21. Hukuk Dairesi 2017/3354 E. , 2018/2252 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

21. Hukuk Dairesi 2017/3354 E. , 2018/2252 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : İş Mahkemesi

Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
A)Davacı İstemi :
Dava, davalı Kurumca iptal edilen zorunlu sigortalılık bildirimlerinin geçerli olduğunun tespiti ile Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı :
Davalı Kurum vekili, davacının hizmet akdine tabi fiili çalışması bulunmadığından tesis edilen işlemin yerinde olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve kararı :
Mahkemece, davalı işyeri muhtasar beyannameleri ile dinlenen bordro tanık beyanları doğrultusunda, istek gibi davanın kabulüne karar verilmiştir
İstinaf başvurusu :
Davalı Kurum vekili; 5510 sayılı Yasa hükümlerinden etkilenmeyi önlemeye yönelik olarak, 01.10.2008 tarihi öncesinde sigortalılık tescilini amaçlayan ve eylemli çalışmaya dayalı olmayan bildirimlerin iptali yönündeki Kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi :
Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusu;
aynı rapor içeriğiyle sigortalılık süreleri iptal edilen sigortalılar tarafından açılan davalar sürecinde, işyerinin çalışma koşulları ve işçi gereksiniminin belirlenmesi amacıyla elde edilen bilirkişi raporunda yer alan, denetim faaliyeti ile uğraşan firmalarda uyuşmazlık konusu aylarda şirket beyannameleri verildiği ve buna bağlı evrak yoğunluğu oluştuğu, başka firma işleriyle de ilgilendiğinden getir-götür ve fotokopi işlerinin yoğun olabileceği, vergi kayıtlarında yapılan incelemeye göre çekişme konusu aylarda işverenin cirosunda, hasılatında, iş kapasitesinde artış gerçekleştiğinin belirlendiği yönündeki saptamalar; değinilen rapor içeriğine göre dava konusu aylarda diğer aylara göre çalışan sayısında artışın kabul edilebilir olabileceği, diğer aylarda bildirimleri yapılmayan ve içlerinde davacının yer aldığı 9 sigortalının kısmi çalışmasına ilişkin ifadeleriyle adlarına yapılan bildirim sürelerinin uyumu karşısında; işyeri çalışanı tanık anlatımlarında belirtildiği üzere, fotokopi çekme, evrak dosyalama ve iletimi türündeki büro işlerinde hizmet akdine dayalı olarak eylemli çalıştığı sonucuna varılmıştır.
Ayrıca, Kurum iptal işleminin asıl gerekçesini, 5510 sayılı Yasanın yürürlük tarihi öncesinde 506 sayılı Yasa hükümlerine göre tescil gerçekleştirilmek suretiyle, davacının yaşlılık aylığı koşulları yönünden, 5510 sayılı Yasanın daha ileri yaşta yaşlılık aylığından yararlanmaya yönelik hükümlerinden etkilenmemesinin önlenmeye çalışıldığı görüşü oluşturmakta ise de; 506 sayılı Yasanın 60/G maddesinde yer alan, 'Bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.' düzenlemesi yanında; aynı Yasanın Geçici 54. maddesinde yer alan, '01/04/1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında 60 ıncı maddenin (G) fıkrası hükmü uygulanmaz.' hükmü karşısında; sigortalıların uzin vadeli sigorta kolları yönünden tabi olacakları yasal düzenlemenin, 18 yaşın ikmali tarihindeki durumlarına göre belirlenecek olması nedeniyle; 506 sayılı Yasa hükümlerine tabi aylık koşullarından yararlanma sonucu doğurmayacak olan 18 yaşın ikmali öncesindeki tescil işleminin, salt bu gerekçeyle Kurum tarafından iptalinin de hukuksal dayanağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır. İncelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar vermiştir.
E)Temyiz :
Davalı Kurum temyiz nedenleri :
Davalı Kurum vekili, istinaf başvuru gerekçelerini tekrarlayarak mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla belirlenmelidir.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 09.09.1991 doğumlu olduğu, davacıya ait hizmet cetvelinde 25.04.2008- 30.06.2008 tarihleri arası, 2008/4. ayda 1 gün, 2008/5. ayda 4 gün, 2008/6. ayda 15 gün davacı adına davalıya ait 1055221.35 sicil numaralı büro işyerinden 506 sayılı Yasa kapsamında hizmetlerinin Kurum’a bildirildiği, Kurumun 11.01.2011 tarihli GY 2011/12 sayılı raporu ile 1055221.35 sicil sayılı dosyada işlem gören ...Ltd.Şti.nin işvereni olduğu Mali Müşavirlik Bürosu işyerinden 2008/04 döneminde toplam 10 kişinin (bu meyanda davacı ...' nun) 25.04.2008 tarihinden itibaren bu işyerindeki sigortalı bildirimlerinin fiili çalışmaya dayanmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla Kurumca, davacının 25.04.2008 tarihli sigortalı tescil işlemi ile 2008/4-5-6.aylardaki sigortalı bildirimlerinin re’sen iptal edildiği, davalı işyerinin 15.05.1995 tarihinden itibaren 506 sayılı yasa kapsamında olduğu, şirkete ait muhtasar beyannamelere göre; 2008/Nisan-Mayıs-Haziran döneminde 12 işçi çalıştırıldığı, dönem bordrolarının gönderildiği, emsal dosyada alınan Mali Müşavir ... tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda; dönem bordrolarının incelenmesinde 2007 yılı tüm 2008 yılı 1. dönem dahil çalışan sayısının 2-3 arası olduğu, 2008/2. dönemde 12 olup 2008/3. dönem ve 2009 yılının tümünde sigortalı sayısı 2-3 arasında olduğunun bildirildiği, davalı şirketile ilgili vergi dairesi tarafından gönderilen 2007-2008-2009 yıllarına ait tahakkuk dökümünün incelenmesinde; vergi matrahında ( İş hasılatında) bir önceki dönem olan 2007/4-5-6. aylara göre 2008/4. ayda % 60.27, 2008/5. ayda % 80.52, 2008/6. ayda ise % 9.76 lık bir azalma meydana geldiğinin belirtildiği, 2007 yılı 103 bin, 2008 yılı 180 bin, 2009 yılı 128 bin toplam KDV (hasılat) matrahı olduğu, davalı şirketten temin edilen müşteri sayısının ise 2006 da 26, 2007 de 27, 2008 de 25, dava dışı Sun Aş için ise 2006 da 117, 2007 de 118, 2008 de 124 olduğu, davacı tanıklarının aynı zamanda bordro tanığı olup çalışmayı doğruladıkları anlaşılmıştır.
Somut olayda; davalı işyeri muhasebe bürosu olup yaş itibariyle 13-17 yaş arasında davacı dahil birden fazla yaşı küçük işçinin sigortalı gösterildiği Dairemize intikal eden diğer dosyalardan ve müfettiş raporundan anlaşılmaktadır. Davalı şirkete ait muhasebe bürosu işyerinin vergi kayıtları ve müşteri portföyünden müşteri potansiyelinin artmadığı, işyeri muhasebe bürosu olup muhasebe işlerinde davacının bildirimi yapılan sürelerde genel itibariyle bir iş yoğunluğunun olmadığı, kaldı ki iş yoğunluğunun artmasının getir- götür işlerinde aşırı bir yoğunluk oluşturmayacağı, dönem bordrolarının incelenmesinden davacının bildirimi yapılan 2008 yılı 4-5-6. aylar öncesi ve sonrasında davalı işyerinden 2 ila 3 kişi arasında bildirim yapıldığı, bu veriler ışığında 5510 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden önce eski mevzuata tabi olma bakımından sigortalılık başlangıcı amacı ile davacının bildiriminin yapıldığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
H)SONUÇ :
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.03.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön