21. Hukuk Dairesi 2019/652 E. , 2019/8140 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

21. Hukuk Dairesi 2019/652 E. , 2019/8140 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA

Asıl davanın davacısı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, borçlu olmadığının tespitine, birleşen davada davacı icra takibine yapılan itirazın iptaline, asıl alacağın faiziyle birlikte takibin devamına, % 20'den az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, bozmaya uyurak ilamında belirtildiği şekilde, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın subut bulmadığından reddine karar vermiştir.Hükmün, asıl davanın davalısı, birleşen davanın davacısı olan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR
Dava; 5510 sayılı Yasa'nın 56/2.fıkrası uyarınca davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeniyle boşanmasından sonra eşiyle yeniden evlendiği tarihe kadar ödenen ölü babasından bağlanan ölüm aylığına ilişkin , ... 2. İcra Müdürlüğü'nün 2011/1066 esas nolu takip dosyasında 13.049,36 TL alacak yönünden yapılan icra takibinden dolayı Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
Anılan maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, düzenleme ile hakkın kötüye kullanımının olası uygulamaları engellenmek istenmiş ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için kötüye kullanımın varlığı belirlendiği takdirde ilgiliyi haktan yararlandırmama; hakkın kötüye kullanılması durumunda haksahipliğinin ortadan kalkması ve dolayısıyla gelir veya aylıktan yararlandırılmama yöntemi benimsenmiştir. 5510 sayılı Yasa'nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak; 'eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen' ibareleri yer almakta olup kanun koyucu tarafından örneğin; 'sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan', ' hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan', 'gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan' veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede, boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurum'ca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken, eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin/samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma/irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan 'boşanma' hukuki durum ve sonucunun, eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda 'anlaşmalı boşanma' adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibariyle gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Kurumun açtığı itirazın iptali davasının 15/03/2016 tarihli kararla bu dosyayla birleştirildiği, davacının 04/06/2004 tarihinde eşinden boşandığı, 23/03/2010 tarihinde yeniden eşiyle evlendiği, 1955 yılında vefat eden babasından dolayı yetim aylığı aldığı, 25/10/2010 tarihli denetmen raporuyla davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığının tespit edildiği, bu rapora göre davacıya 01/11/2008 – 31/03/2010 tarihleri arasında ödenen 11.720,20 TL tutarında aylık ile hesaplanan faiz üzerinden icra takibi başlatıldığı, borca itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığı, Mahkemenin “Davanın Kabulüne” dair ilk kararının Dairemizce araştırmaya yönelik bozulduğu, bozma ilamında; “Kontrol Memuru tarafından düzenlenen rapor ve ekleri celp edilip, burada ifadesi bulunan kişiler tanık olarak dinlenip, dosya kapsamına göre yukarıda belirtilen şekilde araştırmalar yapılarak davacının dava konusu dönemde boşandığı eşi ile birlikte yaşayıp yaşamadığı kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip, sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. ” hususlarına yer verildiği, bozma sonrası verilen kararın Dairemizce bozma gereklerinin yerine getirilmediği gerekçesiyle yeniden bozulduğu, davacının 22.09.2010 tarihinde denetmene vermiş olduğu beyanında “....eşi ile yaklaşık 5 yıl önce boşandığını,bu süreçte bir dönem oğlunun bir dönem de kızının yanında kaldığını,boşandığı eşinin de kızının yanında kaldığını,halen beraber yaşadıklarını, komşularının boşandıklarını bilmediğini, çocukların araya girmesiyle tekrar barıştıklarını ve evlendiklerini,kızının evine sık sık gelip yatılı olarak kaldığını....”beyan ettiği,adres araştırmasında; davacının eşinin 2007’den beri tek adresinin ... Mah, ... Sok. .../...” olduğu, ... Mahallesi Muhtarlığı tarafından gönderilen yazıda,davacının 14.04.2004 tarihinde boşandığı ve naklinin 21.06.2006 tarihinde yapıldığının bildirildiği, davacı adına boşanma sonrası elektrik, doğalgaz ve su aboneliği olmadığı, bozma öncesi dinlenen tanıklardan ... ve ..., ... ve ...in 2004 yılında boşandıklarını, 2010 yılında yeniden evlendiklerini, bekar kızın babası ile birlikte kaldığını, diğer çocukların bağımsız evde yaşadıklarını, ...in boşandıktan sonra ...daki oğlu ...ın yanında kaldığını beyan ettikleri, bozma sonrası dinlenen denetmenin rapor içeriğini doğruladığı, tanık olan oğlunun da “annesinin zaman zaman kızkardeşinin ve babasının yanında kaldığını” beyan ettiği, davacının ve eşinin 2007 yılındaki iki seçimde aynı okulda peşpeşe kayıtlı oldukları, anlaşılmıştır. Somut olayda; denetmen raporunun içeriği, davacının denetmene verdiği ifadesi, seçim kayıtları, davacının eşiyle tekrar evlenmesi, davacının ayrı yaşadığını ispatlayamamış olması, hususları birlikte değerlendirildiğinde davacı ve eşinin, boşandıkları süreçte de birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.









Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön