İHALENİN FESHİ, 3. KİŞİNİN TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI, İHALENİN FESHİ..........
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2015/19110
KARAR NO:2015/24179
KARAR TARİHİ: 13/10/2015
>İHALENİN FESHİ, BORÇLU ADINA KAYITLI TAŞINMAZA HACİZ KONULDUĞU, 3. KİŞİNİN TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASINDA TAŞINMAZIN BORÇLU ADINA TESCİLİNE KARAR VERİLMESİ-İHALENİN FESHİNİ GEREKTİRMEZ.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme karanının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı ve ihale alıcısı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mehmet Turan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu G.A. ile taşınmaz maliki 3. kişi F.K, F.K’ya ait olan taşınmazın 22.05.2012 tarihinde borçlu G. A.'a satıldığı, taşınmaz üzerine 19.11.2012 tarihinde haciz konulduğu, F K'nın eşi tarafından İstanbul 13. Aile Mahkemesinin 2013/668-2014/247 sayılı dosyasında 12.09.2013 tarihinde açılan tapu iptali ve tescil davasında taşınmaz satış işleminin iptali ile taşınmazın yeniden F.K adına tesciline karar verildiği, kararın 12.05.2014 tarihinde kesinleştiği ve 16.05.2014 tarihinde F.K adına tapuya tescil işleminin yapıldığını ileri sürerek 02.12.2014 tarihinde yapılan ihalenin feshini talep etmiş, mahkemece davanın kabulü ile ihalenin feshine karar verildiği anlaşılmıştır.
İİK'nun 134. maddesinde ihalenin feshi nedenleri teker teker belirtilerek gösterilmemiştir. Sadece, BK'nun 226. maddesinde yazılı nedenler de dahil olmak üzere, satış ilanının tebliğ edilmemiş olması, satılan malın esaslı niteliklerindeki hata ve ihaledeki fesat nedenleriyle ihalenin bozulabileceğine değinilmiştir.
İhalenin bozulma nedenleri gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamasında;
1 - İhaleye fesat karıştırılmış olması
2- Artırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı İşlemler
3 - İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler
4- Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması şeklinde sıralanmıştır.
Somut olayda, mahkemece, dava açılan taşınmazın ihale tarihinden önce Aile Mahkemesi kararı ile üçüncü kişi adına tapuya tesciline karar verildikten sonra satışa çıkarıldığı gerekçesi ile ihalenin feshi isteminin kabul edildiği görülmektedir. Mahkemenin bu yöndeki kabulü yukarıda açıklanan fesih nedenleri arasında bulunmamaktadır.
Öte yandan ihaleye konu taşınmazın icra müdürlüğünce haciz konulduğu 19.11.2012 tarihinde borçlu adına tapuda kayıtlı olduğu anlaşıldığından, icra memurunun haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmaktadır. Taşınmazın İstanbul 13. Aile Mahkemesinin 08.04.2014 tarih ve 2013/668 esas, 2014/247 karar sayılı ilamı gereğince, şikayetçilerden F.K adına tesciline karar verildiği anlaşılmış ve hükmen tescilin hacizden sonra yapıldığı tespit edilmiştir. Sonradan mahkemeden tapu iptal tescil kararı alınması hacizlerin fekkine dair karar alınmadığı sürece duruma etkili değildir.
Şikayetçinin dayanak yaptığı İstanbul 13. Aile Mahkemesi’nin 08.04.2014 tarih ve 2013/668 esas, 2014/247 karar sayılı ilamında, sadece iptal ve tescil ile yetinilmiş, hacizlerin kaldırılması ile ilgili bir hükme yer verilmemiştir. İcra müdürü haciz işlemini yaparken bir başka anlatımla haciz tarihinde, taşınmazın borçlu adına kayıtlı olması zorunlu ve yeterlidir. Böyle olduğu takdirde icra müdürünün haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmadığı sonucuna varılmalıdır.(HGK.nun 13.6.2001 tarih, 2001/12-461 E. - 2001/516 K.).
Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi halinde dahi, haciz tarihindeki mülkiyet durumuna etkisi olmaz. Tescil kararı hacizden sonra verildiğinden tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm taşımadığından, haczin kaldırılması istemi 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabilir ve bu karar sebebiyle ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir.
O halde mahkemece, şikayetin reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı ve ihale alıcısının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YUKARIDAKİ KARARDA GEÇEN HUKUK GENEL KURUL KARARI
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
ESAS NO. 2001/12-461
KARAR NO. 2001/516
KARAR TARİHİ. 13.6.2001
>TAPUDA BORÇLU ADINA KAYITLI TAŞINMAZIN HACZİ
2004/m.96
ÖZET : İİK.nun 96. ve bunu izleyen maddelerinde düzenlenen istihkak iddiasına ilişkin koşullar menkul mallar için uygulanmaktadır. Taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması istemi icra memurunun işlemine yönelik şikayet mahiyetinde olduğundan şikayet koşulları doğrultusunda çözümlenmesi gerekir. Bu nedenle haciz tarihinde borçlu adına tapuda kayıtlı taşınmaz için mülkiyet iddiasında bulunan şikayetçinin merci nezdinde istihkak davası açması mümkün olmayıp MK. hükümlerine göre yasal yollara başvurması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki "istihkak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 2. İcra Tetkik Mercii Hakimliğince istihkak iddiasının kabulüne dair verilen 27/04/2000 gün ve 1999/763 E- 2000/320 K. sayılı kararın incelenmesi Yaşar Galata vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 25/09/2000 gün ve 2000/12693-13588 sayılı ilamı ile; ( ...1-Merci kararının ve bunun taalluk ettiği işin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılması HUMK.nun hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi.
2-20/05/1999 tarihinde borçlu Kastel İnşaat Taahhüt Tic.ve San. A.Ş. adına kayıtlı olan 2777 ada 1 parsel nolu taşınmaz haczedilmiştir. Taşınmaz üzerinde mülkiyet iddia eden kişinin MK. hükümleri dairesinde yasal yollara başvurması gerekirken olayda uygulama yeri İİK.nun istihkak ile ilgili hükümlerine göre icra müdürlüğünün hatalı karar ve yönlendirmesine dayalı şekilde istemde bulunması yerinde değildir. Mercice de, gerek bu durum gerekse taşınmaz üzerinde istihkak davası açılamayacağı hususu gözardı edilerek, yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 3. kişi şikayetçinin merciye başvurusu, borçlu adına tapuda kayıtlı taşınmazın kendisine satışının yapıldığı cihetle açmış bulunduğu cebri tescil davasının sonucu beklenerek istihkak davasının kabulü ile muvazalı haczin kaldırılmasına ilişkindir.
İİK.nun 96. ve bunu izleyen maddelerinde düzenlenen istihkak iddiasına ilişkin koşullar menkul mallar için uygulanmaktadır. Taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması istemi icra memurunun işlemine yönelik şikayet mahiyetinde olduğundan şikayet koşulları doğrultusunda çözümlenmesi gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun 24/09/1997 tarih ve 1997/15-461 Esas, 1997/729 K. Sayılı kararı da bu doğrultuda bulunmaktadır. Bu nedenle haciz tarihinde borçlu adına tapuda kayıtlı taşınmaz için mülkiyet iddiasında bulunan şikayetçinin merci nezdinde istihkak davası açması mümkün olmayıp MK. hükümlerine göre yasal yollara başvurması gerekir.
Taşınmaz haciz tarihinde borçlu adına tapuda kayıtlı olduğundan icra memurunun haciz işleminde usulsüzlük bulunmamaktadır. Şikayetçinin dayanak yaptığı harici satış sözleşmesi tapuya kaydedilmediğinden kişisel hakkı ayni nitelik kazanmamıştır. Dolayısıyla MK. 919 Tapu Kanunun 26. maddelerine göre bu hakkın 5 yıl süre ile 3. kişilere karşı ileri sürülebilmesi koşullarının da olayda uygulama yeri yoktur.
Şikayetçinin borçlu adına açtığı tescil davası sırasında verilen tedbir kararı tapuda rızai satışları önleyici mahiyette olup taşınmaz üzerine haciz konulmasına engel teşkil etmez. Kaldı ki, tescil davası sonucunda taşınmazın üzerindeki tüm takyidatları ile birlikte tesciline karar verildiğinden ilamdaki bu hüküm mahkeme kararı ile kaldırılmadığı sürece haciz işlemi şikayetçi için de geçerli olup, Merci Hakiminin sözü edilen karara müdahale ederek haczin kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde karar vermesi de yerinde değildir.
Tüm bu olgular karşısında şikayetçinin hukuken korunabilir bir hakkı bulunmadığından mercice şikayetçinin isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, şikayete konu işlemin mahiyetine göre, gerek olmadığı halde tescil davası sonucu beklenerek istihkak davasının kabulü şeklinde sonuca gidilmesi isabetsizdir. Bu nedenle karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Yaşar Galata vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 13/06/2001 gününde, oybirliği ile karar verildi.
İHALENİN FESHİ, 3. KİŞİNİN TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI, İHALENİN FESHİ
- Hepsihukuk
- Mesaj Panosu Yöneticisi
- Mesajlar: 2291
- Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
- İletişim:
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 425 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 394 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 436 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 351 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 439 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 365 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 335 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 292 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 365 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 692 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk