22. Hukuk Dairesi 2017/18209 E. , 2018/25927 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/18209 E. , 2018/25927 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, hafta tatillerinin kullandırılmaması, zorunlu fazla çalışma uygulamalarına tabi tutulması ve bunların ücretlerinin tarafına ödenmemesi, ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştırılması sebebi ile müvekkilinin istifaya zorlandığını ileri sürerek ödenmediğini iddia ettiği kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının iş sözleşmesinin devamsızlık haklı nedenine dayalı olarak feshedildiğini, herhangi bir işçilik alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut olayda, taraflar arasında fazla çalışma alacaklarının ödenip ödenmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davalı işverence dosyaya sunulan imzasız ücret bordrolarında fazla çalışma ücret tahakkuklarının bulunduğu görülmektedir. Davacı vekili ise, davacının aldığı ücret içerisinde fazla çalışma ücretinin bulunmadığını iddia etmektedir.
Davacıya ait, işveren tarafından sunulan ücret bordrolarında fazla mesai ve normal kazanç tahakkuklarının değiştiği halde ödenen net ücret miktarının hep aynı olduğu görülmektedir. Dosyada yer alan ücret bordrolarındaki fazla mesai tahakkuklarının gerçekte ödenip ödenmediğinin değerlendirildiği bilirkişi raporunun ise hüküm kurmaya yeterli olmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca, mahkemece muhasebe tekniğinden anlayan bir mali müşavir vasıtasıyla alınacak bilirkişi raporu ile davalı tarafından dosyaya sunulan imzasız bordrolarda bordrolama hilesinin bulunup bulunmadığı ve fazla çalışma ücretlerinin gerçekte ödenip ödenmediğinin tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının aylık ücret miktarı konusunda da uyuşmazlık mevcuttur.
4857 sayılı İş Kanunu'nda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Dosya içeriğine göre; davacı fesih tarihinde aylık net 880,00 TL ücret karşılığı çalıştığını, aylık ücretinin içerisinde fazla çalışma ücreti olmadığı halde ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti varmış gibi hesaplama yapıldığını ileri sürmüştür. Davalı davacının aylık ücretinin; kurum kayıtları, imzalı bordrolar ve banka kayıtları ile örtüşen ücret olduğunu savunmuştur. Mahkemece bordroların gerçeği yansıtmadığı kabul edilmiş, sunulan ücret bordrolarında tahakkuk ettirilen aylık ücretlerin aylık fazla mesai süresi, hafta tatili çalışma süresi, resmi tatil süresi farklı olsa da aylar itibariyle aynı olduğu, imzalı ve imzasız bordrolar için ödenen net tutarların birbirini teyit ettiği ve banka kayıtları ile örtüştüğü görülmektedir. Taraflar arasında imzalı 01/03/2010 tarihli iş sözleşmesinde aylık ücret net 523,50 TL olarak kararlaştırılmıştır. Mahkemece dava dilekçesindeki talebe göre son aylık ücretin brüt 1229,23 TL olduğu kabul edilmiştir. Ne var ki, dinlenen taraf tanıklarının beyanlarına göre, davalı işverenliğe ait işyerinde hizmetli olarak çalışan davacının bildirdiği ücret miktarının taraf tanıklarınca doğrulanmadığı gibi, bu iddiayı destekleyen başka bir bilgi veya belge bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü ücret miktarını kanıtlayamadığı açıktır. Şu durumda yukarıdaki bent uyarınca yapılacak inceleme neticesine göre, davacının ücret bordrolarındaki gerçek çıplak brüt ücret karşılığı çalıştığının kabulü ile hesaplamaların yapılması gerekir. Mahkemece bu yön gözetilmeden, aylık ücret miktarının talep doğrultusunda brüt 1.229,23 TL olarak kabul edilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön