İpotek takibi 3.kişi tarafından haricen yapılan ödemenin limit ipotek miktarından düşülemeyeceği


İcra ve İflas Hukukunda İhale İşlemleri, Sıra Cetveli ve Paraların Paylaştırılması, İhale Bedelinin Nemalandırılması, İhalenin Feshi
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2280
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

Özet:

Takip dayanağı genel kredi sözleşmelerinin bir kısmında her ne kadar müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak üçüncü kişi (borca mahsuben kısmi ödeme yapan) A. Y.'ın ismi de yer almakta ise de, alacaklı tarafından anılan bu kefil yönünden icra takibi başlatılmadığı görülmektedir. Bu durumda limit ipoteği niteliğinde olan söz konusu taşınmazların satışından elde edilecek tutarın yasal kesintiler sonrasında alacaklıya ödenmesi gerekeceğinden icra müdürlüğünce anılan üçüncü kişi tarafından yapılan 170.000 TL tutarındaki ödemenin ipotekli taşınmazların satış bedelinden düşülmesi yönünde re'sen karar alınması isabetsiz olup, bu karara yönelik şikayetin mahkemece kabulü yerine yazılı gerekçeyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.



T.C.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi
Esas No:2011/28108
Karar No:2012/15100



Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibine geçilmiştir. Takip konusu edilen üç taşınmazdan biri üçüncü kişi M.K.a ait olup, takipte hem kredi borçlusu Ö.K ... Ltd.Şti., hem de taşınmaz maliki üçüncü kişi borçlu sıfatıyla yer almaktadır. İpotekler borçlu şirketin doğmuş ve doğacak borçların teminatı olacak şekilde alacaklı banka lehine düzenlenmiş limit ipoteği niteliğinde olup, her üç taşınmazın toplam ipotek limitinin 675.000 TL olduğu görülmüştür.
18.02.2009 tarihli takip talebi ve buna uygun düzenlenen örnek 6 numaralı icra emrinde dosya borcu toplamının 850.923,78 TL olduğu belirtilmiş, ancak ipotek limiti kapsamında kalan 675.000 TL tutarın fazlaya dair alacak ve faiz talep etme ve her türlü hak ve alacaklar saklı kalmak, tahsilde tekerrür olmamak üzere tahsili talebinde bulunulmuş, ayrıca .... üst sınır ipoteği nedeniyle bu takipte talep edilmeyen ana para faiz, BSMV ve bu takipten kaynaklanan avukatlık ücreti ve toplam masrafın ayrıca talep edileceği belirtilmiş; nitekim dosya arasında bulunan Konya 13. İcra Müdürlüğü'nün 2009/2469 Esas sayılı genel haciz yoluyla başlatılan ilamsız icra takibinde alacaklı bankanın aynı sözleşmelere dayalı olarak kredi borçlusu şirket ile sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunan R.K.ve Hacı M.K.aleyhine yine aynı takip toplamı (850.923,78 TL) kredi borcunun tahsili yönünde tahsilde tekerrür olmamak üzere icra takibi başlatıldığı, anılan takipte kredi borçlusu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan (13 İcra Müdürlüğü'nün 2009/2468 Esas sayılı) takip dosyasında (üst sınır maximal ipotek tutarı 675.000 TL üzerinden takip başlatıldığından) ipoteği aşan 175.923,78 TL'nin tahsili borçlu şirketten tahsili, müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin ise borcun tümünden sorumlu oldukları belirtilerek tahsilde tekerrür olmamak üzere bir başka takip daha başlatıldığı görülmektedir.
İİK'nun 45. maddesi gereğince; rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile, alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak rehin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklı kalan alacağı iflas veya haciz yolu ile takip etmesi mümkündür. HGK'nun 18.04.2011 gün ve 2011/12-354 E.-2011/367 sayılı kararında (... özellikle takip konusu alacağın rehin tutarı ile karşılanamayacağının belirgin olması karşısında tüm alacak için tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla haciz yolu ile takip yapılmasında usulsüzlük olmadığını) açıklanmıştır. Bu itibarla yapılan bu ikinci takibin İİK'nun 45. maddesine uygun bir takip olduğu görülmektedir
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra alacaklı vekilinin bu takip dosyasına yaptığı 10.03.2010 tarihli yazılı başvuruda "... belirtilen tarihlerde borçlu şirketin borcuna mahsuben takip tarihinden sonra .... toplam 170.000 TL tahsilat yaptığı, bu hususun tahsilde tekerrür olmamak üzere, iş bu dosyaya konu alacak için bir kısım firma ve bir kısım müteselsil kefiller hakkında 2009/2469 Esas sayılı (yukarıda özetlenen diğer takip) dosyasına da bu tahsilatların bildirildiği" beyanında bulunulmuştur.
İlerleyen aşamalarda ipotekli taşınmazların satış hazırlıklarına başlanmıştır.
Alacaklı vekili 06.06.2011 tarihli talebinde; 10.03.2010 tarihli beyanıyla ilgili ek açıklamalarda bulunmuş; "yapılan tahsilatların genel nakdi ve garinakdi kredi sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzası bulunan (her iki takip dışı) üçüncü kişi Ahmet Yeniay tarafından kendisiyle varılan mütabakat gereği kefalet mukabili yapıldığı, hatta bu ödemeler nedeniyle firma ve diğer kefiller hakkında başlatılan diğer takip dosyasına da adı geçenin dahil edilmediği, her ne kadar kefilden yapılan bu tahsilatların tahsilde tekerrür olmaması için bu dosyaya da bildirilmiş ise de, kredi borçlusu firma ve ipotekli taşınmaz malikince yapılmış ödeme olmaması nedeniyle ipotek limitinden düşülmesinin mümkün olmadığı belirtilerek bu tahsilatların kredi müşterisi firmanın ipotek takibi dışındaki bankalarına olan borçlarına mahsup edildiği, bu çerçevede 675.000 TL bedelle kendilerine ipotekli olan taşınmazların bu dosyadaki satışların sonucunda dosyaya girecek paralardan ipotek toplam bedelinin ödenmesini" istemiş ve icra müdürlüğünce 02.06.2011 tarihli kararla bu talep kabul edilmiştir.
Takip konusu taşınmazların 06.06.2011 ve 16.06.2011 tarihlerinde ihaleleri gerçekleştirilmiştir. Taşınmazların ihale bedelleri toplamı 517.500 TL olup; taşınmazlardan biri 31.000 TL bedelle ve alacağına mahsuben alacaklı vekiline; diğer iki taşınmaz ve üçüncü kişilere ihale edilmiştir.


Yapılan ihaleler kesinleşip tescil yazıları hazırlandıktan sonra icra müdürlüğünce 14.07.2011 tarihinde dosya re'sen ele alınmış ve "takibin teminat ipoteği ve 675.000 TL ile sınırlı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibi olduğu, alacaklı vekilinin 10.03.2010 tarihli talebinde borçlu şirketin borcuna mahsuben farklı tarihlerde 170.000 TL tahsilat yapıldığını (haricen tahsil edildiğini) beyan ettiğinden tahsil edilen bu bedelin ipotek alacağı toplamından düşülerek 505.000 TL alacağı kaldığı, alacaklı bankanın 1 parsel, 19 bağımsız bölüm numaralı taşınmazı 31.000 TL'ye satın aldığı ve ipotek bedelinden bu bedel de düşülerek 434.000 TL ipotek alacağı kaldığı, buna alacaklı bankanın bu taşınmaz için yatırdığı vergi borcu eklendiğinde toplam ipotek alacağının 474.501,11 TL olduğu, dosyadaki bakiye satış bedelinin (üçüncü kişilere satılan taşınmazlarla ilgili vergi borçlarının belediyeye yatırılması sonucu kalan bakiye ihale bedelinin) ise 484.027,95 TL olduğu; taşınmaz kayıtlarında her ne kadar başkaca hacizler var ise de, ipotek alacağı derece kararına girmeden öncelikle ödenmesi gereken alacaklardan olduğundan, bakiye satış bedeli 484.027,95 TL'den kalan satış bedelinden 474.501,11 TL'nin harçları alınarak alacaklıya ödenmesine, haricen alındığı belirtilen 170.000 TL'nin harcı alınmadığı tespit edildiğinden ... 101,98'den harcın alınmasına, ipotekler üst sınır ipoteği olduğundan ipotek bedelini aşan bakiye satış bedeli 9.516,84 TL'nin haczi olan dosyalardan satış tarihi belirtilmek suretiyle 100. madde bilgilerinin istenmesine, gelen cevaplara göre ilk sırada haczi olan icra dosyasına derece kararı yapılmak üzere gönderilmesine, para gönderildikten sonra ipotek dosyasının infazen işlemden kaldırılmasına" karar verildiği ve bu kararın alacaklı vekili tarafından mahkeme önünde şikayete konu edildiği anlaşılmıştır.


İleride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ve MK'nun 881 ve 851. maddelerinde ifadesini bulan azami meblağ ipoteğinde (üst sınır ipoteğinde) borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazların ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosundaki limitle sınırlanabilir. MK'nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının bu limiti aşması mümkün değildir. HGK'nun 24.05.1989 gün ve 1989/11-194 E.-1989/378 K. sayılı kararında da yukarıdaki kural benimsenmiştir. İpoteğin üst sınır olması halinde borçlu sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur.


İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip sonucunda ipotekli taşınmazın satılması ile ipotek paraya çevrilmiş olur ve taşınmaz üzerindeki ipotek de bu şekilde sona erer. Taşınmazın ipotekten ari olarak ve ihale alıcısına tescil edilir.


Takip dayanağı genel kredi sözleşmelerinin bir kısmında her ne kadar müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak üçüncü kişi (borca mahsuben kısmi ödeme yapan) A. Y.'ın ismi de yer almakta ise de, alacaklı tarafından anılan bu kefil yönünden icra takibi başlatılmadığı görülmektedir. Bu durumda limit ipoteği niteliğinde olan söz konusu taşınmazların satışından elde edilecek tutarın yasal kesintiler sonrasında alacaklıya ödenmesi gerekeceğinden icra müdürlüğünce anılan üçüncü kişi tarafından yapılan 170.000 TL tutarındaki ödemenin ipotekli taşınmazların satış bedelinden düşülmesi yönünde re'sen karar alınması isabetsiz olup, bu karara yönelik şikayetin mahkemece kabulü yerine yazılı gerekçeyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.


SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 04/05/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Satış (ihale) İşlemleri” sayfasına dön