21. Hukuk Dairesi 2016/15960 E. , 2018/4872 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

21. Hukuk Dairesi 2016/15960 E. , 2018/4872 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı .... Ltd. Şti. vekilinin tüm, davalı ... vekili ile davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusunun iş kazasından kaynaklanan zararların tazminine ilişkin olduğunun kabulü sonrasında işbu davada uyuşmazlık konusu olan öncelikli husus, bu tür davalarda, gerek 818 sayılı B.K.’nun 125. maddesinde, gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesinde belirtilen 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya kapsamından, kaza tarihinin 27.04.2005, dava tarihinin 24.08.2006, maddi tazmnat talebini artırır ıslah dilekçesinin 25.03.2016 tarihinde harçlandırdığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, ıslah dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat istemine ilişkin olarak, ıslah ile artırılan kısmın davalı ... yönünden zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken yazılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3- Dosyanın incelenmesinden davaya konu olay nedeniyle Kurum tarafından davacı sigortalıda % 15,2 oranında iş gücü kaybı belirlediği, davacının bu orana itirazı üzerine SSYSK tarafından iş gücü kayıp oranını % 22 olarak belirlediği ve davacı vekilinin bu orana bir diyeceği olmadığını beyan ettiği, davalı tarafın çelişkinin giderilmesi istemi üzerine sonrasında Adli tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından % 24, Adli Tıp Genel Kurulu tarafından % 25 oranında iş gücü kaybı belirlendiği, davalı işveren ... ile davacının sigorta müfettişine ve yardımcısına verdikleri ifadelerde günlük 25 TL ücretin iki tarafında kabulünde olduğu, hükme esas alınan hesaba ilişkin bilirkişi raporunda zararın iş gücü kayıp oranı bakımından % 15,2, ücret bakımından asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığı anlaşıldığından davacının maddi zararının % 22 oranındaki iş gücü kayıp oranı üzerinden ve günlük 25 TL ücret aldığının kabulü ile hesaplanıp Kurum'dan % 22 iş gücü kayıp oranında gelir bağlanması halinde ilk peşin sermaye değerinin ne olacağı sorularak Rücu edilebilir kısmının tenzili ile belirlenmemesi hatalı olmuştur.
4- Dosyanın incelenmesinden davaya konu olayın meydana gelişinde davacı kazalının % 40 oranında müterafik kusurunun bulunduğu anlaşılmaktadır.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen 10.000,00 TL manevi tazminat azdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekili ile davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ...'e iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalı ...'ye yükletilmesine,
15.05.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.







Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön