21. Hukuk Dairesi 2016/11962 E. , 2018/1921 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

21. Hukuk Dairesi 2016/11962 E. , 2018/1921 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, 01/08/2014 tarihinden itibaren emekliliğe ve yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazandığının tespitiyle ödenmeyen aylıkların faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

K A R A R

Dava, davacının davalı kurum nezdinde ki sigortalılık işlemleri yönünden doğum tarihinin 27.05.1966 olduğu ve 01.08.2014 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığını yaş tashihi nedeniyle kesen Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 21.09.1984 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının bulunduğu, ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1987/703-478 Esas-Karar sayılı Kararı ile davacının 1972 olan doğum tarihinin 1966 olarak düzeltilmesine karar verildiği, kararın 13.10.1987 tarihinde kesinleştiği, davacının Kuruma verdiği 02.07.2014 tarihli dilekçesi ile mahkeme kararına göre düzeltilen doğum tarihine göre emeklilik işlemlerinin yapılmasını talep ettiği, Kurum tarafından davacının talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır.
Davacının yaşlılık aylığı talebi ile ilgili olarak gerekli şartlar 506 sayılı Kanun'un geçici 81. maddesinin (B) fıkrasında düzenlenmiş olup (e) bendinde “23/05/2002 tarihinde Sigortalılık süresi 14 (dahil) yıldan fazla, 15 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 44 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 17 yıl (dahil) dan fazla, 18 yıl 6 aydan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 48 yaşını doldurmaları ve en az 5225 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunmaları şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabilirler.” düzenlemesi yer almaktadır. Davacının talep tarihinde 25 yıl sigortalılık süresinin bulunması, 48 yaşını tamamlaması ve en az 5225 gün prim ödemesinin bulunması gerekmektedir.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 120/2 maddesi, (Bağ-Kur Yasanının 66. maddesi) bazı kötü uygulamaları önlemek amacı ile özel bir düzenleme getirmiş ve belli sigorta kollarında, hangi doğum tarihinin esas alınacağını açıkça belirlemiştir. Gerçekten anılan Yasa'nın 120/2. maddesi (66. maddesi) çok açık olarak 'malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında 'sigortalıların ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri .... esas tutulur. ' hükmünü içermektedir. Hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde yapılan bu düzenleme karşısında sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı açıktır.Nitekim 5510 sayılı Yasanın 57. maddesinde de anılan maddeye paralel bir hüküm getirilmiştir. Hukuk Genel Kurulunun 9.10.2002 gün ve 2002/21-761 Esas; 14.04.2010 gün ve 2010/21-194 Esas 2010/219 Karar sayılı kararları da bu yöndedir. Bu özel düzenleme dışında ki kesinleşmiş bir yargı kararının uygulamalarda geçerliliğini koruyacağı tartışmasızdır.
Somut olayda; davacının 21.09.1984 tarihinde sigortalılığının başladığı, doğum tarihinin sonradan 13.10.1987 kesinleşme tarihli yaş tashihi kararı ile 1966 olarak düzeltilmesine karar verildiği anlaşıldığından 506 sayılı yasanın 120/2 maddesi dikkate alındığında, yaş tashihinin yapılmış olması sonuca etkili olmayıp, ilk tescil tarihinden sonra yapılan bu yaş tashihinin, sigorta işlemlerinde dikkate alınamayacağı ortadadır.
Yapılacak iş, davacının sigorta başlangıcı olan 21.09.1984 tarihinde geçerli doğum tarihine (1966) göre talep tarihinde 48 yaşını tamamlamadığını göz önünde bulundurarak davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.03.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön