün bulunmayan başka bir anlatımla, işverence mevzuatın öngördüğü tüm önlemlerin alınmış olduğu koşullarda dahi önlenmesi mümkün bulunmayan durum ve sonuçları ifade eder.
Bir olayın tamamen kaçınılmazlık sonucu meydana geldiğinin saptanması halinde hakim, işverenin sorumluluğunu, Borçlar Kanunu'nun 43. maddesini gözönünde tutarak hakkaniyet ölçüsünde saptamalıdır. Her iki taraf yönünden % 50'şer sorumluluğun paylaştırılması ilk bakışta uygun görünebilirse de, işçi-işveren arasındaki bu tür davalarda tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının göz önünde bulundurulması halinde; işverene biraz daha fazla sorumluluk verilmesi; sosyal hukuk devleti ilkesi gereği düşünülebilir. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması da bu yöndedir
Somut olayda davacının meslek hastalığına yakalanmasında işverenin %85 oranında kusurunun bulunduğu, %15 oranında ise kaçınılmazlığın etkili olduğunun tespit edildiği açıktır.
O halde yukarıda söz edilen ilkeler göz önünde bulundurularak ve taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış haklar da dikkate alınarak, önceki bozma kararının işaret ettiği 12/06/2013 tarihli hesap raporu dikkate alınmak suretiyle, bu rapordaki verilere göre kaçınılmazlığın % 60’ından davalı işverenin sorumlu olduğu gözetilerek davacının maddi tazminat alacağının belirlenmesi ve belirlenen bu tutardan,kurumca bağlanan gelirlerin ilk peşin değerinin rücu edilebilecek kısmının indirilmesi suretiyle maddi tazminat alacağının belirlenmesi gerekirken;
Yazılı şekilde usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde bozmadan sonra alınan 22.05.2016 tarihli hesap raporuna itibar etmek, kaçınılmazlığın %40’ından davalı işverenin sorumlu olduğunu değerlendirerek belirlenen bu tazminat alacağından kurumca bağlanan gelirlerin ilk peşin değerinin rücu edilebilecek kısmının indirmek suretiyle maddi tazminat alacağının belirlenmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı ile davalı yararına takdir edilen 1.630,00TL duruşma Avukatlık parasının karşılıklı olarak birbirlerine yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 09.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
21. Hukuk Dairesi 2017/1244 E. , 2018/7167 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 32 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat