22. Hukuk Dairesi 2016/619 E. , 2018/25635 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2016/619 E. , 2018/25635 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalılar ... İnşaat Şirketi ile ... Elektrik şirketi tarafından bilrikte istihdam edilmek suretiyle ..., ..., ... , ... ve ...'de bulunan parklarının elektrik işlerinde elektrik ustası olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin hiçbir gerekçe olmaksızın sözlü olara feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile birkısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... Elektrik Şirketi vekili,davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, talep konusu alacaklara hak kazanamadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalılar arasındaki hukuki ilişkinin tespiti ve davalıların talep konusu alacaklardan sorumlulukları noktasında toplanmaktadır.
Somut uyşmazlıkta, davacı davalı ... Şirketi ile ... Elektrik Şirketi tarafından birlikte istihdam edildiğini iddia etmekte olup, mahkemece davalılar arasındaki ilişkinin hukuki niteliği belirtilmeksizin davalıların talep konusu alacaklardan müşterek müteselsil sorumluluğuna hükmedilmiştir. Hükme esas alınan bilirikişi raporunda, asıl işverenin ... A.Ş. olduğu, davalıların ise alt işveren oldukları belirtilmiş ise de, kapsamda herhangi bir hizmet alım sözleşmesi mevcut değildir. Ayrıca sosyal güvenlik kurumu kayıtları, işe giriş-işten ayrılış bildirgeleri ile bildirgelerde geçen işyeri adresleri ile davacının çalıştığını belirttiği dava dışı şirkete ilişkin kayıtlar dikkate alınmaksızın değerlendirme yapılmıştır. Dinlenen tanıkların da davacı ile ortak çalışma dönemleri bakımından beyanlarına itibar edilmesi gerekirken bu husus da dikkate alınmamıştır. Anılan sebeple, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları üzerinde durularak, tanıkların bordro tanığı olup olmadığı denetlenmeli, davalılara ilişkin hizmet alım sözleşmeleri getirtilmeli, dava dışı işverenlerin ticaret sicili kayıtları celp edilerek incelenmeli, davalılar arasındaki hukuki ilişki ile dava dışı işverenler arasında bağlantı olup olmadığı araştırılmalı ve gerekirse tanıkların beyanlarına yeniden başvurulmalıdır. Neticeye göre, her bir davalının sorumlu olduğu çalışma süresi kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının fazla çalışma alacağının hesaplanması hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu davacının fazla mesai yapıp yapmadığı ve fazla mesai süresinin hesaplanması noktasındadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu'nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece hükme esas alınan bilrikişi raporunda, davacının haftanın 3 günü 08.00-17.00 saatleri arasında, haftanın 3 günü ise 08.00-23.00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek haftalık fazla çalışma 19,5 saat olarak hesaplanmıştır. Davacı tanıklarının beyanlarına göre davacı ile ortak çalışma dönemleri sınırlı olup, davacının tüm çalışma dönemi bakımından söz konusu beyanlara itibar edilerek fazla çalışma alacağının hesaplanması hatalı olmuştur. Öncelikle davacı tanıklarının sosyal güvenlik kurumu kayıtları celp edilerek davacı ile ortak çalışma dönemi ile sınırlı olarak beyanlarına itibar edilmelidir. Davalı tanığı ... ise aynı gün dairemiz incelemesinden geçen aynı mahiyetteki diğer dava dosyalarında, davalılar nezdindeki çalışmasının 2,5 yıl olduğunu belirtmiş olup, söz konusu tanığın da Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları celp edilerek davacı ile ortak çalışma dönemi tespit edilmeli ve davacı tanıklarının beyanı ile ispatlanamayan geri kalan çalışma dönemi bakımından davalı tanığı beyanı dikkate alınarak hesaplama yapılmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön